Korkusuz
İbrahim Daş

BOP için Kuran yakanlar ve göz yumanlar!

11-12 Temmuz’da Litvanya’da yapılacak NATO Zirvesi öncesi İsveç’te, Kuran yakıldı.

4 Nisan’da; İsveç polisinin güvenlik gerekçesi ile Kuran yakmayı yasaklayan kararını, İsveç İdari Mahkemesi iptal etmişti.

Nisan 2023 tarihli ne TBMM’nin ne de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bir kınama ya da yaptırım kararı yok!

Sonra Kurban Bayramı’nın birinci günü İsveç’te biri çıkıp Kuran-ı Kerim yaktı!

Bakıyorsun Irak’ı parçalayan ve Müslüman Kardeşleri iktidar yapan grupların önde gelenlerinden biri!

Hemen ardından İslam İşbirliği Teşkilatı 2 Temmuz’da, bir yıl önce Biden’ı konuk ettiği Cidde’de olağanüstü toplantı kararı aldı!

Hani Filistin’in başkenti olan Kudüs’ün; doğu Kudüs batı Kudüs diye ABD tarafından bölünmesini onaylayan İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan bahsediyorum!

2 Temmuz’da, İslam İşbirliği Teşkilatı ne karar alırsa alsın karar, ABD’nin kararı olacaktır.

Son olarak 24 Nisan’da İsveç’te ki bizim de katıldığımız NATO’nun en büyük hava tatbikatını hatırlatmak istiyorum!

Üstelik milletimiz yerli ve milli zokayı yutsun diye ve NATO’ya çoktan kabul edilmiş İsveç’i zorlayan Erdoğan var zannetsin diye 6 Temmuz’da da Türkiye İsveç görüşmesi bile ayarlandı.

Türkiye’nin başındaki Erdoğan ve AKP hükümeti, PKK üzerinden İsveç’e yüklenir gibi yaparken medyası da yerli ve milli algısına devam ediyor.

Elbette PKK ya da bugünkü adıyla KCK ya da Peşmerge ya da ÖSO ya da Suriye Milli Ordusu, bölgede Türkiye dâhil dört ülkeyi parçalayarak Kürdistan’ı var etmek içi kurulmuştur.

Ancak 2000’den yani Öcalan Türkiye getirildikten sonra ABD’nin projesinde, baş aktör değişmiştir.

ABD Büyük Ortadoğu Projesi’nde, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı eşbaşkan olarak atayınca parçalama yetkisi PKK/KCK’den alınıp BOP eşbaşkanlığına verilmiştir!

PKK/KCK’ye destek veren ülkeler ise bunu bir sorun olarak görmedikleri için PKK/KCK’ye desteye devam etmektedirler.

AKP’nin hem eşbaşkanlık yapıp hem de İsveç’i teröre destek vermek ile suçlaması da son derece doğaldır.

7 Haziran-1 Kasım seçimlerinden beri olmayan yerli ve milli duruş söylemi ile seçimleri kazanan AKP şimdi de ABD’ye söz verdiği federatif anayasayı yapabilmek için aynı teraneye devam etmektedir.

Diğer yandan AKP karşısındaki Türkiye solunun sessizliği de acı bir gerçektir.

Elbette Türkiye solu, yüzyıl önce gömleği yanlış iliklediği için durduğu yer ile AKP’nin etnik ve dinsel temelde Türkiye’yi ayrıştırmak için durduğu yer örtüşünce şaşkınlığa kapılıp susmaktadır.

Örneğin Türkiye solu, AKP gibi anadilde eğitimi savunup ve bunu sola ve SSCB’nin kurucusu Lenin’ine dayandırırken SSCB’nin parçalanması ile ortaya çıkan Türk cumhuriyetlerinden getirilip yurttaş edilenlerin hala Rusça konuşmasının açıklamasını yapamamaktadırlar.

Lenin, halkın tek dilde birleşmesini savunurken bizim solcularımız Wilson’a kapılmış çoklu dili savunmaktadırlar!

Mehmet Şimşek ile aynı yerde durduklarını biliyorlar mı bilmiyorum ama söylemeden geçemeyeceğim.

Mehmet Şimşek’in Kurban Bayramı mesajı üç dildedir.

Anlaşılan AKP, yeni Türkiye’nin en az üç dilli olmasını istiyor!

Esas mesele ise Kılıçdaroğlu; Parlamenter/üniter rejimi yeniden kurmaya çalışırken milliyetçi/muhafazakâr ve solcu olduğunu söyleyeleyerek Millet İttifakı’nı dağıtanlar ise Türkiye’nin kara bahtıdır…

Kılıçdaroğlu doğru söylüyor!

Değil 6’lı ittifak 16’lı ittifak gerekiyor!

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulsun diye!