Çalınan umutlara yanıyorum…
Futbolseverlerin hemen hepsi için geçerlidir…
Menajerler, kimi “futbol” yazarlarıyla el ele verirler…
Ünsüz ama…
“Her yola gelebilecek yetenekte” bir futbolcuyu (Futbolcuları) el ele verip şişirirler…
Ve o futbolcu…
Büyük paralar ödenerek transfer edilir…
★
Menajer ve “futbol yazarı” kisvesiyle “futbolcu simsarlığı” yapan hokkabazların gazından başka…
Hiçbir özelliği olmayan bu futbolcu:
İlk maçına çıkar…
Ve fakat…
Tel tel dökülür…
★
Kendini:
Menajer ve futbol yazarının gazıyla o ünlü futbolcuyu sahiplenmek zorundaymış gibi hisseden futbolsever:
“Olur bunlar abi; daha ilk maçı… Arkadaşlarına ve seyirciye ısınamadı” falan der yanındakilere…
★
Öyle goller kaçırır ki yeni transfer…
Seyirci saç baş yolar…
Ama…
Menajer ve futbol yazarının bağırsaklara doldurduğu gaz devam etmektedir…
★
Ve fakat canlarım…
Bu mahcup futbolsever tavrı birkaç maç sonra…
Gerçekle yüzleşmek zorunda kalır…
Bir süre sonra…
En alışıldık haline döner…
En kaçırılası goller bile atılamadığında ayağa fırlar:
“Bu da kaçar mı kardeşim ya; yuh be!.. Alın şunu, koyun şunu…” falan diye yırtınır durur...
★
Sadede geleyim…
İstanbul halkının:
Kaba…
Nobran…
Bağıra bağıra konuşan…
Rakiplerine küfreden…
Rakiplerine hakaretler yağdıran siyasetçi tipinden nefret ettiklerini gören menajerleri ve siyaset yazarları:
Ekrem İmamoğlu’nu:
Güler yüzlü…
Tatlı dilli…
Sakin bir yeni proje olarak sundular kamuoyuna…
Ve:
Kazandılar…
★
Ama…
Aradan iki yıl geçince…
“Ekrem İmamoğlu” isimli balon Rize ve Trabzon’da patladı…
★
Ekrem İmamoğlu için hiç üzülmedim…
Böyle durumlarda beni en çok üzen…
Hayalleri çalınan…
Umutları savrulan milyonlarca seçmenin düştüğü durumdur…
Ben: Milyonlarca İstanbullu hemşerimin çalınan umutlarına yanıyorum yani…
BU KADAR DA OLMAZ…
Canlarım…
Çok küçük yaşlardaydım…
Bir büyüğüm, ben yaşlardaki çocuğunu öyle bir dövdü ki…
Anneciğim, o dayağa itiraz edince…
Çocuğunu döven büyüğüm bu defa da anneciğime çıkıştı:
“İleride ben ağlayacağıma bugün o ağlasın…”.
Bugün ben de o büyüğüm gibi yapacağım…
★
Canlarım…
İmamoğlu artık siyasi dayak yemesi gereken yaşa geldi…
Bugüne kadar yaptığı tüm siyasî ve insanî hataları görmezden geldim…
Ama…
Bir TV kanalında:
Kendisine destek verenleri aşağılarken…
Kendisini aşağılayanlara gösterdiği nezaketi görünce…
Ekranın karşısından kalktım:
“Eeee yetti ama kardeşim” diye haykırdım… “Olur ama bu kadar da olmaz…”.
BAKAN YARDIMCISIYMIŞ…
İç İşleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı:
“Ümit Özdağ, Sinan Ogan, Bengi Başer gibi sözümona akademik ünvan taşıyan bazıları Türkiye’de 8 milyon, 10 milyon Suriyeli olduğu yalanını yayıyor, yabancı düşmanlığı yapıyorlar.
Yazık, insanlık adına bunlardan utanıyorum.
Haklarında Göç İdaremiz suç duyurusunda bulunacaktır.”
★
Önce arkadaşın imlâ hatalarını düzelteyim …
“Sözümona” değil…
“Sözüm ona…”.
“Ünvan” değil…
“Unvan…”.
★
Az daha unutuyordum…
Bir de MSB Hulusi Akar’ın Suriyelilerle ilgili verdiği rakam var.…
★
Ve canlarım konuya ilişkin son sözüm:
Bu şahıslar güzel memleketimde “Bakan yardımcısı” yapılıyor ya…
Kahroluyorum…
BEN DE O GÜNAHKÂRLARDAN BİRİYİM…
İmamoğlu’nun tanıtımında ve seçilmesinde en büyük pay sahiplerinden biri olduğumu söyleyebilirim…
31 Mart 2019 seçimlerinden önce:
“Bu genç adam bu seçimi alacak” diye ısrarla yazan ve söyleyen de benim…
Ve…
Mazhar Alanson ile Cem Yılmaz’ın rol aldıkları:
“Her Şey Güzel Olacak” filminin adından mülhem, Youtube kanalımda:
“Bu genç adamla her şey çok güzel olacak” diye sloganlaştıran da benim…
★
Daha sonra, aynı cümleyi 17 yaşlarında bir delikanlı kullandı…
İmamoğlu onun söylediklerini işitti…
Bunu slogan haline getirdi…
Zevkten dört köşe oldum…
★
Ve canlarım…
İmamoğlu göreve başladıktan sonra kabahatleri de ortaya çıkınca…
“İcraatla kabahat kardeştir” deyip:
Yine yanında durdum…
★
Ama yetti artık…
Gerçekten de yetti artık…
Bu kadar da olmaz…
Ya da
“Bu gol de kaçmaz yani…”.
ÇOK GEÇ OLDU…
Aslında…
İmamoğlu’nun ilk foyası…
Ordu Valisi için o sözleri ettiği gün dökülmüştü…
Ama…
Tam da seçim üstüydü:
(Ben dâhil) Pişmiş aşa soğuk su katmamak için…
Karşısına geçmek yerine:
Yanında durduk…
★
Menajerleriyle siyaset yazarlarının şişirdiği bir balon olduğu anlaşıldığında ise:
Artık:
Çok geç oldu…
HUBB-U EKREM DEĞİLDİ…
2019 seçimleri öncesi İmamoğlu’nu iyi tanıdığını iddia eden bir arkadaşım:
Ekrem İmamoğlu’na neden destek verdiğimi sormuştu:
“Benimkisi hubb-u Âli değil, buğz-u Muaviye” demiştim…
Yani: İmamoğlu’nu sevdiğim için değil…
Erdoğan’dan bıktığım için…
★
70 yaşından sonra da insan yeni yeni tecrübeler edinebiliyor…
Demek ki…
Doğru tercih:
“Erdoğan olmasın da kim olursa olsun” demek değilmiş…
Doğru tercih:
“Layık olan seçilsin, ülkeyi o yönetsin” demekmiş…
Bİ CACIK OLMAZ…
Canlarım…
Ekrem İmamoğlu dosyasını kapattım…
Bundan sonra:
Ne hali varsa görsün…
★
Ancak…
Bütün deneyimlerimle söylüyorum…
Bu Ekrem İmamoğlu’dan cumhurbaşkanı olmaz…
DÜNÜN TİVİTİ…
Alaattin Aktaş
@Alaattin_Aktas
Türkiye entarili erkeklerle doluyor.
“Kıyafet o kadar önemli mi” diyebilirsiniz.
Evet önemli!
Çağdışı kıyafetinden bile vazgeçmeyen zihniyet bizim kültürümüzü kabullenmeye, Türkiye’ye entegre olmaya hiç yanaşmaz.
Yanaşmıyor da.
Bunlar bizi daha da bozuyor.
Dikkat, sorun büyüyor.