Korkusuz
Can Ataklı

“Dış güçler” şimdi kurtarıcı oldu

BUNU YAZMAK GEREK

“Dış güçler” şimdi kurtarıcı oldu


Saray iktidarının başı ne zaman derde girse, bahane hazırdır hep;

“Dış güçlerin oyunu bu.”

Sonra o bildik hamaset edebiyatı dereye girer.

“Türkiye’nin ilerlemesini hazmedemeyen batılı güçler ellerine geçirdikleri her fırsatta saldırıyor. Ama artık eskisi gibi batılılar önünde diz çöken ceket ilikleyen Türkiye yok. Dimdik ayaktayız. Onların doları varsa, bizim de Allahımız var.”

Milletin bir bölümü bunu gayet güzel yiyor.

Gerçekten Türkiye’nin süper güç olduğunu, iktidarın dışarıya karşı dik durduğunu, batılıların kalleş oyunlarını bozduğunu sanıyor.

Oysa bu edebiyat yapılırken bile o “dış güçler” denilenlerle içli dışlı ilişkilerini sürdürüyorlar ne çare ki halkın bundan haberi yok.

Aslında saray iktidarı bu oyunu oynarken hiçbir şekilde çekinmiyor da.

Bir taraftan “dış güçler” derken diğer taraftan o dış güçlerin patronu Amerika başkanı ile görüşmek için bin bir takla atabiliyorlar.

Amerika örneğin 15 Temmuz’un arkasındaki güçtür ama sıra başkanla görüşmeye gelince pek sevinirler. Amerikalılar yatırım yapacak diye düğün bayram ederler.

İşte son örneklerden biri Birleşik Arap Emirlikleri olayı.

Son beş yıldır Birleşik Arap Emirlikleri’nin ne kadar alçak ne kadar hain olduğu, 15 Temmuz’u finanse ettiği söylenmiyor muydu?

Ama ne oldu, o “dış güç” paranın ucunu bir gösterdi, saray iktidarı hemen yelkenleri suya indirdi. Erdoğan şimdi bu ülkeye gidiyor.

Kaç para verecekler acaba?

Yine daha çok yeni, Maliye Bakanı Nebati’nin Londra gezisi göklere çıkarılmadı mı?

Oysa Londra’da ayaklarına gidilen (Ciddi ve güçlü ülke kredi bulmak için finansörlere gitmez, onlar gelir) dünya para babaları sıkıyı görünce “dış güç” olarak tanıtılıyordu, düşman ilan ediliyordu.

Sıra para dilenmeye gelince dış güç yok oldu “Türkiye’nin dostları, Türkiye’nin gücünü görüp yatırım yapmaya karar veren akıllı insanlar” oluverdiler.

Ama son günlerin bir “dış güç” söylemi var ki evlere şenlik.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Elektrik zamlarını biz yapmadık, dış güçler yaptı” demiş.

İyi mi?

Meğer pandeminin başından itibaren doğalgazı ve elektriği sübvanse etmişler doğalgazın yüzde 75’ini, elektriğin de yüzde 50’sini yaklaşık 2 yıl boyunca AKP hükümeti ödemiş.

Ünal, “Almanya elektrik ve doğalgazda sübvanseye gitmedi ama biz yaklaşık 165 milyarlık sübvanse oluşturduk” demiş ve eklemiş ardından “ Bu zamları devlet yapmıyor. Uluslararası piyasalardan gelen zamlar bir süredir yansıtılmaya başlandı.”

Olur da bu kadarı olmaz.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bunun adı, özel üniversitelere öğrenci bulma planıdır


Üniversiteye giriş sınavı, saray tarafından bir anda değiştirildi.

Artık sınavlarda taban puan olmayacak.

Bu ne demek?

Taban puan varken, bu puanı tutturamayanlar hiçbir üniversiteye kayıt yaptıramıyordu.

Kayıt yaptırma hakkı tanınmıyordu.

Şimdi bu kalktı.

Sınava giren herkes bir üniversiteye girebilecek artık.

Tabii eleştiriler yükseldi bu yönde.

Ancak saray iktidarının umurunda olabilir mi?

Seçime giderken algı üretmek gerekiyor.

“Erdoğan öyle büyük lider ki isteyen her öğrenci üniversiteye girebiliyor artık...”

YÖK’ün başındaki kişiye “Çık şunu bir anlat” diye talimat vermişler o da anlatmış.

O da şunu demiş: “Biz burada programların puanlarını düşürmüyoruz. Böyle bir uygulama öğrencilerin hiç soru çözmeden bölümlere gireceği anlamına gelmemektedir. Öğrencilerimizin bundan sonra yapabileceği tercihte bulunmaktır. Programlara nasıl kabul edilecek? Puanlarımızın yüksek olması gerekiyor. En yüksek puanı alan öğrenciden aşağıya doğru kontenjan ne kadar ise o kontenjana girebilen öğrencimiz o programa kayıt hakkı elde etmiş olacaktır. Puansız, sınavsız üniversiteye giren öğrenci demek değil. Öğrencilerimizin de aldığımız kararı memnuniyetle karşıladığını paylaşmaktadır.”

Aslında şunu söylese hiç olmazsa daha onurlu bir açıklama yapmış olacak;

“Her yıl başarılı öğrenciler zaten istedikleri bölümlere girebiliyorlar. Ancak tercihler genellikle devlet üniversitelerine yönelik oluyor. Özel üniversitelere ise bir ikisi hariç zaten çurçur öğrenciler kalıyor, taban puanı yüzünden onların kontenjanları açık kalıyor. Taban puan olayınca birkaç soru bilen öğrenciye bir yer bulunacak, özel üniversiteler de bol para kazanacak.”


OKURDAN MESAJ

İran istediğinde hemen sınır dışı kararı alınıyor


Geçen hafta İran’da kocası tarafından öldürülen ve başı kesilen 17 yaşındaki genç kadının dramını yazmıştım.

İddialara göre bu kadın İran’ın talebi üzerine sınır dışı edilmişti ve evine döner dönmez de öldürülmüştü.

Bir hafta boyunca hiçbir yetkili kişi, “Sınır dışı edilmedi, kocası gelip götürmüş” demedi.

Konuyla ilgili bir okurumdan aldığım mesajı size sunmak istiyorum.

Anlaşıldığı kadarıyla İran’dan gelen “şu kişiyi bize iade edin” talepleri hemen yerine getiriliyor.

İsmi bende saklı hem Türk hem İran vatandaşı olan okurumun mesajını size de sunuyorum;

İran’ın Ahvaz kentinde bir genç kızımızın başına gelen feci olay hakkındaki yazınızı tüylerim ürpererek okudum.

Ne yazık ki bu feci sonlar sadece o genç kızın başına gelenle sınırlı değil. Bu durumdan tüm İranlı sığınmacılar muzdarip...

En son 2 Şubat gününde Denizli’de bulunan İranlı sığınmacılar için verilen sınır dışı kararına yapılan itiraz mahkeme tarafından reddedilerek kesinlik kazandı. Sınır dışı riski altındaki bu gibi kişiler için İran’da idam edilme tehlikesinin bulunduğu hepimizin malumu.

Bu tür sınır dışı haberleri ise tek tük gazete, kanal ya da site dışında hiçbir yerde yer almıyor.

Türkiye’de yaşamakta olduğum uzun yıllar boyunca başta Türk polisi olmak üzere tüm Türk yetkililerin İran vatandaşlarına karşı, nedeni anlaşılmaz bir biçimde anlayışsız ve hoşgörüsüz davrandıklarını ve kötü muameleyi alışkanlık haline getirdiklerini öfkelenerek ve üzülerek devamlı gözlemledim ve hala gözlemlemeye devam ediyorum.

Suriyeli ve Afgan sığınmacılara bu kadar iyi ve anlayışlı davranabilen yetkililer her nedense bu hoşgörüyü İranlı sığınmacılardan esirgiyorlar!

Sizden -eğer uygun görürseniz- bu tehlikeli iadeleri ve çifte standartlı muameleyi gündeme getirmenizi ve eğer gündeme getirirseniz, kimliğimi gizli tutmanızı naçizane olarak rica ediyorum.

ÇOK GÜLDÜM

Bir fıkra da hafta içine


Pazar günlerinin neşesi Yıldırım Tuna fıkralarından birini hafta içi için sakladım.

Günümüz ekonomik durumuna uygun bu fıkrayı sizin için hafta başının neşesi olarak sunmak istiyorum.

Şair gençler

Üç arkadaş kafede sohbet ediyorlar, ilk adam “Yağmurda yürümeyi severim, gözyaşlarım fark edilmez...” demiş birasını yudumlayıp derinlere dalarak... İkinci adam “Ben siste yürümeyi severim...” demiş iç çekerek, “Kimse sigara içtiğimi anlayamaz, bilemez...”

“Artık ben de her yere yürüyorum...” demiş üçüncüsü gözleri buğulanarak, “Kardeş inanılmaz yaa... Şaka maka benzinin litresi 15 küsur lira oldu...!”

AÇIKLAMA

Bir haftalık izin ricası


Değerli okurlarım; Çok önceden planlanmış bir seyahatim var.

Birkaç gün İstanbul’dan uzaklaşacağım.

Bu süre içinde yazı yazmak, yetiştirmek hayli zor olacağı için sizlerden kısa bir izin rica ediyorum.

Haftaya bugün tekrar birlikte olmak üzere sevgiler saygılar sunarım.