Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

DAHA BUGÜNDEN HERKESE GEÇMİŞ OLSUN...

En temel özgürlük; insanların şiddet görmeden

Devletten veya birilerinden kuşkulanmadan

Endişe etmeden…

Korkmadan yaşama hakkıdır.

Bu pencereden baktığımızda ise gördüğümüz şu…



SÖZCÜ Gazetesi’nin kurucu sahibi Burak Akbay başta olmak üzere…

Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz

Yazarlar Emin Çölaşan

Necati Doğru

sozcu.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin

sozcu.com.tr Haber Koordinatörü Yücel Arı

Muhabir Gökmen Ulu ve…

Muhasebe görevlisi Yonca Yücekaleli, en temel özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlardır…

Onları en temel özgürlüklerinden mahrum bırakanların ayıbı sahiplerini son nefeslerine kadar vicdan azabıyla kıvrandıracaktır…

Ama hayır…

Bu ayıbı yapanları kınayacak değilim…



Mağdurların da en temel özgürlüklerini ellerinden alan devletten veya siyasetten ya da medyadan ve hatta hatta yargı bürokrasisinden nefret edeceklerini sanmıyorum…

Hele içlerinde intikam ateşi yandığını asla düşünmem…



Ama be canlarım…

Bu zulmü yapanların arkalarına bakıp defalarca düşünmelerini ve…

Mağdur ettikleri kişilerden özür dilemelerini beklemeye de hakkım yok mu?..

Peki neden özür?..

Normalleşmek için…

Evet evet sadece normalleşmek için



Şimdi artık mağdurlara düşen geleceğe bakmak…

Burak Akbay’ın yerel mahkemede, diğer arkadaşlarımızın ise bir üst mahkemede beraat etmelerini…

Hiçbir şeyden endişe etmeden…

Yargı bağımsızlığından kuşku duymadan

Devletin adaletinden ve gücünden korkmadan beklemek olmalı…



Daha bugünden hepsine “geçmiş olsun”

Burak Akbay’a ise…

Çektiği bunca acıya rağmen…

Halkımıza…

Atatürk’ümüze…

Ve devletimize duyduğu saygıya ve sevgiye hayranlığımı ifade ederek daha bugünden “Hoş geldiniz” diyorum…

KOMEDİ Mİ?.. MİZAH MI?..


13 Ocak pazartesi gecesi Cem Yılmaz’ın senaryosunu yazdığı, yönettiği ve oynadığı Karakomik Filmler 2’nin galasındaki konuklardan biriydim…

En baştan söyleyeyim…

Cem Yılmaz olağanüstü bir “olgunluk dönemi” yaşıyor…

Victor Hugo, “Kendi ışığına güvenen başkasının ışığının parlamasından korkmaz” demişti…

Cem Yılmaz’ı tarif etmiş gibi…

Çünkü Cem, kendi ışığına çok güveniyor…

İşte o özgüven film yazarken, çekerken ve oynarken onu özgürleştiriyor…



Elbette filmleri anlatacak değilim ancak…

Filmlerine neden “kara mizah filmler” değil de “kara komik filmler” dediğini kendi penceremden analiz etmeye çalışacağım…



Deli’de, aslında ulaşılamayacak kadar uzak olduğuna kedisinin de inandığı kıza aşık olan bir taksicinin yaşadığı karakomik olaylar…

Oysa ne güzel hayali vardı taksicinin…

Platonik bir aşkla bağlı olduğu kızın karşısında sonsuza kadar oturup sadece gözlerinin içine bakmak…

Meşrutiyet dönemi aşkları gibi…

Hani var ya “koklasam usanmam ta fecre kadar” diyor sevgiliye şair…

Sevgilinin saçlarını fecre kadar koklasa usanmayacak olan şairden daha delice bir hayal taksicinin ki…

Peki ne oluyor?..

İzleyin o halde…



Hayat çok güzel çünkü hayat çok ilginç

Hayat çok güzel çünkü hayatta beklenmeyenler oluyor ama galiba algoritma bazen mutluluğun yaşanış biçimini karıştırıyor…



Emanet’e gelince…

Ekip oyunu…

Peki komik mi?..

Tabii komik çünkü…



Kara mizah, kara komik kadar düşündürse de kara komik kadar güldürmez…

Kara mizah çok düşündürür çünkü mizah zeki insanların hayata bakış açılarıdır…

Kara komikler ise vasatın, sıradanın başından geçen komik ama…

Gerçekten de “Keşke bu zavallılar bu kadar aptal olmasalar da biz de onlara gülmesek” cinsinden…



Emanet’i izledikten sonra demokrasinin kalitesinin seçmenle doğru orantılı olduğu görüşüne bir kez daha inandım ve demokrasiye olan bütün saygıma rağmen içim bir kez daha yandı

MORAL BOZMAYAYIM...


MB faizlerde 75 baz puan indirim yaptı…

Ekonominin durumuna baktığımızda “büyük risk”

Çünkü…

Ateşi acayip düşmüş hastayı, buz küvetine sokmak gibi bir şey bu…

Piyasalarda ve bankalarda para arzı yok denilecek kadar az

Faizler düştükçe kredi talebi artacak…

Ve…….



Neyse, moral bozmayayım…

İnşallah ben ve benim gibi düşünenler yanılırız…

İnşallah…