Korkusuz

Donanmanın tamirlerine para bulabiliyor musunuz?..

Donanmanın tamirlerine para bulabiliyor musunuz?..
Neresinden tutacağımızı bilemediğimiz değnek misali!..

Şu, ”Libya’ya asker göndeririz” tartışması… Türkiye, iç savaşın devam ettiği Libya’da Trablus merkezli Ulusal Uzlaşı Hükümeti ile 27 Kasım’da “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ile “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” imzaladı. Mutabakat hızla TBMM’ye getirilerek kabul edildi, ancak askeri işbirliğiyle ilgili mutabakatın içeriğini henüz Türkiye’de bilen yok. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, talep edilmesi halinde Libya’ya asker gönderileceğini açıkladı. Kimin talep etmesini bekleyeceğiz?.. Libya’da ülkenin küçük bir bölümünü kontrol eden Trablus merkezli Müslüman Kardeşler eğilimli Ulusal Uzlaşı Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj’ın… Belli ki, Dolmabahçe’de Muhtıraya imzalar atılırken biraz bir şeyler konuşulmuş, alt yapı hazırlıkları yapılmış…

Yurtdışına asker gönderilmesi söz konusu. En tepeden yapılmış bir açıklama. Doğal olarak işin peşine düşüyorsunuz. Genelkurmay’daki, Dışişleri Bakanlığı’ndaki kaynaklarıma sordum. İçerik hakkında tek satır bilgisi olana rastlamadım. Kardak krizinde, Irak’a asker gönderilmesindeki günleri hatırlıyorum.  Genelkurmay ve Dışişleri Bakanlığı toplantı  üstüne toplantı yapmaktan nefes alamazlardı. Günlerce evlerine gidemeyen nice diplomatlar, askerler bilirim. Türkiye’den gelen açıklama karşısında dünya ayağa kalkıyor, diplomasi koridorlarında, Genelkurmay karargahında tık yok!.. Bir askeri kaynağım, “belki  Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a sorulmuştur. O da nezaket icabı, ‘tabi sayın Başkanım Libya’ya asker göndeririz’ demiş olabilir” tahmininden öteye gidemedi. Diplomasi koridorundaki diğer bir kaynağım ise sarayı işaret edip “Sayın Cumhurbaşkanı, tüm kararları 5 danışmanı ile alıyor. Onlardan birini yakalayabilirsen sor” dedi. Fotoğraf iç açıcı değil. Diplomasi, Genelkurmay yine devre dışı!..

Ya, Meclis!.. O hepten moda deyimi ile “out”... Ee, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nı onaylamadı mı?.. Bakın, günlerce üst üste yazdık çizdik. O Muhtıra’nın tüm eksik yanlarını belgeleriyle anlattık. Biraz teknik kaçmış olabilir. Ancak, Meclis’teki muhalefet partileri, “zafer” manşetleriyle kurgulanan algı operasyonun altından kalkamadı. Biri çıkıp da, en azından  “tamam bu güzel bir adım olabilir. Ancak, bu Muhtıra’nın uygulanabilirliği var mı? Nasıl bir öngörünüz var. Libya’da iç savaş tüm hızıyla devam ediyor. Sadece Trablus’u kontrol edebilen hükümet yarın düşerse ne yapacaksınız” diye sokaktaki simitçinin bile aklına gelen soruyu sormadı. Herhalde hain ilan ediliriz diye korktular!..

Şimdi, bir bakın şu hale!.. S-400’lerini aldığımız güya Suriye’de işbirliği içinde olduğumuz Rusya’dan “Libya’ya asker göndeririz” çıkışının ardından tehdit içerikli peş peşe sert açıklamalar geliyor. Bu da yetmiyormuş gibi, Libya’da Hafter güçlerine bağlı donanmanın sümüklü komutanı Faraj el Mahdawi, Türk gemileri için vur emri aldığını söylüyor. Önüne gelen Türkiye’ye posta koyuyor…

Rusya, Hafter’in yanında. Yarın bir gün diğerlerinde onu destekleyeceğini bilmek için kahin olmaya da gerek yok. Farz edelim ki, alayına birden dikildik. Libya’ya bir tabur asker gönderdik. Hamasetten 2 dakikalığına uzaklaşıp gerçeklerle yüzleşmeye var mısınız?.. O zaman bilin ki, iç savaşın şiddetle devam ettiği Libya’da İhvancı Ulusal Uzlaşı Hükümeti’nin karşısında sadece Hafter’e bağlı güçler yok. 4-5 büyük kabilede iç savaşa dahil. Sizce, Türkiye’nin böyle bir atağında bu kabileler kimin tarafını seçer?.. Bakın, açık seçik söyleyeyim, Libya’ya asker göndermek, maceradan da öte bir şey… Askerimize bir saldırı olduğu anda bu orada iç savaşa dahil olmak demek. Libya’nın yarısından fazlasını karşına almak demek. Hem de askeri kaynaklar, “Libya’ya gidecek birliklerimiz bölgede emniyet tedbirlerini bile zor alır” uyarısını yaparken.

Anladık diyelim!.. İktidar partisinin mahalli seçimlerin ardından devam eden oy eriyişini  durdurmak, gidenleri geri almak için zafer destanlarına ihtiyacı var. Yahu bu ülkede muhalefet ne iş yapar?.. Neden bir muhalefet partisi çıkıp da en yüksek tonda, ”hangi maksatla Libya’ya asker göndereceksin” diye sormuyor. İhvancılarla kapalı kapılar arkasında neler döndürüldüğü neden sorgulamıyor?..

Ortalık Arap saçına döndü!..

Türkiye’de böyle bir maceraya müsaade edilmeyeceğine yönelik inancımı korumakla birlikte kafamı kurcalayan bazı soruları da gündeme getirmek isterim;

- Donanmamızda birinci, ikinci, üçüncü derecede arızalar olduğunda hangi derecede arızaları gidermek için Hazine’den para çıkarabiliyorsunuz?..

- Birinci derecede hayati önemde arızaları gidermek için gönderdiğiniz elemanlara harcırah verebiliyor musunuz?.. Onlara vermekte zorlanıyorsunuz, ikinci ve üçüncü derecede arızaları gidermek için hazineden para vermekte zorluk çekiyor musunuz?..

- Milleti sahte zafer oyunları ile oyalarken, derinleşen ekonomik krizi unutturup 2020 baskın seçim olasılığı için başka neler planlıyorsunuz?..

- Türk askerini, krizleri unutturmak, gündem değiştirmek ve seçim kazanmak adına “en ucuz malzeme” olarak mı görüyorsunuz?..