Korkusuz

Dur yolcu!..

Dur yolcu!..


Yıllarca konuşulan, bu fotoğraf, 1999 senesinde çekilmişti. Bülent Ecevit, Türkiye’nin büyük ekonomik krizle boğuştuğu dönemde ABD’yi ziyaret etmişti. 27 Eylül-2 Ekim 1999 tarihleri arasındaki ziyarette Başkan Clinton ile Beyaz Saray’da bir araya gelmiş ve yıllarca tartışma konusu olan meşhur poz orada verilmişti.

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP iktidarında mikrofonu her eline kapan, Ecevit’i ABD Başkanı karşısında “İki büklüm, el pençe divan durmakla” suçluyordu...

“O eski Türkiye yok” nameleriyle yeri göğü inletiyorlardı!..

★★★

Siyasal İslamcıların, dış politikada gerçekleştirdikleri en radikal değişim; “Sen kimsin yaa!” efelenmeleriydi...

Türk dış politikasındaki serin kanlılık, dengeler, akılcılık, yüzyılların tecrübe birikimi yerini “eyt”lere “üyt”lere, şahsının kişisel sevgi ve kinlerine bırakmıştı...

İhvancı politikalarla dünyayı dize getireceklerini ve 2023’de kara kaplı ajandalarındaki düzeni kuracaklarını hayal ederek Türkiye’yi bataklığa gömen siyasal İslamcılar, şimdi ne durumdalar?..

Bir zamanlar merhum Bülent Ecevit’e yaptıkları hakaretleri unuttular, Biden’dan 2 dakikalık bir telefon gelse diye takla atıyorlar!..

Washington’a gizli heyetler gönderiliyor... Lobi şirketlerine paralar yağdırılıyor... Uluslararası yayın kuruluşlarına makaleler döşeniyor... Yandaş yazarlar, yağ yakıyor... Yollara döküldüler!.. “Her türlü işbirliğine hazırız, yeter ki bir telefon gelsin “diye ağlaşıyorlar...

Geri vitesine bir tek ABD ile ilişkilerde mi taktılar?..

Hatırlar mısınız?..

Şahsının “Sen kimsin yaa” diye efelendiği liderlerden biri de Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’ydi..

Şahsı, Birleşmiş Milletler toplantılarında verilen yemeklerde, “Aynı masaya oturup darbecileri meşrulaştıramam” diye posta koyar, yandaş medyada da, “Başkan Erdoğan’dan darbecilere karşı net tavır! Darbeci Sisi’nin olduğu masaya oturmadı” diye manşetler atılırdı.. Şimdi, aynı Washington’da olduğu gibi Kahire’de yollara düşmüşler “Darbeci Sisi” ile diplomatik ilişki kurabilmek için yalvar yakar durumdular.

Bakın geçenlerde Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükrü, sarayın mehter takımına ne cevap verdi;

“Normal diplomatik çerçeve dışında hiçbir iletişimimiz yok. Türkiye’den gelen eylemler Mısır’ın ilke ve hedefleriyle uyum gösterirse, ilişkilerin normale dönmesi için zemin hazırlanır.”

Kanıma çok dokundu... Beynimin tası çatladı... Çok acı ama gerçek!.. Diplomaside nasıl efeleneceği gösteren tokat gibi bir ders!..

★★★

Dahası var...

Libya’daki efelenmelere ne oldu?... Suriye’de Emevi Camii’nde kılınacak namaza ne oldu?..

S-400’lerimiz nerede?..

★★★

Şanlı 18 Mart Çanakkale Zaferimizi bugün işte böyle buruk acılarla kutluyoruz!..

Siyasal İslamcıların soktuğu stratejik çukurda millet olarak hiç hak etmediğimiz kayıplarla birlikte...

Trakya’da posta koyuyorlar... Ege’de posta koyuyorlar... Akdeniz’de posta koyuyorlar...

Bizdekilerde, Biden telefonla arasın diye reverans yapıyor!..

Çanakkale sırtlarına bir daha dayanmaya cesaret edebilirler mi?..

Her gün Andımız’la birlikte şu mısraları tekrar edelim o zaman;

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda

İstiklal uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

Son vatan parçası geçerken ele,

Mehmed’in düşmanı boğduğu sele

Mübarek kanının akıttığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti

Yaptığı bu tümsek, amansız çetin

Bir harbin sonunda bütün milletin

Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

★★★

Ne mutlu Türküm diyene!..

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar.  Mekanları cennet olsun.