Korkusuz

CHP beklenen çıkışı yapıyor, HDP ise...

CHP beklenen çıkışı yapıyor, HDP ise...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Gürsel Cantak’ın hazırladığı “Bay Kemal ve İttifakları” adlı belgesel çalışmada Kürt sorunu ve HDP’ye ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulundu.

Kılıçdaroğlu, belgeselde özetle şöyle konuştu:

“Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. Devlet dediğiniz kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz. Meşru organ kimdir? HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz. Halkın desteği var. Parlamentoya gelmiş, dolayısıyla parlamentonun içinde bulunuyor görevini yapıyor. Dolayısıyla eğer bu sorun çözülecekse meşru bir organla da biz bu sorunu çözebiliriz; bu düşüncedeydim. Bugün de aynı düşüncedeyim.”

[caption id="attachment_289928" align="alignnone" width="600"] Kemal Kılıçdaroğlu[/caption]

GEREKSİZ BİR CEVAP

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamayı ne denli anlamlı buldum ise HDP’nin eski Eş Genel Başkanı ve Milletvekili Sezai Temelli’nin verdiği cevabı da o kadar anlamsız buldum.

[caption id="attachment_289929" align="alignnone" width="600"] Sezai Temelli[/caption]

HDP’li Temelli, açıklamasında şu ifadeyi kullandı:

“Kürt sorununun çözümünün yegane muhatabı HDP değil ama bu sorunun çözümü adına bugün demokratik siyaseti var eden ve kolaylaştıran başlıca aktör HDP’dir. Ama asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır. Süreci tıkayan, toplumsallaştırmayan ve masayı deviren AKP çözümsüzlükten medet umarken bu anlayışın çıkmaz sokak olduğu artık görülmelidir.”

HDP’NİN MİSYONU NE?

Sezai Temelli bu gereksiz ve anlamsız açıklamasını parti adına mı yaptı yoksa şahsi fikri olarak mı ifade etti bunu henüz bilmiyoruz. En azından, bu yazı kaleme alınana dek, HDP yönetimi herhangi bir görüş beyan etmedi.

Eğer HDP yönetimi de hâlâ Temelli ile aynı görüşteyse, bu HDP’nin siyasi varlığının bir anlamının olmadığını gösterir. HDP eğer Kürt sorununun çözüm adresi olarak kendisini değil de İmralı’yı görüyorsa, o halde HDP’ye ne gerek var?

İSTANBUL SEÇİMİ DERS OLMALIYDI

Ayrıca, terör örgütü lideri Öcalan’ın son İstanbul seçimlerinde hiçbir hükmünün kalmadığı ve HDP tabanının Öcalan’ın çağrılarına yanıt vermediği de görülmüşken, bu anlamsız ısrar niye?

HDP, Meclis’teki meşruiyetini güçlendirmek ve kendisini çözüm adresi haline getirmek yerine çözümü İmralı’ya havale ederse, hem muhalefetin işini zorlaştırır, hem de kendi siyasi alanını daraltır ve anlamsızlaştırır. Temelli’nin alel acele yapılmış açıklaması, bundan başka hiçbir şeye yaramaz.

Vatandaşın tek gündemi var...


Biz gazetecilerin mesleki alışkanlıklarından biri de reyting ve tiraj raporlarına bakmaktır. Her sabah, bir önceki günün reytingine ve bir önceki günün satış ve internetteki okunma sayılarına bakarız. Böylece hem eksiğimizi gediğimizi görür, hem de toplumun nabzını tutmaya çalışırız.


İLGİ NEREDE ARTIYOR?

Geride bıraktığımız hafta, KRT TV, Haber Global ve TV 100’de yayımlanan programlara katıldım. Her biri yaklaşık üç saat süren programlarda, güncel siyasal gelişmelerden seçim yasasına, anayasadan seçim barajına dek onlarca konuyu konuştuk.

Bu üç programın reyting tablosunu incelediğimde, karşıma çıkan sonuç şuydu: Katıldığım programlarda en çok artan gıda ve yükselen kira fiyatlarına ilişkin tartışmaların olduğu bölümler izlenmiş... Kısacası, reytingler kira ve gıda fiyatlarını konuştuğumuzda yükselişe geçmiş...

MESAJ AÇIK

Bu da vatandaşın en önemli belki de tek gündeminin ‘’cebi’’ olduğunu gösteriyor. Başta CHP olmak üzere, İYİ Parti, Saadet, HDP, DP, Gelecek, Deva ve Memleket Partisi’nin bu gerçeği doğru değerlendirmesi ve buna göre bir tutum alması gerekiyor.

Okulların istekleri bıktırdı


İki çocuğu da İstanbul Çekmeköy Mehmetçik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören bir baba, milyonlarca velinin isyanına tercüman olan bir not göndermiş.

Babanın yazdığı nota göre, okul yönetimi, kapıya yapılan turnike için öğrenci başına 110 TL istiyor. Kırtasiye masrafları için ise 150 TL talep ediliyor. Yetmiyor; yine her bir öğrenci için “Ek Kaynak Kitap” zorunluluğu olduğu belirtilerek, 800 TL daha isteniyor.

[caption id="attachment_289931" align="alignnone" width="600"] Mahmut Özer[/caption]

“NASIL VEREYİM?’’

İsmi bende saklı olan baba, “Her bir öğrenci için 1100 TL talep ediliyor. Benim o okulda iki evladım var ve 2200 TL ödemem gerekiyor. Eğer
MEB’in verdiği kitaplar yetersizse, niye bedava kitap veriyormuş gibi algı yaratıyorlar?” tepkisini gösteriyor. Aynı baba, “Ben bu kadar parayı nasıl vereceğim?” diye kara kara düşünüyor.

Türkiye’nin dört bir yanından gelen bu ve buna benzer şikayetler, yemin etmeden göreve başlayan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in de hiçbir şey yapamayacağı ve okulların yükünü yine ailelerin üstleneceğini gösteriyor.