Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

CİMER başkanından şikayetçiyim...

Haftanın ilk günü postacı bir beraat kararı getirdi...

Ayasofya’nın camii yapılması için yazdığı şiirlerini eleştirdiğim Necip Fazıl Kısakürek’in oğlu:

Babasına hakaret ettiğimi ileri sürerek şikayetçi olmuştu...

Yapılan yargılama sonunda...

Yazdıklarımın hakaret değil...

Eleştiri olduğu hükmüne varılmış...



Ancak son iki gündür:

O beraat kararına inatmış gibi...

Biri Gaziantepli Cengiz Tanrıverdi...

Diğeri ise...

Adının üzeri CİMER tarafından karalanmış bir kişinin şikayetleri üzerine:

Akyaka Jandarma Karakolu’nun konuğu oldum...

İfademe baş vuruldu...





Şikayet konuları elbette yine aynı:

“Cumhurbaşkanına ve halka hakaret...”.



Cengiz Tanrıverdi isimli müşteki Cumhurbaşkanına yazdığı mektupta...

Kendisine ve halka her gün:

“Ağız dolusu” küfür ve hakaret ettiğimi ileri sürmüş...



Şikayet dilekçesine ise...

Hepsi de yayında olan 3800 kadar videomdan 30 tanesinin...

Linkini koymuş...



Adı CİMER tarafından karalanmış kişi de keza bir tek videomun linkini göndermiş...

O da yine...

Cumhurbaşkanına ve halka hakaret ettiğimi iddia ediyor...



Cengiz Tanrıverdi; cumhurbaşkanına ve halka:

Nasıl ve hangi sıfatlar üzerinden hakaret ettiğimi belirtmiyor...

“İşte bu 30 videoyu izleyin, hakaretleri bulun” demek istiyor...





Adı CİMER tarafından gizlenen yurttaş ise...

Ayasofya Müzesi nedeniyle yaptığım eleştirel konuşmanın bir yerinde:

Hem cumhurbaşkanına...

Hem de halka:

“Ezik” dediğim için şikayetçi olmuş...



Canlarım...

Her iki ifade için yaklaşık ikişer saatten dört saatim çalındı...



Bu saçma dilekçeleri savcılıklara gönderen CİMER Başkanından şikayetçiyim...

Ama benim şikayetim:

Savcılıklara değil...

KORKUSUZ okurlarına...

Ve...

261.000 takipçime...

O UMUT DOLU GÜNLER BİTTİ...


Afganistan’da Taliban’ın hakim olamadığı kentlerde yaşayan kadınlar sosyal yaşama katılmış...

İş yerlerinde erkeklerle birlikte çalışmaya başlamışlardı...

Kadın artık hemen her yerde vardı...



Ama...

Artık o umut dolu günler bitti...

Çünkü...





Erdoğan’ın:

“Aramızda anlayış farkı yok” dediği Taliban...

Bütün Afganistan’ı ele geçirdi...



Kadınlar ya burkaya girecek...

Ya zindanlarda çürüyecek...

Ya da...

Recmedilerek (Taşlanarak) öldürülecek...



Taliban’ın kara listesine giren gazeteciler:

Paramparça edilecek...

Ve...

Asitte eritilecek...



Yazık oldu Afganistan’a...

Yazık oldu Afganlı kadınlara...



Ya erkekler?..

Onların ise çoğu...

Eşlerini ve çocuklarını barbar terör örgütünün eline bırakıp:

Kaçtı...

TAHAMMÜL ETMEYİ ÖĞRENİN...


Bu AKP’li seçmenlerin kimileri artık şunu anlamalı:

Bir yazarı...

Bir düşünürü yıldırmanın yolu bu değil...



Kaldı ki...

Bu baskılar...

Bu yıldırma harekatları beni korkutmadığı...

Anayasal eleştiri hakkımı kullanmaktan vazgeçirmediği...

Vazgeçirmeyeceği gibi:

Fikrimi pekiştiriyor...

Eleştiri duygularımı...

Ve...

Arzularımı kamçılıyor...



Yahu bırakın eleştiri özgürlüğümüzü kullanalım...

Sizler de:

Tahammül etmeyi öğrenin...

DEVLET İNSANLIĞINDAN ÇOK UZAK:


Erdoğan ve yönettiği AKP alaturka siyasetin tipik örnekleri...

Stratejik değil de “göç yolda düzelir” alaturkalığında oldukları için...

Gelecekle ilgili her türlü tedbiri:

Olayları yaşayıp kaybettikten sonra almaya çabalıyor...



Başarılı devlet insanı olan siyasetçiler ise:

Ekonomik krize girileceğini...

Krize girmeden önce...





İşgal ve istila tehlikesi yaşanabileceğini...

Bu iki tehlikenin yarattığı tahribattan çok daha önce...



Bir devletin yok olabileceğini...

Yok edilmeden önce kestirebilen kişilerdir...



Türkiye’nin yaşadığı tüm sorunların temelinde...

Erdoğan ve genel başkanlığını yaptığı AKP’nin...

Devlet insanlığından çok uzak:

“Göç yolda düzelir” zihniyeti yatıyor...

TÜRKİYE’DE BÖYLE Mİ OLUYOR?..


Televizyon kanalları ülkelerin pek çok sorunlarını gündeme taşırlar...

Haber televizyonları bunu:

Farklı görüşlerde...

Ama...

Konunun uzmanı olan akademisyenler aracılığıyla yaparken...



Popüler kanallar ise o sorunları:

Dizi filmler...

Skeçler...

Ya da...

Mizahi programlarla tartıştırırlar...



Böylece...

Çözümleri farklı olsa da...

Sorunların mevcudiyeti konusunda ortak kanaatler oluşur...



Bu ortak kanaatler...

Siyasetçiler ve konuların uzmanlarının çözüm üretmelerine de yardımcı olur...



Peki...

Türkiye’de böyle mi oluyor?..

Hayır...

İLAÇ YERİNE ZEHİR VERİYORLAR...


Bilhassa popüler televizyon kanalları...

Halkın ve ülkenin sorunlarının çözümünde:

Tedavi edici değil...

Hastalığı azdırıcı dizi filmler yayınlıyor...



Tartışma programlarında ise...

Konunun uzmanlarını değil...

Ama...



Karşısındakini “düşman” olarak görmekte ustalaşmış:

Gazeteci...

Ve...

Akademisyenleri konuk ediyorlar...