Korkusuz
Ümit Zileli

Bu “cinayetin” sorumlusu kim?!.

Çınar Mert henüz 8 yaşındaydı...

İlkokul 2’nci sınıfta idi görünürde ancak uzaktan eğitim alamayan milyonlarca çocuktan biriydi... Eğitim alamıyor, EBA’ya giremiyordu, çünkü ne bilgisayarı vardı ne de internet bağlantısı! Babasına uzun süre yalvarmış, derslerden geri kaldığını söylemiş, sonunda zor bela, taksitle bir bilgisayar aldırabilmişti...

İyi de, internet olmadan bilgisayar bir işe yaramıyordu ki! İstanbul’un Esenyurt, İncirli Mahallesi’nde de altyapı sorunları vardı... Baba Önder Çınar, başvurmadık yer bırakmadı ancak evine bir türlü internet bağlatamadı. Son olarak “10 gün içinde bağlanacak” yanıtını aldı.

Küçük Çınar’ın ısrarı üzerine komşusundan kısa süre için internetinden hat çekmek için ricacı oldu. Onay alınca da bağlantıyı kurabilmek için çatıya çıktı. Çınar’ın merak ve heyecanla arkasından geldiğini görememişti. Küçük çocuk babasının çalışmasını izlemeye çalışırken aniden ayağı kaydı ve 4’üncü kattan düşerek hayatını kaybetti!..

-EBA, küçücük bir çocuğun hayatına malolmuştu!

“Eğitimi sıfırladılar!..”


Aile perişan olmuştu...

Önder Mert, her şeyden kısarak bilgisayar aldıklarını söyleyerek, o günü şöyle anlatıyordu:

-EBA başımızı yedi. Günlerdir EBA ile uğraşıyorduk. Olmadı, çocuğumuzun hayatına maloldu. Oğlum gitti. Oğlum cep telefonundan girdi birkaç kez ama interneti yetiştiremediğimiz için o da olmadı. Bilgisayar o gün gelmişti. Kapağını bile açamadı evladım.

Canı yanan babanın şu sözleri ise yürek burkuyordu:

-Eğitim hani bedavaydı, herkes eşitti. Başka canlar yanmasın, internet ücretsiz verilsin...

Sınıf öğretmeninin bazı çocuklardan haberi bile olmadığını anlatan Mert, onun şu sözlerini de aktarıyordu:

-Öğretmen bile “Ne internetleri var ne de EBA’dan şifre aldılar, kayıp çocuklar” dedi. Yüzbinlerce öğrenci eğitim alamıyor. Eğitim sistemimizi sıfırladılar. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Ciğerimiz yandı. Ne diyelim...

Söyledikleri kelimesi kelimesine doğruydu acılı babanın. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) üzerine düşen hiçbir şeyi doğru dürüst yapmamıştı! Ne diyordu Anayasamız:

-12 yıllık temel eğitim zorunludur. MEB, bütün öğrencilerin kamusal eğitim hakkından sorumludur!

Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Doğan ise bütün sorunların farkında olan MEB’in ısrarla bir şey yapmadığını vurguluyor ve şöyle diyordu:

-Eğitimin en temel ilkesi eşitliktir. Bunu sağlamak ise MEB’in öncelikli görevidir!

“Sayı 1.5 milyonun çok üstünde”!..


Çok önemli bir noktayı da CHP Milletvekili Ali Şeker açıklıyordu:

-İnternete erişmek için bir çocuk öldü diyebiliriz! Bu dönemde, internet çağında Telekom’un özelleştirilmesinin sıkıntılar doğurduğunu bir kez daha gördük...

İnternet erişim firmalarının bu dönemde indirim yapmak şöyle dursun çok yüksek zamlar yaptığını da anlatan Şeker, internetin öğrenciler için kolay erişilebilir ve ücretsiz hale getirilmesinin de yaşamsal olduğunu söylüyordu.

Gelelim uzaktan eğitime ulaşamayan çocukların sayısına; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bu rakamı 1.5 milyon olarak açıklamıştı! Çok yüksek bir rakam değil mi? Halbuki Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı İlknur Kaya bu rakama bile inanmıyor ve şöyle diyordu:

-Bu sayıyı neye göre, nasıl hesapladılar bilemiyorum. Ancak bu sayının çok daha yüksek olduğunu biliyoruz!

Kaya, MEB’in kağıt üstünde bir takım planlar yapmanın dışında sorunları çözecek hiçbir adım atmadığını belirterek şu vahim iddiayı dile getiriyordu:

-MEB, okulların her türlü ihtiyacı yine velilerin üzerine bıraktı! Çocuklarımızın araç gereç eksiklerini de halktan toplanacak bağışlara havale etti!

Şimdi, bu yazıyı baştan sona okuduğunuzda, MEB’in eğitimle ilgisinin şu özdeyişe pek yakıştığını görebilirsiniz:

-Saldım çayıra, mevlam kayıra eğitim sistemi!..

Tabii, bir de yaşamsal soru var sorulması gereken:

-Çınar Mert’in ölümünden kim sorumlu?!.