Korkusuz

“Devlet”, sinsi oyunların aparatı mı?..

“Devlet”, sinsi oyunların aparatı mı?..
CHP’li belediyelerin başlattıkları yardım kampanyası...

Cumhurbaşkanlığından verilen IBAN ...

İktidarın, CHP’li belediyelerin yardım hesaplarını bloke etmesi...

Can ve geçim derdi arasında sıkışan vatandaşlar ne yapacaklarını şaşırırken bir de tüm bunların üstüne “Devlet içinde devlet” tartışmaları gelmez mi? Haydi bakalım birde buradan yakın!.. Vatandaş, canını kurtarmak için hastane, ilaç, hızlı tanı kiti arıyor... Evine ekmek götürmek için iş arıyor... Faturalarını ödemek için para arıyor... Yarın ne olur diye umut arıyor... Tüm bunları ararken nereye bakıyor?.. Devlete... Arayıp da bulamadığı sosyal devlete... Millet şaşkınlık ve panik içinde dertlerine deva ararken  toplumu daha da gerecek “Devlet içinde devlet” tartışmaları yapılıyor. Aklımızla yine dalga geçiliyor. Devlet içinde –varsa- olan devletçiklerin sayısını bilemem ama ben size söyleyeyim; vatandaş bir tanesini yakalarsa çok sıkı sarılacağından ve bir daha asla yakasını bırakmayacağından herkes emin olsun!..

Özellikle AKP iktidarının “Devlet içinde devlet” tartışmaları ile toplumu germeye hakkı yok. Üstelik bu gerginlik tehlikeli ve riskli bir gidişattır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “O zaman HDP’li belediyeler çıksınlar istediği yardımı toplasınlar, PKK’ya da göndersinler” sözlerine bir anlam veremedim. Ne yani?.. HDP’li belediyelerin terör örgütüne yardım göndermeleri için herhangi bir bankaya hesap açtırıp bağış mı toplaması gerekiyor?.. Millet ile kafa mı buluyorsunuz?.. Sıra vatandaşın cebindeki 3-5 kuruşu almaya gelince devletçi kesilen AKP iktidarının takkeyi önüne koyup iyi bir muhasebe yapması gerekir. İstemezler ama onlara birazcık yardımcı olayım;

--İktidara geldiklerinden ilk günden itibaren “Ankara’nın şerrinden ise Brüksel’in şefaati” diye AB kapılarına koşup başta KKTC olmak üzere Türk Devleti’nin tüm kutsallarını satan kimdi?..

--Başta TSK olmak üzere Türk Devleti’nin temel kolonlarına birer birer darbe vurup FETÖ’cü kadrolar ile devlet içinde devlet kuranlar Tanzanyalı mıydılar?..

--Hani bir de şu meşhur “çözüm süreç”leri vardı!.. Terör örgütü PKK, kendi sözde vergi idarelerini kurmuş, vatandaştan haraç kesiyordu... Onların izni olmadan kimse terör bölgesinde ihale alıp işyeri bile açamıyordu. Kendi sözde vali ve kaymakamlarını atıyordu... Kendi sözde kolluk kuvvetleri ile yollarda uygulama yapıyordu... Kendi sözde mahkemelerinde yargılamalar yapıyor, kendi sözde cezaevlerine mahkum postalıyorlardı... Habur’dan törenlerle giriş yapan teröristler, çadır mahkemelerinde serbest bırakılıyordu... Kendi sözde şehit mezarlıklarını açıp törenlerle leşlerini gömüyorlardı... Mehmetçik kışlasından çıkıp bunlara tek mermi bile atamıyordu.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenlik güçleri hapsedilirken teröristler sokaklarımızda cirit atıyordu... Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mahkemeleri teröristleri yargılayamıyordu... Yargılamaya cesaret edenler ise sürgün yiyordu. Bu ihanet tablosuna, devlet içinde devlet uygulamasına itiraz eden vatanseverler “hain”, kayıtsız şartsız destekleyici yandaşlar ise “akil” ilan ediliyordu .

Dolmabahçe mutabakatı kimlerle, kimlerin temsilcileri ile imzalanıp fotoğrafları nasıl Türk kamuoyuna servis ediliyordu?.. O fotoğraf devlet içinde devletin bir belgesi değil de neydi?..

O rezil süreç içinde, HDP’li bazı belediye başkanlarının belediye kaynaklarından dağa gönderdikleri yemeklere, aynı ve nakdi yardımlara, araç-gereçlere neden yol veriliyordu?.. “Devlet içinde devlet” neden o zamanlar siyasi iktidarın aklının kıyısından bile geçmiyordu?..

Çapulcu başı Barzani’nin iktidara destek olup terör bölgesinde, vatandaşa seçimlerde AKP’ye oy versinler diye dağıttığı altınlar, dolarlar neyin nesiydi?.. Madem tek devletti!.. Barzani’ye neden kimse “Dur. Sen kim oluyorsun. Bizim vatandaşımıza rüşvet dağıtmak da neyin nesi” demiyordu?..

Son güncel fotoğraflara da bakalım mı?..

Koronavirüs sebebiyle bir bilim kurulu var. Kurul üyelerine bir diyeceğim yok. Gayet öz verili bir şekilde çalışıyorlar. Hepsine sonsuz saygı duyuyorum. Ama iki başlı ve hepimizin kafasını karıştıran bir tablo var. Türk Tabipleri Birliği ile kurulun açıklamaları baştan beri birbirini tutmuyor. Devlet içinde devlet olmaz diyorsanız, sürece neden TTB’yi dahil etmiyorsunuz?.. Devlet sadece 1 kişiden ve 1 kuruldan mı ibaret?.. İzmir Tabip Odası’nın dün yaptığı açıklamaya bakın;

“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın vaka açıklamasını değerlendiren İzmir Tabip Odası Başkanı Funda Barlık Obuz vakanın açıklanandan fazla olduğunu söyleyerek, 918 vaka tespit ettiklerini ve bunun 100’nün sağlık çalışanı olduğunu belirtti.”

Para toplamaya gelince “Devlet içinde devlet olmaz” diyorsunuz. İnandırıcılığınız  toplum nezdinde sürekli sorgulanıyor. Cevap verin; biz kime inanacağız?..

Şu hale bir bakın!.. “Ele verir talkını kendi yutar salkımı” mı yoksa başka bir şey mi dersiniz?..

AKP’li eski Milletvekili Hüseyin Kocabıyık’ın eşi Uşak Valisi Funda Kocabıyık’ın vatandaşları azarladığı, koronavirüs yasaklarını teftiş etmek için kent merkezine teftişe çıktığı görüntüler günün en popüler tartışma konusu. Ne sosyal mesafe, ne şu, ne bu!.. Hanım efendi bilinçli olarak kendini videoya çektirip servis ettirmiş.  Acaba, sadece basit bir tesadüf mü?.. Hüseyin Kocabıyık bir zamanlar Tansu Çiller’in baş danışmanıydı. O zamanlarda ismi bir çok tartışmanın içindeydi. Funda Kocabıyık’ın eşi AKP’li eski Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen için “Fethullah Gülen hocaefendi belki de son 1000 yılın en büyük Türk büyüklerindendir” ifadelerini kullanmıştı. Tayyip Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kardeşi Serhat Albayrak’ın başında bulunduğu Turkuvaz Medya Grubu’na ait olan Sabah ve Yeni Asır gazetelerinde köşe yazdı. Tarih 28 Ocak 2011. Fetullah Gülen hakkında Kocabıyık bakın neler yazmış;

“Fetullah Gülen Hocaefendi’nin durumu böyledir mesela. Türklerin tüm tarihleri boyunca oluşturdukları en büyük sivil toplum hareketinin mimarı olan Fetullah Gülen, kendi ülkesinde kendi vatandaşlarının bir kısmı tarafından hâlâ tehlikeli, zararlı, tehdit edici bulunuyor. Oysa bu insan, Anadolu coğrafyasının mütevazı insanlarının yüreklerinde var olan potansiyel enerjiyi bir hareket enerjisine dönüştürmüş ve Türklerin ilk küresel organizasyonu kurmuştur. Bu büyük insanı kendi ülkesinden çekip gitmeye zorladık, 70 milyonun utanç duyacağı bir durumdur bu.”

UNUTMADIK... UNUTTURMAYACAĞIZ!..

Sinsi oyunlara dikkat... Nerede FETÖ ile mücadele edenler?.. Nerede devlet?..