Korkusuz

Buzağının ipini kim gevşetti?..

Buzağının ipini kim gevşetti?..
Klasik Ankara salısında gündeme hakim olan tek tartışma konusu vardı; “Saray’a giden CHP’li”… Meclis’te grup toplantılarını yapabilen liderlerin konuşmaları öncesi ve sonrasında kulisler oldukça hareketliydi. Taraflar, kendi durdukları yerden kâr/zarar bilançoları çıkarıyordu. En can yakıcı gündem maddelerini, Türkiye’nin en hayati sorunlarını unuttuk da!.. Kimse çıkıp Tank-Palet Fabrikası satışı tartışmalarının en hararetli olduğu dönemde AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Katar’a yaptığı ziyareti ve imzalanan  yeni anlaşmaları sorgulamıyordu. Bu 7 anlaşmanın içeriğini bile merak edene rastlamadım.

“Saray’a giden CHP’li” konusunda ne liderlerin grup toplantısında konuştuklarına gireceğim ne de siyasi kulislerde yapılan en derin analizlere!.. İçinde bulunduğumuz   acıklı hali, sizlere, belki de çoğunuzun bildiği bir kıssa ile anlatmaya çalışacağım;

Anadolu’da yeni yavrulamış ineğin ayağına buzağını bağlarlar. Sütü sağdıktan sonra buzağının ipini gevşetirler o da onu hemen emer. İnek süt versin diye bağlarlar buzağıyı. Yavrusunu gördükçe inek süt bırakır…

Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan, “Yaratıldığımdan bu yana hep bu Adem oğlu ile uğraştım” demiş. Kendi kendine bir söz vermiş; “Ben bugün Adem oğluna hiçbir şey yapmayacağım karışmayacağım” diye... Boş boş gezerken bir bakmış ki, kadıncağızın biri, ineği sağıyor, buzağıyı da ayağına bağlamış. “Hiç bir şey yapmayacağım dedim ama şakada yapmayacağım demedim” deyip buzağının ipini hafifçe gevşetmiş..

Buzağı bu, annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış. Buzağı yerinde debelendikçe boynundaki ip biraz daha gevşemiş ve sonunda hepten çözülmüş. Annesini emmeye giden buzağı, süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş.

Sağdığı süt ziyan olunca siniri tepesine çıkan genç kadın, eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmasıyla yavru kan içinde yere yıkılmış. Yavrusuna saldırılmasına kayıtsız kalmayan inek bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.

Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp, elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş.

Silah sesini duyan koca koşup gelmiş. Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce, belinden silahını çekip tek atışta babasını öldürmüş.

Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp bir kurşun da kendi kafasına sıkarak canına kıymış.

Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan, “Bu felaketi de bana yüklerler. Buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım şimdi” demiş, olay yerinden sıvışmış…

Kıssadan hisse… Buzağının ipini gevşeten şeytanı bulmadan daha çok birbirimizi yer dururuz!..

★★★

Türkiye, nefesini ve enerjisini yıllardır hoyratça tüketiyor. Asıl odaklanmamız gereken sorunlarımıza bir türlü eğilemiyoruz. Kurum ve kuruluşlarımızın içi boşaltıldı… Makamların içi boşaltıldı… Siyasetin içi boşaltıldı… Parlamentonun içi boşaltıldı… Çok büyük badireler atlatıyoruz ancak bu içi boşaltılmıştık yüzünden bir türlü gerçek hedefe varamıyoruz. Buzağının ipini gevşeten şeytanı/şeytanları göremiyoruz!.. Son yazılarımda, “Saray’a giden CHP’li” tartışmaları ile bizleri nelerden uzak tutmaya, hangi gerçeklerin üstünü ustaca örtmeye çalıştıklarını anlatmaya çalışıyorum. Türkiye’nin içine düştüğü bu tartışma ile kurgulanan sinsi bir tezgaha da altını kırmız kalemle çizerek dikkat çekmek isterim;

Bir zamanlar herkesin salya sümük yalayıp methiyeler düzdüğü ve “Türkiye’ye dön” diye ağlaştığı FETÖ’ye karşı dikilen SÖZCÜ Gazetesi grubuna kurulan tezgahlara… FETÖ’cü damgası yapıştırmaya kalktılar, tutmadı.
Kargaların bile güldüğü bu akıl almaz suçlamalar karşısında SÖZCÜ Gazetesi, okurları, sevenleri ile birlikte birbirine kenetlenerek eskisinden daha güçlü hale geldi. Ne yapmak lazımdı?.. SÖZCÜ’nün arkasındaki halk desteğini kırmak. Rahmi Turan gibi çok tecrübeli bir gazetecinin de içine düşürüldüğü tezgahın diğer bir önemli boyutu da SÖZCÜ grubunu yıpratma kampanyasına dönüştürmek oldu. SÖZCÜ’yü FETÖ yandaşı gösterme kumpaslarının tutmadığı gibi bu son tezgaha da Türk Milleti’nin itibar edeceğini sanmıyorum. Bu grubun bünyesinde çalışan biz gazetecilerin işi sadece ve sadece kamu vicdanı adına görev yapmak. Kamuoyunu en doğru ve en sağlıklı haberlerle bilgilendirmek.  Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum;

Eyy siyasi irade!.. Cesaretiniz ve de gücünüz varsa… FETÖ’nün siyasi ayaklarının üstüne gidin. Bunları tek tek ortaya çıkarıp bağımsız yargının ellerine teslim edin. Eğer bunu yapmaya cesaret edebilirseniz, bu süreçte, kayıtsız kalırsak,  FETÖ’nün siyasi ayaklarını ortaya çıkarma operasyonlarına kıçımızı çevirirsek  gelin o zaman konuşalım.

Hodri meydan!..