Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Büyük felsefe: Ne mutlu ‘Türk’üm’ diye...

Bugün pazar ve izninizle...

Siyasetin ve biraz da hukukun felsefesini yapmak istiyorum...

Başlayayım...



Kurucusu olduğu partinin adını:

“Cumhuriyet Halk Fırkası” olarak koyan Gazi Mustafa Kemal Paşa (1935’ten itibaren “Atatürk”):

Neden; Meclisi Mebusan’ın adını:

“Türkiye Cumhuriyeti Halk Meclisi” değil de...

Türkiye Büyük Millet Meclisi” koydu?..



Mebus, “milletvekili” oldu da...

Niçin “Halkvekili” olmadı?...



Bunun nedenlerini kendi penceremden gördüğüm şekliyle anlatmaya çalışayım...



Büyük Önderimiz eğer “halk meclisi” kuracak...

Millet vekillerini “halk vekili” yapacak olsaydı:

“Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” demez...

“Hakimiyet kayıtsız şartsız halkındır” derdi...



Çünkü...

Gazi Mustafa Kemal Paşa:

Vizyon sahibiydi...



Çünkü...

Mustafa Kemal Paşa:

Yeni Devletin tek halktan, tek kültürden değil...

Farklı kültürlerden...

Farklı dinlerden...

Farklı etnik kimliğe sahip halklardan oluştuğunu biliyordu...



Bunu bildiği için:

“Halkvekili” değil “Milletvekili” vardı...



Bunu bildiği için:

“Türkiye Büyük Halk Meclisi” değil...

“Türkiye Büyük Millet Meclisi” vardı...



Ve...

Bunu bildiği için:

“Ne mutlu ki Türk’üm” demek yerine...

“Ne mutlu ‘Türk’üm’ diyene” dedi...


HALKIN DEĞİL MİLLETİN VEKİLLERİ OLABİLMEK...


Kimilerinizin aklına şöyle bir soru gelebilir:

“Halkla millet aynı şey değil mi?..”.



Elbette değil...

Neden ayı şey olmadığını anlatmadan önce gelin 1876 yılına...

Birinci Meşrutiyet’in ilân edildiği yıla dönelim...



Osmanlı’da “Meclis-i Mebusan” vardı...

Dünyadaki anılan adıyla:

“Parlamento...”.



“Mebus” ise:

Arapça bir kelime...

TDK Sözlüğüne göre:

“Seçilerek gönderilmiş, delege, elçi...”.



Bu demekti ki...

Meclis’e girenler...

Sadece:

Kendilerini seçenlerin temsilcileriydi...

Onlar adına delegelik edecek...

Onların elçiliğini yapacaklardı...



Zira...

Millet yok...

Tebaa vardı...

Yani...

Padişahın kulları...



Oysa...

Gazi Mustafa Kemal Paşa:

Meclise gelen seçilmişlerin:

Tüm milleti temsil etmelerini istiyordu...

Çünkü artık “kul” yok...

“Vatandaş” vardı...



O nedenle...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletvekillerinin kartvizitlerinde halen:

“Falanca İlin Milletvekili” yazmaz...

Sadece:

“Milletvekili” yazar...

BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ?...


Demokrasilerde halklar (Tabii ki Millet) ancak:

Yargı tarafından meşruiyeti kabul edilmiş iktidarlar tarafından yönetilmeye razı olurlar...



Bu demektir ki:

Halkların...

Bir siyasi partinin iktidarını kabul edebilmesi için...

“Olmazsa olmaz şart”:

Seçimi kazanan siyasi parti ya da partilerin...

Veya...

Başkan’ın:

Yargı tarafından tescil edilmesi şart...



Totaliterizm (Tek Adam rejimi) ise...

Tek adamın kendisini yargı yerine koyması olduğu için:

Demokratik değildir...

Hukuki değildir...

Haliyle:

Meşru değildir...



Bilmem anlatabildim mi?...

SADECE ERDOĞAN OYLANMAYACAK...


Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda tüm dünyada “Ulus Devlet” modası vardı...

Aradan geçen 100 yılda bu kavram yıkılıp yerine:

“Çok uluslu devletler” kurulmak istenmişse de...

Bu çaba başarılı olamadı...



Gelişmiş; demokratik, laik, sosyal hukuk devletleri:

“Çok uluslu” deyimi yerine...

“Halklar” deyiminin kullanılmasını daha doğru buldular...

Ve fakat...

Tek millet olarak yaşamayı tercih ettiler...



Türkiye de bunu başarabilen devletlerden biri olarak yoluna devam etti...

Ta ki:

Abus bir “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli” isimli bir rejim değişikliği olana kadar...



Neyse ki...

Türk milleti ve Türkiye halkları şunu gördü:

“Bu rejim, ülkenin ve milletin geleceği için büyük tehlike...”.



İlk seçimlerde sadece Erdoğan değil...

Aynı zamanda:

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli” de oylanacak...

HÂKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ KİMİN?..


Canlarım...

Millet, aynı yerel kültüre sahip olmamakla birlikte:

Diğer farklı kültürlerle bir arada...

Ve...

Aynı hedefe ulaşmak amacıyla yaşamayı bilen...

Aralarındaki:

Din...

Kültür...

Gelenek...

Örf...

Adet...

Ve...

Ahlâk farkına tahammül edebilen...

Hoşgörülü davranan halklardan oluşur...



Türkiye Cumhuriyeti Devletinde:

“Halklar” olduğu içindir ki:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız halklara değil:

“Millete” aittir...



Ancak...

Günümüzde:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin de değildir...



Milletin iradesi (Oyu, tercihi) vardır...

Ancak bu irade: Yargı (Hukuk) kararlarıyla tescil edilirse geçerli olduğu için...

Hâkimiyet:

Milletin iradesi, yargının onayıyla tecelli eder...

TÜRKİYE GELİŞMİŞLİKTE BİR ALT LİGE DÜŞER Mİ?..


Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde iktidar milletvekilleri...

Bilhassa son 11 yıldır:

Milletvekili gibi değil...

Halk vekili gibi çalışıyorlar...



Yani...

Tüm milletin ortak çıkarları...

Ortak hedefleri için değil...



Kendilerini seçen halkların:

Çıkarları...



Kendilerini seçen halkların:

İnançları...



Kendilerini seçen halkların:

Yaşam tarzları için çalışıyorlar...



Bu nedenledir ki Türkiye:

AKP hükümetlerinden önceki hükümetler sayesinde geldiği:

“Gelişmekte Olan Ülkeler” liginden:

Bir alt lig olan...

“Az Gelişmiş Ülkeler” statüsüne düşmeye (Adeta) çabalıyor...

HABER DEĞİL YORUM YAPTIM...


CHP Milletvekili Dr. Murat Emir yine çok ilginç bir iddia ile geldi gündeme...

Daha önceki tüm iddiaları doğrulanan Murat Emir’in bu sefer Meclis’e getirdiği belgeye göre:

Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu’nun şirketi...

SGK’na Nisan ayından bu yana...

Piyasa fiyatı sadece 15 TL olan bir ürünü:

(Sıkı durun da yüreğinize inmesin) 1000 TL’ye satıyormuş...

[caption id="attachment_6544727" align="alignnone" width="600"] Murat Emir[/caption]



Yani...

15 lira harcayıp...

985 lira kazanılan bir ticaret(!)...



Dünyada varsa böyle bir ticaret:

Namerdim...



Gelin görün ki:

Bu haberin (Haber olarak) yayımlanması...

Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yasaklandı...



Neyse...

Haber yasaklandı...

Yorum değil



Ben de zaten haber değil:

Yorum yaptım...