Korkusuz

Devlet eşittir sabır!..

Devlet eşittir sabır!..
9 bin 803 yıl 6 ay...

Adnan Oktar’a verilen hapis cezası... Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir rekor...

Bir suçluya bu kadar ceza verilebilir mi?... Kaç yıl yatar?.. Bu ceza insan ömrüne sığar mı?.. Vs. tartışmalarının dışına çıkarak konuya farklı bir noktadan yaklaşacağım;

Hani, ara sıra çok bunalır da “Nerede bu devlet” diye feryat ederiz ya... Arar dururuz!.. Bunalımın en tepeye çıktığı zamanlarda isyan noktasına gelir, ümitsizliğe kapılır “Yok ya!.. Bu ülkede denildiği gibi devlet mevlet yokmuş. Hepsi hikaye” diye söylenir dururuz ya...

Ha işte devleti gördüm!..

Televizyonları vardı... Saymakla bitmeyecek kadar paraları vardı... Güzel kadınları ile etrafa hep gülücükler saçıyorlardı... Yakışıklı delikanlıları ile güç gösterileri yapıyorlardı... Villalara, yatlara, en lüks arabalara sahiptiler... Her dönemde siyasette nüfuzları vardı... Siyasetçilerle pek sıkı fıkıydılar!.. Siyasetçilerle pek içe içe girmişlerdi!.. Dokunulamaz sanılıyordu...

Yıllarca böyle gitti... Güç zehirlenmesi denen şeyin ibret vesikasıydı... Tiksiniliyordu ama dokunulamıyordu... Veya, bunlara bir şey olmaz, korunma zırhı var üzerlerinde inancıyla yanlarına yaklaşılamıyordu... Tuzaklarına düşüp fotoğraf vermeyelim diye köşe bucak kaçılıyordu...

Ne oldu?..

Hiç kimsenin beklemediği bir anda bir operasyon... Çorap söküğü gibi çözüldüler... Tüm pislikleri ve foyaları, delilleri ile ortaya çıkarıldı. Nasıl bir zehir oldukları topluma canlı yayınlarla gösterildi.

Devlet, uzun bir süre sabırla izledi... Çünkü, zamanlama çok önemliydi. Çünkü, Adnan Oktar şarlatanını mesih ve hatta peygamber zannedenler vardı... Güzel kadınların cazibesine kapılıp İslam’ı yozlaştıranlar, Allah adına aldatanlar vardı... Paraya güce tapanlar vardı... Zevkli ve keyifli bir cemaat vardı!.. Televizyonlarından ve sosyal medya kanallarından akıtılan irinli görüntüleri hayatın gerçeği sananlar vardı...

9 bin 803 yıl 6 ay...

Devlet sabrına son noktanın konulduğu an... Herkese ibret olsun diye!.. Eğer anlaşılmadıysa rakamlar anlatsın diye...

Son bir örnek daha;

MİT ve Emniyet’in ortak operasyonuyla çökertilen Savunma Sanayii Başkanlığı’ndaki casusluk ve rüşvet şebekesi... Uzun süredir takip ediliyordu. “Kimin nerede ne kadar siyasetçi dostu var” a bakılmadan çökertiliverdi.

Büyüklerimiz, devlet sabrını anlatabilmek ve gençlik yıllarımızda bizlerin heyecanını bastırabilmek için derlerdi ki;

“Devlet at arabasıdır. İktidarlar son model Mercedes. Yolda son sürat giden  Mercedes at arabasını geçer gider. Ancak at arabası istifini hiçbir zaman bozmaz. O sabit hızıyla yoluna güvenle devam eder. Mercedes son sürat gittiği yolda duvara toslar. Fakat at arabası hedefine giderken hiçbir zaman duvara toslamaz. Siz hiç duvara toslayan at arabası duydunuz mu?”

Kulağıma bu sözler küpe olduğu için çook şahit olmuşumdur devlet sabrına... Bu öyle bir sabırdır ki eğri yollara sapanlara savcılık iddianamelerini kendi elleri ile yazmalarına zaman verilmiş ve hatta müsaade edilmiştir. Sonra o eğriler kendi elleri ile oluşturdukları suç dosyaları ile yargılanıp hak ettikleri cezaları bulmuşlardır.

Bir de hiç aklımdan çıkmayan Türk Atasözü vardır;

İti öldürene sürütürler!..

★★★

“Terör, Teröristler gündeminin perde arkası...” başlıklı dünkü yazımıza gelen okur eleştiri ve mesajlarına bir nebze cevap vermek isterim;

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi evinde ziyaret etmesinden sonra HDP’nin kapatılmasına yönelik alevlenen tartışmalara girmedim. Çünkü, kulis bilgisini görüşmenin ardından sıcağı sıcağına kaleme aldığım yazıda bulabilirsiniz. Tekrara düşmek istemedim. Ancak, tehlikeli gördüğüm gidişat ile ilgili birkaç satırda olsa bir şeyler ifade etmek isterim;

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği 6-8 Ekim olaylarına ilişkin iddianameyi temel alarak, HDP hakkında süratle kapatma davası açması için süre verdi. Yargıtay davayı açmazsa, Milliyetçi Hareket Partisi Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine göre harekete geçecekmiş. Gelişmeler üzerine, dün, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’ye yönelik kapatma davası açılma çağrılarına ilişkin “O çok sevdikleri iktidardan sona daha hızlı yaklaşmalarına neden olacak. Buyursunlar deneyip görsünler” dedi.

Çok tehlikeli bir sürece girdik!.. MHP ve ülkücü tabanın dolduruşa gelmemesi lazım. 12 Eylül öncesi kurulan tezgahları iyi süzmek yeniden hatırlamak lazım... MHP ve Ülkücüler sarayın maşası değildirler!.. Çözüm sürecinde, çadır mahkemelerinde besleyip semirttikleri teröristlerden gerçekten çok mustaripler ve hatta yaptıklarından samimi olarak pişmansalar Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’ncü maddesine kendileri müracaat etsinler. Önce çıkıp bir af dilesinler milletten... Üstelik bu ülkede yargı var!.. Herkes kendi işine, üstüne düşene baksın. Birilerinin, irili ufaklı  imparatorlukları devam etsin diye kardeşi kardeşe kırdıracak tezgahlara karşı uyanık olalım!..

★★★

Merkez sağda yeni yapılanma çalışmaları ile ilgili somut ip ucu isteyen çok sayıda okurumuz var. Sizleri kıracağıma kafamı kırarım..

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu dikkatle takip etmenizi öneririm. Hoş!.. Kendisi TOBB Başkanı olmasına ve ülkenin derin bir ekonomik kriz içinde olmasına rağmen pek ortalıkta görünmez, Tayyip Erdoğan’a açıktan ters düşmeye hiç cesaret edemez ama siz yine de dikkatle izleyin. Ha!.. Bunu, Hisarcıklıoğu yeni bir oluşumun başında olacak falan diye söylemiyorum. Beyefendinin adı bugünlerde, siyasi kulislerde perde arkası katkı ve adımları iddiaları ile çok konuşuluyor. Adının her geçtiği yerde İngiltere’nin Ankara eski Büyükelçisi Richard Moore’un kulakları çınlatılıyor!..

★★★

Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.