Korkusuz
Can Ataklı

Cini şeytanı kenara bırakın asıl başka şeylere şaşırın

BUNU YAZMAK GEREK

Cini şeytanı kenara bırakın asıl başka şeylere şaşırın


Korona nedeniyle uzaktan eğitim kapsamında EBA TV üzerinden verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde “cinler-şeytanlarla” ilgili anlatılanlar eleştiri konusu olmuştu.

Tarihçi Mustafa Solak bu konuda bir mesaj göndermiş.

“Cinlerle, şeytanlarla ilgili konuların anlatılmasına herkes şaşırıyor. Oysa bunlar zaten Kuran’da var, siz asıl Milli Eğitim Bakanlığının ders kitabı olarak dağıttığı kitaplardaki başka konulara bakın, asıl sorun orada, asıl şaşırmanız gerekenler bunlar” demiş.

TRT EBA TV’de 7. sınıf öğrencilerine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde çocuklara cin hakkında şu bilgiler verilmişti;

“Cinler ateşten yaratılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Cin Suresi vardır. Cinlerin insanlar gibi iyileri ve kötüleri vardır. Bizler gibi ibadet etmek ve iman etmekten sorumlulardır. Yaptıkları şeyi akıl ve iradeleri ile yaparlar. Gelecek hakkında bilgiye sahip değillerdir. Gaybın bilgisi yalnızca Allah’ın bilebileceği bir şeydir. Dolayısıyla cinler ile sohbet edip, gelecek hakkında bilgi aldığını söyleyen insanlara inanmayınız.”

Daha sonra şeytanla ilgili de şu bilgiler aktarılmıştı;

“Şeytan da cinler gibi ateşten yaratılmıştır. Şeytan, Allah’ın huzurundan kovulan ilk asidir. Allah Hz. Adem’i yarattığı zaman orada bulunan melek ve cinlere ona secde etmesini söylemiştir. Bunlar içerisinden şeytan ise ‘Ben ateşten yaratıldım, topraktan yaratılan insana secde edemem’ diyerek Allah’ın emrine asi gelmiştir. Allah’ın huzurundan kovulmuştur... Şeytan’ın yolundan gitmemek için elimizden gelini yapmalıyız. Şeytanın gerçekten iman etmiş kullar üstünde hiçbir galibiyeti yoktur. İnsanlar kendi iradeleriyle tercih ederler ve kötüyü seçtikleri için onun yanında yer alırlar.”

Mustafa Solak, bu ifadelerin toplumsal hayatımızı, Anayasa’mızı, yasalarımızı etkilemeyeceğini şeytan ve cin kavramları ailede ve toplumda da anlatıldığını belirterek “Milli Eğitimin ders kitaplarında şaşırılacak ve ürkülecek şu konular var” demiş.

İşte Solak’ın ders kitaplarından seçtiği “akla zarar” bilgilerden bir demet;

1) Laiklik, İslam için “tehdit ve tehlike” imiş.

2) “Fıkıh” ders kitabında nikahta kadın değil, veli söz sahibi gösteriliyor.

3) “Müslüman erkek müşrik kadınla, Müslüman kadın da Müslüman olmayanlarla evlenemez”

4) Koca talakla, yani “boş ol” sözüyle mahkemeye çıkmadan kadın boşayabilir.

5) “Bir adam aynı anda kadının teyze, hala ve kız kardeşi ile evli olamaz” denerek kocaya çok eşliliğin normal olduğu ima edilmiştir.

6) Bir erkek, üvey kızıyla evlenebilir.

7) Kadının miras payı erkeğin yarısıdır.

8) Kadının “açmasına izin verilen avreti; yüzü, bilekleriyle birlikte elleridir.”

9)  Tekfir eden (dinden çıkan) erkekse Müslüman bir kadınla evlenemez,

10) “Fıkıh” ders kitabında cihad kapsamında gaza, fetih, ganimet, öşür, haraç, cizye kavramları anlatılmaktadır. Vatan savunmasında gaza, fetih, ganimet elde etme yoktur.

11) İslam cezaları kapsamında had, kısas, diyet, tazir anlatılmaktadır. Ceza kanunumuzda yeri var mı bunların?

Mustafa Solak mesajının sonunda sendika, dernek ve hatta siyasi partilerimizin bu konudan muhtemelen haberleri olmadığını ve hiç mücadele edilmediğini söylüyor.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Vucic'e İsraili sormuş mudur acaba?


Geçen haftanın son günü Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic Türkiye’deydi.

AKP Genel Başkanı Erdoğan’la görüştü.

Boğazın tepesindeki Vahdettin konaklarında yapılan görüşmeden sonra hiçbir açıklama yapılmadı.

Medyaya Vucic’in ziyareti ile yansıyan tek haber şöyleydi; “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'i kabul etti. Üsküdar'daki Hz. Ali Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından Vahdettin Köşkü'ne geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile bir araya geldi. Görüşme basına kapalı olarak gerçekleşti.”

Hepsi bu.

İki ülkeden de bir açıklama yapılmadı.

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı geliyor, saki iki arkadaş konuşmuşlar gibi tek satır bilgi bile verilmiyor.

Vucic dünya kamuoyuna “Trump’ın karşısında sorguya çekilen adam” gibi görünen fotoğrafıyla olarak çıkmıştı kısa bir süre önce.

Trump bu toplantıda Vucic’in “İsrail’deki büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıma kararı verdiğini” açıklamıştı.

Biliyorsunuz Amerika’nın Kudüs’te büyükelçilik açmasına hesapta en karşı çıkan kişi AKP Genel Başkanı.

Çok merak ediyorum, acaba Kudüs’te büyükelçilik açacağı belirtilen Vucic’e bunu sormuş ve “Yapma sakın” demiş midir?

Ayrıca “Trump’ın karşısındaki halin neydi öyle?” diye de sormuş mudur?

Bİ SORALIM BAKALIM

Gaziantep’te işsizliğin yok denecek kadar az olması gerek


Son zamanların en komik törenlerinden biri Gaziantep’te toplu fabrika açılışlarıydı.

AKP genel başkanı da bu törene katıldı ve 300 fabrikayı birden açan kişi oldu.

Aslına bakarsanız çok büyük olay.

Günümüzde pek çok ülkede 10 yılda 300 fabrika açılamazken Türkiye’nin sadece bir ilinde 300 fabrika birden açmak adeta devrimdir.

Ama içerik öyle değil tabii.

Fabrika denilen yerlerin içinde hiç fabrika yok.

Küçük atölyeler fabrika sınıfından gösterilmiş o kadar.

Yani iktidar sadece beyan ediyor, yoksa ortada fabrika falan yok.

Zaten Gaziantep’in işsizlik haritasına bakarak da bunu anlayabiliriz.

TÜİK’in bütün hile hurdalara rağmen Türkiye genelinde açıkladığı işsizlik oranı yüzde 12.8.

Yine TÜİK’in iller bazındaki işsizlik oranlarına bakınca Gaziantep’teki işsizliğin Türkiye genelinden fazla olduğu görülüyor.

Resmi verilere göre Gaziantep’te işsizlik oranı yüzde 14.8 olarak gerçekleşmiş.

Eğer Gaziantep’te gerçekten bir günde 300 fabrika açılmışsa, işsizlik oranının sıfır olması gerekir.

Bakın bakalım 300 fabrika açıldıktan sonra İŞKUR’un önü boşaldı mı boşalmadı mı?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İlk kez saraydan açıklama geldi


Hem şaşırdım, hem de ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti.

Cuma günü  Cumhurbaşkanlığı Sarayından aradılar.

Saray danışmanlarından, özel olarak Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay’a danışmanlık yapan Süha Bacanakgil telefon etti.

Konu bir gün önce Fuat Oktay’ın Yunanistan Cumhurbaşkanına cevap verirken kullandığı bir yanlış bilgiyi yazmam ve “Haydi Fuat Oktay o an hatırlamamış olabilir, danışmanları da mı bakmadı” demem.

Özetleyeyim; Fuat Oktay, Yunanistan Cumhurbaşkanına cevabi mesajında “Nikos Samson’u Yunanistan’dan gönderen” ifadesini kullanmıştı. Ben de Samson’un Rum olduğunu, ama darbe sırasında Yunan askerlerinin desteğini aldığını belirtmiş, “Çok önemli olmasa da cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir cevap verilirken maddi hata yapılmamalı” demiştim.

Süha Bacanakgil "Tabii ki Samson’un Yunan olmadığını ve Yunanistan’dan gönderilmediğini biliyoruz. Buradaki amaç, albaylar cuntasının Kıbrıs üzerindeki emellerini ve hukuk dışı davranışlarını sergilemekti. Nikos Sampson'un Yunanistan tarafından darbe planları çerçevesinde Yunanistan'da eğitildiği bilgisi Sampson'un hatıratında bizzat kendi ağzından dillendirilmektedir” dedi.

Bunu sizlerle paylaşmak istedim.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Ermenistan maçında Azerbaycan bayrakları çöpe attırılırken sesiniz çıkmıyordu


Bazen kafam gerçekten çok bozuluyor.

Akılsızlığa, duyarsızlığa, zeka fukaralığına, cehalete, kin ve nefret duygularına esir olanların, büyük bir şımarıklıkla linç kampanyaları açmalarına çok içerliyorum.

Dün benim de başıma geldi.

Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısından sonra gelişen olayların Türkiye’yi içine çekmemesi gerektiğini yazmıştım.

Kendilerine gazeteci süsü veren bir güruh sabahın erken saatlerinden itibaren yalan yanlış bilgilerle bir karalama ve linç kampanyası başlattı.

Sanki bu krizde Ermenistan’ın yanında yer almışım da Azerbaycan’a karşı tutum içindeymişim gibi yayınlar yaparak beni hedef gösterdiler.

Pek çok AKP’li trol de yazıyı okumadan hatta başlığını bile görmeden “Ermeni Can, Ermenistan’a git, Ermeni... gibi küfürler ettiler.

Şu kadarını söyleyeyim. Yazımda Azerbaycan’a karşı hiçbir şey yok. Bu bir. Asla “Yanlış anlaşıldım, maksadını aşan ifadeler” falan gibi bahanelerin arkasına da sığınmam. Yazdığım çok net ve açık; “Bir savaş durumu var. Türkiye’de iktidar iç politika hesapları ile bu durumu bir hamaset edebiyatıyla yürütüyor. Askeri olarak müdahale etmemiz kesinlikle doğru değildir. Bu yöndeki heyecanlar ve özendirmeler de yersizdir.”

Ayrıca bu linç kampanyası açan ve “Azerbaycan canımız, sizler Ermenisiniz” türü saçmalıklarla saldıranlara şunu hatırlatmak isterim: Bu iktidar Türkiye-Ermenistan futbol maçı oynanırken “Ermeni dostlar alınmasın” diyerek stada sokulmak istenen Azeri bayraklarını çöpe attırmıştı. O zaman hiçbir AKP’linin aklına “Canımız Azerbaycan” demek gelmemişti.

Naber?

ŞAŞIRDIM

Erdoğan kalabalıkları görünce koronayı unutuyor


Giresun’un ilçelerindeki sel felaketinden sonra AKP genel başkanının bölgeye gitmesi ve miting yapmasını eleştirmiştik.

Sebebi elbette çok basitti.

Tüm Türkiye’de korona önlemleri sürerken özellikle “maske-mesafe-temizlik” sloganı her gün tekrarlanırken Erdoğan’ın kalabalıkları toplaması ister istemez yadırganmıştı.

Ancak Erdoğan üstüne üstlük halka çay atmış, yüzlerce insanın alt alta üst üste birbirini ezmesine neden olmuştu.

Bunun olacak şey olmadığını yazdık, ekranlarda söyledik.

Kimileri belki de mecburiyetten“Evet haklısınız, ama Erdoğan boş bulunmuş olabilir, koronaya karşı çok titiz olan Erdoğan’ın bunu çok kasıtlı yapması mümkün olamaz” diye savundular.

Ancak Erdoğan aynısını Gaziantep’te de yaptı.

Bu kez “Muhteşem 300 fabrika açma töreninden!” sonra otobüsünün çevresini saranlara çay attı.

Anladığım kadarıyla Erdoğan karşısında kalabalıkları görünce bunun sihrine kapılıyor ve her şeyi unutuyor.

Korona dahil.

Ama anlamadığım şu: Çevresinde tüm dünyaya laf yetiştiren danışmanlarından biri bile kendisini uyarmıyor mu? Bu davranışın hoş karşılanmadığını söylemiyor mu?

Hoş benimki de saf bir beklenti belki de.

O danışmanlar muhtemelen Erdoğan’a bir şey söylemeye cesaret edemezler.

Bu bir facia tabii.

Ama asıl facia şu; AKP genel başkanı oy uğruna hiçbir engel tanımıyor, korona dahil.