Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Büyük ödülü aldı ama fincancı katırlarını ürkütünce...

Nihal Yalçın, Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda:

En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’“Zuhal” filmindeki rolüyle kazandı...



Filmi izlemedim...

Ama...

Filmlerle ilgili analizlerine değer verdiğim Şener Aydemir’in (Gazete DuvaR) bakış açısıyla bilgi sahibi oldum...





Senaryo kesin çok değerli...

Çok önemli...

Zira...



Sayıları giderek yokluğa doğru koşan...

Ne kendinden aşağıdakilerin...

Ne de kendinden yukarıdakilerin bir türlü anlayamadığı...

Anlamak için çaba da sarf etmediği:

“Orta üst sınıf” kadını canlandırıyormuş Nihal Yalçın...



“Nihal Yalçın ödülü hak etti...”.

Ya da:

“Nihal Yalçın ödülü hak etmedi...”.

Bu konu kişisel yoruma girer...

Ancak...



Unutulmamalı ki:

Asıl olan Jüri’nin tercihi...

Ve...

Yine kabul edilmeli ki:

Yalçın ödülü mutlaka...

Alnının teriyle aldı...

NİHAL YALÇIN ÇOK KIRILDI...


Nihal Yalçın’a ödülünü vermesi için aktör Tamer Karadağlı görevlendirilmiş...

Keşke görevlendirilmeseymiş...

Çünkü...



Çok kabaydı Karadağlı...

Çok iticiydi...

Ödül almış sanatçıyı aşağılayıcıydı...





Yalçın konuşurken yüzünü buruşturdu...

“Sıktın ama” der gibi mimikler yaptı...

Sonra da...

Yalçın konuşurken, omuzunun üstünden uzattı ödülü...



Nihal Yalçın önce:

“Kim verdi ödülü?” diye sorarak harika bir:

“Hakaret esprisi” patlattı...



Sonra da:

“Sus mu dediniz? ‘Artık sus’ mu diyorsunuz?” diye sordu...

Karadağlı pişkin bir sırıtmayla:

“Ödülünüzle birlikte konuşun” dedi...



Ödül almış bir sanatçıya bu edepsizliği yapan bir başka sanatçının özürleri:

Bu büyük ayıbı örtebilir mi?..



Bilemem...

Bana yapılsa “gülüp geçebilirim...”.

Ama...

Belli ki:

Nihal Yalçın çok kırıldı...

KARADAĞLI NEDEN ÇILDIRDI?..


Karadağlı için Nihal Yalçın (Belli ki) ödülü hak etmemişti...

Hele bir de “Karadağlı’nın ekmek teknelerini” eleştiren bir konuşma yapınca...

Karadağlı adeta çıldırdı...



Oysa...

Nihal Yalçın, sanatçı duyarlılığıyla, ödül için teşekkür ediyordu...

Ve bu arada...

Genelde sanatçılarımızın yapmadığını...

Yapamadığını yapıyordu...



Hem de...

Güncel sorunlardan söz ediyordu...

Ve sözü:

Ülkemiz için, “insanî gelişmişliği sağlamak” açısından en önemli kabullerden biri olan:

İstanbul Sözleşmesi’ne getiriyordu...



İktidarın hamasi filmlerinde aldığı rolleri elinden kaçırma korkusundan mıdır nedir:

Karadağlı o konuşmayı kesmek...

Yalçın’ın protest tavrını gözlerden gizlemek istedi...



Bence...

Öylesine arsız...

Öylesine edepsiz tavırları...

Öylesine küstah mimikleriyle asıl amacı:

Yalçın’ın, muktedire yönelik eleştirilerinin önüne geçmekti...



İnanın midem bulandı...

Bir sanatçının...

Bir başka sanatçıya yapabileceği en feci, en aşağılık saygısızlıktı bu...

MEDYA, YALÇIN’IN SESİNİ DUYDU MU?..


Nihal Yalçın, Karadağlı’nın kendisine yaptığı saygısızlık ve edepsizlikten dolayı belli ki çok incinmiş...

Ve o kural dışı edepsizliğin medyada büyütüleceğini de biliyormuş...

Gazetelerde, televizyonlarda ve sosyal medyada aldığı ödülü değil de:

Karadağlı’nın kendisine yaptığı saygısızlığın ön plâna çıkacağını tahmin ediyormuş...

O nedenle...

Karadağlı’nın o saygısız tavrından sonra paylaştığı bir Twitter mesajında adeta yalvarırcasına şöyle dedi:

“Lütfen Tamer’in önüme geçmesine izin vermeyin! Bu gece benim gecem!..”.

İTİRAZIM FİKİRLERİNE DEĞİL; ŞİDDETE OLAN EĞİLİMLERİNE...


Gençlerin tümünden nefret ettiğini adeta haykıran Bahçeli, ülkücülerine:

Boğaziçi Üniversitesi gençlerini hedef gösterdi...

Ve şöyle dedi:

“Evlatlarım elinizde her zaman bir kalem olsun ama yeri geldi mi de Zülfikar bulunsun...”.

[caption id="attachment_6699354" align="alignnone" width="600"] Devlet Bahçeli[/caption]



Selahattin Demirtaş...

Osman Kavala...

Dördüncü evre kanser hastası (Ölümcül) olan Ayşe Özdoğan...

Ve...



On binlerce:

Masum...

Mazlum...

Ve...

Mağdur insan:

Hiçbir şiddet eylemine katılmadan...

Sadece düşündükleri için cezaevlerinde süründürülürken...



Ellerinde kılıçlarla:

Yandaşlarına “saldırın ve öldürün” emri verenler...

“Saygın” birer devlet insanı gibi:

Ortalıkta salınarak...

Ve...

Arsızca dolanıyorlar...

SOKRAT’IN DA TESTOSTERONU ÇOK DÜŞÜKTÜ...


Ertuğrul Özkök, testosteronunun yüksekliğiyle övünenlerden...

Geçtiğimiz pazar günü köşesinde:

Testosteronunu ölçtüren ve...

Çok yüksek çıktığı için “güçlü erkek” olarak tanınan kimi ünlülerin isimlerini paylaştı...

[caption id="attachment_6699355" align="alignnone" width="600"] Ertuğrul Özkök[/caption]



Ben de teşhis gereği, testosteronumu ölçtürenlerdenim...

Bu hormon bende:

“Yok” denilecek kadar düşük...

Ama...

Telomerlerim çok uzun...



İşte bu harika bir şeymiş...

Pek çok insan uzun telomere sahip olabilmek için, on binlerce dolar harcıyormuş...

Çünkü...



Testosteron düşüklüğü uzun telomerin...

Uzun telomer ise:

Uzun ömrün karinesiymiş...



Sokrat bunu 2300 yıl önce fark etmiş ve yaşlılığıyla ilgili şöyle demişti:

“Yaşlılığı seviyorum çünkü hem daha çok şey öğreniyorum ve hem de hayvanlar gibi seks yapma derdinden kurtuldum...”.





Peki...

Yüksek testosteronun ne gibi zararı varmış?..



Testosteronun fazla salgılanması:

Damar sertliği...

Kötü kolesterol yüksekliği...

Ve...

Ciddi kalp rahatsızlıkları gibi ciddi komplikasyonları da beraberinde getirebilirmiş...



İyi ki 70 yaş sınırını aştım...

İyi ki testosteron hormonu açısından fukara biriyim...



Ömrümün kalan 70-80 senesini seks yapmadan...

Ama...

İnsanlığa hizmet ederek geçireceğim...

İTİRAZ EDİYORUM...


Arsız ve paslı zihinlerin gençlere sıcak bakmamaları:

Siyasetin doğasına uygundur...



Benim bu arsız ve paslı zihniyete karşı olma nedenim:

Absürt açıklamaları değil...



Ben:

Şiddeti asla teşvik etmeden muktediri protesto eden:

Gençlerin...

Siyasetçilerin...

Sıradan masum insanların:

Şiddetten beslenen cahil cühelaya...

Hedef gösterilmelerine:

İtiraz ediyorum...

YAKINDA ÖĞRENECEĞİZ...


Erdoğan’ın yarı resmî gazetelerinden biri olan Yeni Şafak’ın:

“Şerefsiz bunlar” diyerek aşağıladığı BEA Emirinin Sedat Peker’i iade etme şartı:

“Ancak kırmızı bültenle aranması durumunda iade edebiliriz...”.



Erdoğan’ın Emir’i aradığı...

Ve hatta:

Tehdit ettiği iddialarının doğru olup olmadığını:

Yakında öğreneceğiz...