Korkusuz

Deli Trump’ın sonu

Deli Trump’ın sonu
Beklenen oldu.

Aylardır seçimlerde hile yapıldığını söyleyen Trump sonunda yandaşlarını Washington’a çağırdı ve Kongre Binası’nı işgal ettirdi.

Olaylarda dört kişi öldü, ordu duruma müdahale etti ama sonunda Kongre Biden’ı başkan ilan etti.

Bu olayla ilgili hepiniz çok sayıda haber okuyup görsel görmüşsünüzdür.

Ben burada olayı değil olayla ilgili bazı tespitleri sıralamak istiyorum.

1- Dünyadaki bütün karanlık işleri yapan ve yaptıran CIA ve birlikte çalıştığı FBİ neden önceden önlem almadı?

2- Dünyada bir çok ülkeyi işgal eden ya da o ülkelerde askeri üs kuran “koskoca” Amerikan ordusu neden sesini çıkarmadı?

3- Ukrayna ve Gürcistan’da muhaliflere destek vererek parlamentoları işgal ettirerek iktidarları deviren sonra da bu ülkelerin parçalanmasına neden olan Soros Amerikan Kongresi’nin işgalinde parmağı olabilir mi?

4- Ukrayna ve Gürcistan’dan farklı olarak Bolivya parlamentosunu ordunun da desteğini alarak işgal eden ve Başkan Morales’i deviren Soros’çular bir yıl sonra yapılan demokratik seçimle büyük bir yenilgi aldılar.

5- 2010 sonlarına doğru Tunus’ta başlayan sonra da Mısır, Libya, Yemen ve Suriye’ye sıçrayan ayaklanmalarda parlamentolar basılmadı ama Suriye hariç iktidarlar devrildi.

ABD ve yandaşı onlarca ülkenin desteklediği ayaklanmalarda halklara “sizlere demokrasi, özgürlük ve bol dolarlı zenginlik getireceğiz” denildi.

ABD’nin bu tezgahında yer alan ve en büyük rolü oynayan ülkelerin başında Türkiye ve Körfez ülkeleri vardı.

Bu ülkelerdeki demokrasiyi anlatmanın artık bir anlamı yok ve ‘Bahar’ın beş ülke ve halklarına neleri getirdiği ortada.

Belki de olaylar biraz daha devam etseydi Amerika’nın durumu Libya, Suriye ve Yemen’den farklı olmayabilirdi. Hatta Kongre Binası’nı basanlar hemen oracıkta Özgür Amerika Ordusu ve Amerika Ulusal Konseyi’ni kurarak Trump’ı seven liderlerden yardım isteyebilirlerdi.

6- Adam Seçim Kurulları’nın yöneticilerini arayarak “sahtekarlık yaparak beni kazandırın” demiş ama olsun sonuçta her deli lider gibi o da koltuğa yapışmayı çok seviyor.

7- Ayrıca ona oy vermiş yaklaşık 70 milyon seçmen var ve bunların ezici çoğunluğu silahlı. Nitekim Kongre basıldığında bireysel silah üretip satan Smith Wisson gibi şirketlerin hisse senetleri kısa sürede büyük oranlarda değer kazanmıştı.

8- Diktatörlerin çoğunda olduğu gibi Trump da adamlarının ihanetine uğradı. Başta yardımcısı Pence olmak üzere Beyaz Saray’daki görevliler ve Kongre’deki Cumhuriyetçi temsilciler dayanamayıp Trump’a “defol git artık” dediler.

Tunus’ta Bin Ali, Libya’da Kaddafi, Mısır’da Mübarek, Yemen’de Ali Salih ve Irak’da Saddam kendi akraba ve adamlarının ihanetiyle devrildiler.

9- Kazık atanların bu tavrından cesaret alan büyük şirketlerin patronları Trump döneminde çok para kazanmalarına rağmen “Önce vatan” diyerek saf değiştirdiler.

10- Gelelim ABD’ye ve ABD demokrasisine “tapanlara”.

Umarım olup bitenleri doğru bir şekilde okur, anlar ve ders çıkarırlar. Emperyalist ülkelerin demokrasisi ancak bu kadar olur. Kongre’yi işgal edenlerin anlayışı ile Irak, Afganistan ya da Suriye’yi işgal emrini veren ve bu işgalleri sürdüren diğer başkanların anlayışından farklı değildir.

11- Kim ne derse desin sonuçta Amerika’da her alanda ve konuda “hastalıklı” bir yapı var. Bu “hastalığın” virüsü bu yapıyla “haşir neşir” olanlara kesinlikle bulaşıyor.

Onun için diktatörler ABD’yi sever ABD’nin de diktatör sistemi diğer ülkelerin diktatörlerinden hoşlanır.

Peki şimdi ne olabilir?

1- Örneğin İran’a saldırmak gibi başka bir delilik yapmasın diye Trump görevden alınabilir.

2- Pazarlıklar sonucu 20 Ocak’a kadar görevinde kalmasına izin verilir ama sonrasında yargılanır.

3- Sonuçta adamın adamları, adamın çağırısı üzerine Kongre’yi basmış ve dört kişinin ölümüne neden olmuşlardı.

Bu net bir darbe girişimiydi.

Neyseki ordu son anda Trump’ı dinlemedi ve iş bitti.

Tabi Trump’ın deliliği hariç her şey bir tiyatro değilse!