Korkusuz

Bir telefon yeter

Bir telefon yeter
ABD dahil dünya Korona ile uğraşırken Trump bildik huyundan vazgeçmiyor.

Buyurun size son bir hikaye.

Lübnan’da Nisan 1975’te başlayan iç savaş farklı boyutlarıyla 2000 yılına kadar devam etti. İç savaşı fırsat bilen İsrail ordusu Filistin kamplarını bahane ederek 1982’de Lübnan’a saldırdı ve başkent Beyrut’a kadar geldi.

Hristiyan Falanjist Partisi ise iç savaş ve işgal sürecinde İsrail ordusu ile işbirliği yaptı.

Yani kendi vatanına ihanet etti.

17-18 Eylül 1982’de Beyrut’a yakın Sabra ve Şatilla Filistin kamplarına saldıran bu partinin militanları Savunma Bakanı Şaron’un yönetimindeki İsrail askerinin de desteğiyle üç bin kadar Filistinli çocuk, kadın ve yaşlıyı hunharca öldürdü.

O sırada Amerikan ve Fransız savaş gemileri Beyrut açıklarında bekliyordu.

Özel birlikler de karaya çıkmıştı.

18 Nisan 1983’te Beyrut’taki Amerikan Büyükelçiliği ve 23 Ekim’de Amerikan ve Fransız askerlerinin bulunduğu kışlaya yönelik bomba yüklü araçlarla saldırı gerçekleştirildi.

Birinci olayda 63, ikincisinde 241 Amerikalı ve 58 Fransız askeri yaşamını yitirdi.

Kısa bir süre sonra ABD ve Fransız askerleri kaçınca İsrail ordusu da Beyrut’dan çekildi ama Lübnan’ın güney bölgesinde yerleşti.

Tam o iç savaş ve işgale karşı direnme sürecinde Hizbullah kuruldu ve İsrail’e karşı mücadeleye başladı.

Ama ortada bir sorun vardı:

İç savaş ve işgal sürecinde İsrail ile işbirliği yapan Hristiyan Falanjist faşistler.

Bazıları öldürüldü, bazıları İsrail’e kaçıp vatandaş oldu, bazıları Fransa ve ABD’ye gidip yerleşti bazıları da yakalanıp içeri atıldı.

İçeri atılanlardan biri Semir Cacaa.

Eski Başbakan Reşid Karami ve daha birçok siyasetçinin öldürülmesinden suçlu bulunarak idama mahkum oldu ama 2005’te siyasi kargaşadan yararlanarak parlamento affıyla cezaevinden çıktı ve şimdi Falanjist partinin lideri olarak kavgasına devam ediyor.

Elbette emperyalist ülkelerden yana.

Arap Baharı’nın ilk yıllarında sık sık Ankara’ya gelip gitti.

Şimdi gelelim esas konuya.

İsrail’le işbirliği yapan başkasına.

Adı Ömer Fahuri. O da Faşist Falajist partinin militanıydı ve İsrail ile işbirliği yaptığı dönemde Lübnan-İsrail sınırında bir kışlayı işkence merkezine çevirmişti. İşgale karşı mücadele eden Filistinli ve Lübnanlılara iğrenç işkenceler yapıyor, öldürüyor ve bundan büyük zevk alıyordu.

İsrail ordusu güney Lübnan’dan çıkınca o da Amerika’ya kaçtı.

Geçen ekim ayında Amerikan pasaportuyla Beyrut’a geldiğinde gözaltına alındı ve hapse atıldı. İşkence yaptığı ve işkence yaparak öldürdüğü insanların aileleri sokaklara dökülerek idamını istedi.

İşte bizi ilgilendiren bölüm şimdi başlıyor.

Mossad CİA’yi devreye soktu o da FBİ ve Pentagon’u.

En son devreye Trump girdi.

Meğer işkenceci Fahuri’yle tanışıyormuş.

Durum öyle olunca Fahuri’nin kurtarılması için ABD bütün kurumlarıyla devreye girdi. Başta bankacılık sektörü olmak üzere Lübnan aleyhinde onlarca yaptırım kararı alındı. Gizli ve açık birçok Amerikan heyeti Beyrut’a gidip geldi.

Sonunda Başkan Trump Lübnan başbakanını aradı.

Peki sizce Trump ne dedi?

“Akıllı ol, adamımı bırak yoksa seni ve ülkeni perişan ederim”.

Helal olsun Trump’a!

Nasıl da sahip çıkıyor adamlarına.

Aşina olduğumuz tavır ve ifadeler.

Trump benzer sözcükleri başka birilerine de söylemişti!

Sözlü ve yazılı olarak.

Galiba Merkel de böyle bir şey yapmıştı!

Şimdi Fahuri’ye ne olduğunu tahmin edebilirsiniz...

Korona’dan her yer kapalı olmasına rağmen ilgili askeri mahkeme özel olarak toplandı ve Fahuri’yi serbest bıraktı. Özel korumalarla cezaevinden Amerikan elçiliğine götürülen Fahuri askeri helikopterle Kıbrıs’taki İngiliz üssüne taşındı. Sonra da özel uçakla ABD’ye götürüldü ve ağır kanser hastası olduğu için hemen tedavisine başlandı.

Sonra ne oldu?

Telefonla Fahuri ile görüşen Trump Lübnan hükümetine teşekkür etti.

Fahuri bırakıldı ama Amerika’nın Lübnan’a yönelik yaptırımları devam ediyor.

Buna Trump derler.

Canı ne isterse onu yapıyor.

Aklınıza gelen her şeyi!

Zavallı coğrafyamızın bahtsız ülkelerinde.

Herkesin ondan bir nedenle korktuğu bir dönemde.

Yemin Billah adam Korona’dan çok daha tehlikeli.

Yoksa Korona’nın üvey babası mıdır!