Korkusuz

Bir Naif Subay!

Bir Naif Subay!
Yakın tarihimizin ilginç isimlerinden biri de Ragıp Gümüşpala Paşa’dır.

Onun yaşamı demokrasiye inanmış naif bir subayın hikayesidir.

Gümüşpala, askerlikle Osmanlı’nın son günlerinde tanıştı. 1917’de teğmen oldu. Birinci Dünya Savaşı’nın son cephelerinden birinde, Filistin Cephesi’nde savaştı. Esir düştü. Esaretten kurtulduktan sonra Milli Mücadele’ye katıldı ve İstiklal Madalyası aldı.

1960 darbesinde 3. Ordu komutanıydı.

27 Mayıs hareketlenmesi olduğunda darbecilere liderlerinin kim olduğunu sordu.

‘Korgeneral Cemal Madanoğlu’ cevabını aldı.

Ragıp Gümüşpala kendinden alt rütbede olan birinin emrine girmeyeceğini söyleyerek, ‘tankları yürütürüm’ dedi.

Bunun üzerine 27 Mayısçılar alelacele İzmir’den emekli orgeneral Cemal Gürsel’i uçakla getirdiler.

Ragıp Gümüşpala, Rüştü Erdelhun’dan boşalan Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturdu. Ama bu tam 56 gün sürdü. Sonra emekliye sevk edildi.

★★★

Gümüşpala, heyecanlı ve telaşlı bir yapıya sahipti.

Demokrat Parti çevrelerinde ona karşı bir sempati duyuluyordu. Emekli olunca kapatılan Demokrat Parti’nin yeniden oluşturulması çabalarında onun çevresinde toplanıldı. Ama Paşa hem demokrasiye inanıyor hem de askerden korkuyordu.

Adalet Parti’yi kurma çalışmaları sırasında en yakın arkadaşı Mehmet Yorgancıoğlu’ydu. İzmir ve İstanbul’daki faaliyetleri onunla yürütüyordu. Ankara’yı ise yine eski bir asker olan Şinasi Osma yürütüyordu.

★★★

27 Mayıs’ın etkisine rağmen kamuoyunda yeni kurulan Adalet Partisi’ne gizli bir sempati vardı. Gümüşpala hem bu gizli desteği görüyor hem de askerlerle ters düşmek istemiyordu. Kendinden önceki Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’un başına gelenleri hiçbir zaman unutmamıştı. Erdelhun 27 Mayıs’la birlikte tutuklanmış, Yassıada’da idamla yargılanmıştı.

Gümüşpala tedirginliğinde çok geçmeden haklı çıktı.

Adalet Partisi’nin Ege teşkilatını kurmak üzere Gümüşpala, yakın çalışma arkadaşı Mehmet Yorgancıoğlu ve bir grup partili ile Aydın’a gidiyordu. Otobüste gazetecilerle söyleşiyorlardı. Yorgancıoğlu hızını alamadı ve eski bir şarkıyı politize edip 27 Mayıs’a uyarladı ve söylemeye başladı. Kafilede bulunan bir gazeteci hemen durumu ihbar edince, savcılık soruşturma başlattı.

★★★

Ertesi gün polisler Yorgancıoğlu’nun ofisini bastılar ve onu gözaltına aldılar.

Gümüşpala gözaltı haberini aldığı an adeta kendinden geçti. Rengi sapsarı olmuştu. Sayıklar gibi konuşuyordu. Alnı terden görülmez haldeydi, bütün vücudunu titreme almıştı. Paşa’yı sakinleştirmek Mehmet Yorgancıoğlu’nun genç eşi Zühal Yorgancıoğlu’na kalmıştı. Bir yandan kolonyayla Paşa’nın ellerini ovalıyor bir yandan da moral vermeye çalışıyordu.

“Paşam korkmayın lütfen sakin olun. Siz bir askersiniz, bize örnek olmalısınız. Politika bu, insanın başına her şey gelebilir. Üstelik tevkif edilen de siz değilsiniz.”

Paşa sakinleşecek gibi değildi.

“Yok yaşatmayacaklar beni yaşatmayacaklar...” diyordu.

“Kapatacağım bu partiyi olmayacak böyle kapatacağım.”

Paşa’yı sakinleştirmek için gazeteciler devreye girdiler.

Yeni Sabah gazetesi sahibi Safa Kılıçoğlu yardım sözü verdi. Ama bir taraftan da tehdit etti.

“Paşam anlıyorum memlekette bir karışıklık çıkmasından korkuyor ve partinin faaliyetlerini durdurmak istiyorsunuz. Bunu yapamazsınız çünkü yapmaya hakkınız yok... Bu parti sizin olmaktan çıktı milletin malı oldu. İstifa ederseniz sizi teşhir ederim.”

Benzer sözleri Akşam Gazetesi sahibi Malik Yolaç da söyledi.

Paşa güçlükle ikna edildi.

★★★

Mehmet Yorgancıoğlu’nun tahliye edilmesi Paşa’yı rahatlatsa da huzuru çok sürmedi. İl başkanlık binasında Yorgancıoğlu’nun tahliyesini kutlarken gelen bir telefon Paşa’yı yine altüst etti.

Arayan eşi Hanife Gümüşpala’ydı. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’den bir mektup geldiğini söylüyordu. Gürsel açık bir muhtıra göndermişti.

Mektup “Sen” hitabıyla başlıyordu. “Adalet Partisi’ni ihtilalden intikam almak için mi kurdun? Eğer bu niyetle kurulmuşsa, gafillerin hepsini bir jetle mahvedeceğim...” diyordu.

Paşa telefonda muhtırayı duyunca fenalaştı.

Yanında Nazmi Ökten, Nuri Beşer, Abdurrahman Yazgan, Nurettin Bulak ve Necmi Ökten gibi partililer de vardı. Paşa’yı ayıltmaya çalıştılar.

Gümüşpala kendine gelir gelmez, “Artık kaybedecek vakit kalmamıştır. Başımızı daha fazla belaya sokmadan partiyi kapatmaktan başka çare yoktur” dedi.

★★★

Yine arkadaşları ikna ettiler. Ankara’ya giderek Cemal Gürsel’le görüştü. Gürsel’in partiyi kapatmamak için tek şartı vardı: Mehmet Yorgancıoğlu’nu partiden atacaktı. Ragıp Gümüşpala istemeyerek olsa da bu şartı kabul etti. En yakın çalışma arkadaşını kurban vermişti. Ama partisini kurtarmıştı. Bir daha da Demokrat Parti’yi öven demeçler vermeyecekti.

★★★

Gümüşpala, Çankaya Köşkü’nden çıkıp doğruca Ferhat Nuri Yıldırım’ın Tuna Caddesi’ndeki ofisine gitti. Yorgancıoğlu’na döndü.

“Seni partiden ihraç etmek üzere Gürsel’e söz verdim. Böylece partiyi kapanmaktan kurtarmış oldum” dedi.

Yorgancıoğlu şaşkındı. “Hani beraber yürüyecektik” dedi.

Paşa sessiz kaldı.

Adalet Partisi kapanmaktan kurtulmuştu.

★★★

Ragıp Gümüşpala Paşa’nın korkularla dolu demokrasi yolculuğu kısa sürdü. Kalbi bu strese daha fazla dayanamadı. 1964 yılında geçirdiği kalp kriziyle yaşama gözlerini yumdu. Onun yerine Adalet Partisi genel başkanlığına ise otuz yaşındayken Devlet Su İşleri genel müdürlüğü yapan mühendis Süleyman Demirel oturdu.

★★★

Ragıp Gümüşpala...

Siyasi tarihimize...

Darbe döneminin Genel Kurmay Başkanı olmasına karşın demokrasiye yürekten inanmış naif bir subay olarak geçti.