Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Cumhurbaşkanı'nın alkışlanması gereken sükuneti

Erdoğan hafta başında yapılan Kabine toplantısından sonraki konuşmasının bir yerinde şöyle dedi:

“Montrö Anlaşması’nın ülkemize sağladığı kazanımları önemli görüyor, sözleşmeye bağlılığımızı sürdürüyoruz”...

[caption id="attachment_250221" align="alignnone" width="600"] Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan[/caption]



Erdoğan, uzun zamandır belki de ilk kez sakindi...

Bağırmadan, hiç kimseyi aşağılamadan konuştu...

Demokratik bildirinin altında imzası olan amirallere Montrö konusunda:

“Endişelerinizi anlayabiliyorum ancak endişelenmeyin, sözleşmeye olan bağlılığımızı sürdürüyoruz” mesajı verdi...



Erdoğan’ın bu cümleyi takip eden ikinci cümlesi ise gözaltı kararı alan savcıya mesaj niteliğindeydi...

Böylesine önemli ve etkin bir protesto sonrası ilk kez yargıya talimat vermedi...

Aksine mealen, “demokratik yarışa” işaret etti...

“Müdahale etmeyin, siyasi açıklamadır, cevabı da siyasi olacaktır...”.



Nasıl mı?..

Lütfen okuyun...



“Milleti ve milletin seçtiği yönetimi tehdit etme cüretini gösterenlere hadlerini yine milletimizle göstereceğiz...”.



Hadlerini bildirme kısmını siyasetçi ağzı olarak alın ve asıl mesaja odaklanın lütfen:

Erdoğan, emekli amiralleri “yargıyla” tehdit etmiyor onlara:

Girin bir partiye ya da kurun bir parti benimle sandıkta yarışın” demek istiyor...



Erdoğan bu son tarzını devam ettirirse önce gerginliği gevşetir...

Sonra...

Uluslararası ilişkilerde de muhalefetin ses yükseltmesinin önüne geçer...



Sözün özü:

Amirallerin demokratik hukuk devleti ve anayasadan kaynaklanan haklarını kullanmaları iyi oldu...



Zannederim bu “şerden” hayır çıkacak...

UMARIM SAVCI TAKİPSİZLİK VERİR


Gözaltı öncesi çektiğim videoda cumhuriyet savcılıklarını uyarmış:

“Amman ha sakın aceleyle yanlış bir iş yapmayın, bakın Cumhurbaşkanı halen sessiz...” demiştim.

Ama...

Demokratik bildiriye imza atan amiraller hakkında gözaltı süreci başlatan Savcı acele etti...



Sanırım...

İktidar medyası ve bazı muhalefet partisi liderlerinin zevzekliklerinin etkisi altında kaldı...

Umarım...

Cumhurbaşkanı’nın bu sakin açıklamasının ardından...

Gözaltı kararlarını bir an önce sonlandırır...

Dİ Mİ AMA...


Yargıtay Başsavcısı’nın HDP’nin kapatılma talebiyle AYM’ye gönderdiği iddianame, “eksik ve yanlış” olduğu gerekçesiyle iade edildi...

Hem de...

Oy birliğiyle...



Ne yani?..

“Erdoğan, muhtemel ortağının kapatılmasını istemiyor” demek mi istiyorum...



Evet...

Aynen öyle...

Aksi halde...

Başkan’ın son atadığı üye (İrfan Fidan) en azından iddianamenin kovuşturulması yönünde oy kullanırdı...

Di mi ama...

PARTİZANLIK O ZAMAN BİTER


Dikkat ediyorum...

Erdoğan’ın yanındaki hemen herkes (İbrahim Kalın hariç) kendilerine yönelik söylenen her sözü “hakaret” olarak algılıyor...



O da yetmiyor...

Yargılanmasını istedikleri herkesin de mahkûm olmaları gerektiğine inanıyor...



İyi ama...

Hukukun üstünlüğüne inanmış bir yargıç (Ya da savcı) kişiyi yargılamaz ki...

Eylemi yargılar...



Bir eylem, kanuna göre suç değil ise...

O eylemi, iktidara muhalif birinin yapmış olması suç işlendiğini göstermez...



Yargıç ve savcılar hukukun bu en temel ilkesine uydukları gün...

Ülkede hiç kimse partizanlık yapamaz...

PAZARDA FATMACIĞIN LAFI OLUR MU?..


Genç bir Teğmen Akseki’ye tayin olur...

Eşi, ilk kez çıktığı Akseki pazarında alışveriş yapmış dolu filelerle (O zamanlar teğmen maşıyla fileler doluyormuş demek ki) evine gidiyormuş...

Orta yaşlı bir kadın kesmiş yolunu...

Filelerdeki meyve, sebze ve zerzevatın fiyatlarını sormuş tek tek...

Teğmen’in eşi cevaplamış...

Her söylediği fiyattan sonra kadın ufak bir çığlık atıyor:

“Ooooovvvv çok pahalı çok pahalı, kazıklamışlar seni” diyormuş...

Genç kadın dolu filelerle pazar yerine dönmüş...

En son alışveriş yaptığı tezgâhın sahibine, az önceki kadından ve söylediklerinden söz etmiş...

Manav basmış kahkahayı...

Onunla birlikte Teğmen’in eşini dinleyen diğer pazar esnafı da basmışlar kahkahayı...

Genç kadın mahcup olmuş...

Neden güldüklerini sorunca bütün esnaf sözleşmiş gibi aynı anda:

“Ohoooo Hanım abla; bu pazarda Fatmacığın lafı mı olur?” demişler...

“Fatmacık” kim miymiş?..

Kasabanın akıl hastasıymış...



Perinçek Gurubu’nun bile amirallere hadlerini bildirdiğini hatırlatıp beni eleştirenlere bu fıkrayı anlatmadım tabii ama...

Sadece şöyle dedim:

“Pazarda Fatmacığın lafı mı olur?..”

GERÇEKTEN DEMOKRATSALAR...


Demokratlar:

Hiç kimsenin karşısında el pençe divan durmazlar...

Demokratlar:

Hiç kimsenin karşısında boyun eğmezler...

Demokratlar:

Hiç kimseye “evet efendim sepet efendim” demezler...

Demokratlar:

Her söyleneni Ahfeş’in keçisi gibi başlarını sallayarak kabul etmezler...