Korkusuz
Ümit Zileli

“Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır!”

Dün Meclis’te partilerin grup toplantıları vardı...

Ancak en ilginç, en çok beklenen, üstüne tahmin yürütülen toplantı CHP’ninkiydi! Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, “FETÖ’nün siyasi ayağını” açıklayacaktı...

Genel Başkan, tıklım tıklım dolu salona alkışlar arasında girdi, kürsüye çıktı ve konuya şöyle giriş yaptı:

-FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacağım dedim. Bilal’e anlatır gibi anlatacağım!..

Önce, “FETÖ’nün siyasi ayağı” tanımına açıklık getiren Kılıçdaroğlu, şu soruyu sordu:

-Bu terör örgütünün elemanları devletin tüm kılcal damarlarına nasıl yerleştiler? Devletin en mahrem birimlerine FETÖ’nün elemanlarını yerleştirenlere FETÖ’nün siyasi ayağı diyoruz!..

Kılıçdaroğlu tam 20 soru sorup, yanıtlarını da belgeleriyle yine kendisi verdi. Bir terör örgütünün en mahrem yerlere dek sızabilmesi için, onları oraya getirebilecek yetkilere sahip kişi ve kurumların olması gerektiğini üstüne basarak vurguladıktan sonra şu sonuna dek haklı gerekçeyi paylaştı:

-Tek yetkili olan iktidardaki parti! İktidar partisi tüm FETÖ elemanlarını yıllar içinde devletin kılcal damarlarına yerleştirirken “Ben bunların terör üyesi olduğunu bilmiyordum” diyebilir mi?..

Kılıçdaroğlu’nun, bu soruya verdiği belgeli yanıt, aslında olup biteni özetlemesi açısından adeta “turnusol kağıdı” görevi görüyordu... Milli, Güvenlik Kurulu, 2004 yılında yaptığı toplantıda, istihbarat kurumlarından gelen FETÖ raporlarını incelemiş, bu örgütle mücadele edilmesi gerektiğine hükmetmişti. O toplantıda zamanın Başbakanı Erdoğan da bulunuyordu ve o kararın altında onun da imzası vardı!.. İmzalanan metin “tavsiye kararı” olarak hükümete iletilecekti...

Kılıçdaroğlu, zamanın Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in 2015 yılında yazdığı kitabından bir bölüm okudu. Buna göre, Başbakan Erdoğan “gereğini yapmak” yerine MGK’nın gönderdiği dosyayı “rafa kaldırma” kararı aldı! Ve böylelikle o karar Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı ve en ufak bir işlem bile yapılmadı! Bu karardan MGK toplantısına katılan bakanlar dışında kimsenin haberi bile olmadı! Dinçer kitabında şöyle diyordu:

-Bunun siyasi sorumluluğunu Başbakan, hukuki sorumluluğunu ben yüklendim.

“Aynı menzile ayrı yoldan giden yapı!”


Kılıçdaroğlu, sürekli sorular sordu, yanıtını da kendisi verdi...

Mesela en önemli sorulardan biri şöyleydi:

-FETÖ kendisini ne zaman her şeyin hakimi olarak görmeye başladı?

Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün örgütlenmesini 2007 yılından itibaren tamamladığını, 2010 Referandumu ile yargıya da iyice yerleştikten sonra kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin tek hakimi olarak görmeye başladığını anlattı. O zaman “Yargıya 160 militan yerleştirdiniz dediğim için beni hedef almışlardı. O hakim ve savcıların büyük bölümü hapiste, geri kalanı da kaçak” diye konuştu...

Erdoğan’ın, 2016’da “FETÖ ile bir ortak yanımız vardı. Aynı menzile farklı yollardan giden bir yapı olarak gördük. Bambaşka niyetlerinin, sinsi planlarının olduğunu göremedik”  açıklamasının da yalan olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “12 yıl önce MGK’nın önüne koyduğu dosyayı imzaladıktan sonra rafa kaldıran ve FETÖ’nün her isteğine olur diyen kişi siyasi ayaktır” dedi!..

Geriye dönüp arşivler ve belgeler eşliğinde bugüne bir yolculuk yapsam ben de aynı yargıya varır mıydım? Bu belgeler ışığında varmamak olanaksız!.. Üstelik Kılıçdaroğlu, 2013 17/25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarından sonra da orduya FETÖ’cü sokulmaya devam edildiğini, hatta Erdoğan’ın Fehmi Koru’yu aracı olarak kullanıp Fethullah’a “barış” çağrısı yaptığını da anlattı!.

Sonuçta ağır mı ağır bir suçlama konuşmasıydı; üstelik her sorudan sonra belgesinden okuyarak yaptı bu suçlamaları...

-Bakalım AKP’li Cumhurbaşkanı ve partisinin kurmayları ne yanıt verecek?..

Buna “cinnet hali” denir!..


Bu ülkede neler oluyor?..

Gün geçmiyor ki, bir kadın, gencecik bir kız öldürülmesin, şiddete uğramasın!.. Daha birkaç gün önce Şeyma Yıldız isimli bir kızcağız babası tarafından ‘erkeklerle konuşuyor” diye öldürülmüştü...

Benzer bir olay da İstanbul Başakşehir’de yaşandı. Polisi arayan bir kişi, “Bir kadını araca bindirip ormanlık alana götürdüler” ihbarında bulundu. Plakayı alan polis ekipleri, aracın “Şamlar Ormanı” mevkisine götürüldüğünü saptadı. Polisi görüp kaçmaya çalışan iki kişi kovalamaca sonucu yakalandı. Aracın arkasından ise ağzı koli bandıyla bağlanmış 17 yaşındaki P.D.D. Çıkarıldı.

Şüphelilerin kızın babası Mehmet Emin D. ile amcası Ramazan D. olduğu anlaşıldı. Araçta ise iki eldiven ve bıçak bulundu.

Kızın “Erkek arkadaşıyla konuştuğu” için öldürüleceği suçlamasıyla adliyeye sevk edilen baba ve amca tutuklandı. Genç kız ise bir yurda yerleştirildi.

Bu korkunç, dehşet verici olaylarda gerçek bir patlama yaşanıyor... Adeta bir cinnet hali yaşayan toplum neredeyse ortaçağa doğru koşuyor...

-Nasıl kurtulacak bu güzelim ülke bu barbarlıktan, vahşetten?..