Tüm dünyada:
Dinden bağımsız yaşayan...
Yeniliklere açık bireyler:
Muhafazakârları anlamalı...
Ancak...
Muhafazakârlar da...
Yeniliğe açık, dinden bağımsız yaşayan insanları anlamalı...
★
İlginçtir...
Ve yine sadece Türkiye’nin değil...
Gelişmiş...
Az gelişmiş...
Ya da...
Gelişmekte olan tüm ülkelerin muhafazakârları:
Dinden bağımsız yaşayan yurttaşları...
Yeniliğe açık yurttaşlar da...
Muhafazakârları anlamamakta ısrarlı...
★
Batı’nın muhafazakârlarıyla...
Doğu’nun muhafazakârlarının karşılıklı iletişimlerine gelince...
İki tarafta da adeta:
“Gönüllü körlük” söz konusu...
★
Batılı muhafazakârlar...
Doğu’nun:
İhtiyaçlarına...
Tepkilerine...
Huzursuzluklarına...
Kabiliyetlerine...
Ve enerjisine:
Kayıtsız kalırken...
★
Doğulu muhafazakârlar da...
Batı’nın:
Gelişmişliğine...
Demokrasisine...
Laikliğine...
Nesnelliğine...
Bilimselliğine...
Ve...
Hümanizmine karşı:
(Anlama ihtiyacı duymaksızın) Nefret beslemeyi, tercih ediyorlar...
★
Evet...
Kabul...
Bu çekişmede...
Kaynakları yüz yıllardır sömürülen...
Ve mağdur edilen Doğu...
Batı’ya göre daha haklı gibi...
Ama...
★
Batı’nın “yarışa galip başlamış olduğu” gerçeği...
Doğu’nun:
Bu gerçeği kabul etmemesini gerektirmiyor...
İş onlara düşüyor
Doğulu muhafazakârlar:
Hem dinden bağımsız yaşayanların...
Hem de Batı’nın:
Gelişmişliğini...
Demokrasisini...
Laikliğini...
Nesnelliğini...
Bilimselliğini kabul etmeli...
Ve...
Batı’nın hümanizmine karşı...
(Anlama ihtiyacı duymaksızın) Nefret beslemekten vazgeçmeli...
★
Bunu başarmanın sorumluluğu ise öncelikle:
Siyasetçilere...
Ve tabii ki:
Ülkelerin medyalarıyla...
Sanatçılarına düşüyor...
(Eğlence dünyası ünlüleriyle karıştırmayın lütfen...).
Örnek isimler
Cumhurbaşkanı’nın “sanatçı” dediği eğlence dünyası ünlülerinden birkaç örnek vermek gerekirse:
(Hacı) Mustafa Çeçeli...
Demet Akalın...
Alişan...
İbrahim Tatlıses...
Cengiz Kurtoğlu...
V.s., v.s., v.s........
Aslana kafa tutan kedi gibi...
Muhalif siyasetçilerden biri...
Bir kasabaya konuşmacı olarak:
Davet ediliyo...
Kürsüye çıkıp konuşma vakti geldiğinde:
“Verin 50 bin lira konuşayım, aksi halde çeker giderim” diyo...
“Etme, eyleme, anan yahşi, baban yahşi” yok...
Adam:
“Nuh” diyo ama...
Peygamber olduğunu kabul etmiyo.
Kasabalı aceleyle 50 bin lirayı toplayıp siyasetçiye veriyo...
Ve muhalif siyasetçi kürsüye fırlayıp:
Acayip etkileyici bir konuşma yapıyo...
İktidar partisi genel başkanı da olan Devlet Başkanı dinlese:
Genel başkanı olduğu partiden istifa edip:
Muhalefete geçer...
Öyle yani...
Neyse...
Konuşma bitiyo...
Muhalif siyasetçi kürsüden iniyo...
Az önce aldığı 50 bin lirayı kasabalılara iade ediyo...
Şaşırıyolar...
“Yahu madem iade edecektin neden aldın?..”.
Cevap şöyle:
“İki sebebi var... Birincisi; para ödediğiniz için dikkatle dinleyesiniz diye... İkincisi; insanın cebinde parası olunca bir başka cesaretli oluyo...”.
★
Canlarım...
Ben de sizlerin izlediğiniz videoların aldığı reklamlardan...
Ve...
KORKUSUZ’da yazdığım bu saçma sapan yazılarımdan:
Para kazanıyorum...
★
Cebim para görünce:
Bi cesaret geliyo...
Bi cesaret geliyo ki...
Kafayı bulunca...
Aslana kafa tutan:
Kedi gibi oluyom...
Aferin alırım
Büyük, hatta dahi filozof Erasmus...
“Deliliğe Övgü” isimli eserinde
“Sen kendini övmezsen, başkaları seni hiç övmez...” demişti...
★
Bugün önce...
Sevgilimin köşemi okumasını bekleyeceğim...
Sonra da:
“Mütevazı olamam” başlığı altında yayımlanan yazımı hatırlatıp:
“E hani çok mütevazıydım?.. Nasıl övündüğümü gördün” deyip...
Erasmus’un tavsiyesini dinleyerek:
İyi yapıp yapmadığımı soracağım...
★
Bu defa:
“Aferin” alacağımdan eminim...
Şatafatlı masalarda tıkınanlar
Gördüğünüz fotoğraf en az 40 yıl önce...
Fahri Korutürk, henüz cumhurbaşkanımız...
1982 yılı Kasım ayında görev süresi bittiğinde yerini:
Anayasa referandumunun kabulü neticesinde seçilen...
12 Eylül 1980 darbecisi:
Kenan Evren aldı...
★
Fotoğrafta gördüğünüz Korutürk’ün davetlilerinin birkaçı hariç...
Hepsi:
Sonsuzluğa göçtüler...
Ve hepsi...
Gerçek birer sanatçıydılar...
★
Önlerindeki sehpalara dikkat ettiniz mi?..
Ne kadar sade...
Ve...
Üzerleri ne kadar boş...
★
Böyledir canlarım...
İnsanî gelişmişliğini tamamlamış devlet başkanları...
Ülkesinin:
Ruhları ve beyinleri sanatla dolu olan gerçek sanatçılarını...
Üzeri boş sehpalarla...
Ve...
Mütevazı küçük odalarda konuk ederler...
★
Ruhlarını ve beyinlerini:
“Güce ve paraya satmış (Kiraya vermiş)” olan eğlence dünyası ünlüleri ise:
Az gelişmiş ülkelerin devlet başkanları tarafından:
Şatafatlı ve devasa salonlarda...
Kuş sütünün bile ikram edildiği:
Masalarda tıkınırlar...
Milletin kolu kopuk...
Türkçe Sözlük, sanatı şöyle tarif ediyor:
“Bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü...”.
★
Demek ki:
Yaratıcı yeteneklerini bu yöntemlerle ortaya koyanlar da:
“Sanatçı” oluyor...
★
Canlarım...
Geçmiş dönem cumhurbaşkanları...
Gerçek sanatçılara çok değer verirlerdi...
★
Günümüz Cumhurbaşkanı ise...
Gerçek sanatçılarla sürekli kavga halinde...
Onlara hiç değer vermiyor...
★
Ama...
Aynı Cumhurbaşkanı...
Eğlence dünyası ünlülerini:
“Halkın sanatçıları” diye ödüllendiriyor...
★
Oysa canlarım...
Gerçek sanatçıların ürettikleri sanatı takip edebilmek çok ucuzken...
Cumhurbaşkanı’nın:
“Halkın sanatçıları” olarak tanımladığı eğlence dünyasının ünlülerini...
Çalıştıkları mekânlarda izlemek:
Çok pahalı...
★
Yani...
Cumhurbaşkanı’nın:
“Halkın sanatçıları” olarak tanımladıklarından birini dinleyebilmek için:
Halktan bir aile:
Bir aylık maaşını...
Mekân sahibine vermek zorunda...
★
Geççek be canlarım...
Geççek...
Geçmeli...
Çünkü...
Büyük Atatürk’ün dediği gibi:
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur...”.
Mütevazı olamam...
Sevgilimin en çok eleştirdiği tarafım:
(Ona göre) Fazla mütevazı oluşum...
★
Oysa hiç de mütevazı değilimdir...
Övünmek gibi olmasın ama...
Acayip çok okurum var...
★
Bu, bi sayfaya yakın köşeyi her gün...
En az:
4-5 kişi okuyo...
★
Ben kesin okuyom meselâ...
Sevgilim okuyo...
Etti iki...
★
AP Meclis Grup Başkan Vekili...
Sanayi eski Bakanı...
Çalışma eski Bakanı...
Başbakan eski Yardımcısı...
Ve...
Milli Eğitim eski Bakanı...
12 Eylül 1980 darbe döneminde:
Zincirbozan’da (Çanakkale) zorunlu ikamete tabi tutulan:
Ali Naili Erdem okuyo...
[caption id="attachment_365501" align="alignnone" width="600"] Ali Naili Erdem[/caption]
Etti üç...
Eski gol krallarımızdan:
Galatasaraylı Gökmen Özdenak:
Hiç sektirmeden okuyo...
Etti mi dört?..
[caption id="attachment_365502" align="alignnone" width="600"] Gökmen Özdenak[/caption]
★
Beşinci kimdi sahi?..
Bilmiyom ama...
Mutlaka bi beşinci okurum daha olmalı...