Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Bi güldüm bi güldüm...

İktidara körü körüne destek veren...

Verdiği desteğin semeresini gören...

O sayede kamu mülklerini yok pahasına satın alan ailenin gazetesinden bir yazar...

Şöyle diyor:

“AK Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidara geldiği günden bu yana yapamayacağını vaat etmemiş, vaat ettiğini gerçekleştirmiş ve ‘hizmet siyaseti’ ile Türk siyasal hayatına yepyeni bir perspektif kazandırmıştır...”.



Okuduktan sonra arkama yaslandım ki sandalyemden düşmeyeyim...

Bi güldüm...

Bi güldüm...

Neden mi?..

Anlatayım...



Yediğimin pasta (Ekmek bulamadığı için pasta yiyenlerdenim de ondan ötürü...) olduğundan emin olduğum kadar eminim ki...

Bunu yazan arkadaş, yazdıklarına kendisi bile inanmıyor...

Zira...

Sayın Erdoğan bugüne kadar ne dediyse hep tersi oldu...



Örnek mi?..

Meselâ...

“24 Haziran’da (2018) bu kardeşinize oy verin enflasyonu, doları ve faizi düşüreyim” dedi...



1 dolar 4.85’te 8.45’e fırladı...

Enflasyon tek haneli rakamlardan %17’ye...

Faizler %7’lerden %19’a fırladı...



“2020 yılı sonunda enflasyon %8 olacak” dedi TÜİK bile zar zor ancak %14 gösterebildi...



Bu arkadaşlar böyle yapınca Sayın Erdoğan da inanıyor...

Oysa...

Gerçekçi olsalar...

Oysa...

Doğruları yazsalar...

İnanıyorum ki...

Sayın Erdoğan aldatılmadığı zamanlar iyi işler de yapabilir...


NASIL VE NEDEN UÇTUĞUMU DA ANLATIN...


Türkiye’nin dış borcu (Devlet + Özel sektör) 500 milyar dolar bile değil...

Ama...

Türkiye’nin biriktirilmiş cari açığı 600 milyar dolar...



Türkiye’de bir kişiye istihdam yaratmanın maliyeti yaklaşık 50 bin dolar...

600 milyar doları 50 bin dolara böleyim:

12 milyon kişiye iş imkânı...



Türkiye 600 milyar dolar cari açık (İthalat) vermek yerine...

600 milyar doları ithal ikamesi üretim için yatırım yapmakta kullansaydı...

12 milyon kişiye iş bulunacak...

Devletin vergi geliri de aynı oranda artacak...

Bütçe açıkları kapanacak...

Devlet insanî gelişim ve sosyal devlet için sübvansiyon imkânına kavuşacaktı...



Ve tabii ki ayrıca...

Aynı üretim, fiyat artışlarını dizginleyecek...

Ve...

Belki de üretim fazlasıyla ihracat, ithalatı fazlasıyla karşılayacaktı...



Uçtum mu?..

O halde nasıl ve neden uçtuğumu da anlatın...

KÖTÜ KAYBOLDULAR...


Charles F. Kettering şöyle demişti:

“Benim bütün ilgim gelecektedir, çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim...”.

Bu da Denis Diderot’dan:

“Yanlış yola girdiğinizde, hızlandıkça daha da kaybolursunuz...”.





Türkiye, hayatının kalan kısmını gelecekte geçireceğini göremeyen seçmenlerin siyasi tercihlerine göre yönetiliyor...

Ülkeyi yönetenler; yanlış yolda öylesine hızlı ilerliyorlar ki...

Geri dönüp, başladıkları yeri bile bulamayacakları kadar kötü kayboldular...

BABA’DAN FIKRALAR...


Erdoğan zor günler yaşayan bir yurttaşı teselli ettikten sonra; “Neyse” demiş, “İki yakan bir araya gelince bana gel”.

Aradan bir süre geçince Erdoğan aynı yurttaşı bir kere daha görüp sormuş:

“İki yakan bir araya geldi mi?”

“Ne gelmesi” diye cevap vermiş yurttaş, “Gömleği de sattım...”.

[caption id="attachment_6348007" align="alignnone" width="600"] Rahmi Turan[/caption]



Bu olay aynıyla vaki...

Ama...

Erdoğan’ın değil, Cumhurbaşkanı Demirel’in başından geçti...

Anlatan da...

Demirel’in kendisi...

[caption id="attachment_6348008" align="alignnone" width="600"] Süleyman Demirel[/caption]



Zaten...

Böyle bir diyalog Erdoğan’la yurttaş arasında geçemezdi...

Geçse bile...

Erdoğan bunu hiçbir yerde anlatmazdı...



Ben bu olayı nereden mi biliyorum?..

Rahmi Turan’ın “Babadan Fıkralar” kitabını okudum da oradan...

ASIL SORUN İŞTE O...


Önümüzdeki 12 ayda 190 milyar dolar dış borç ödeyeceğiz...

Doğru mu?..

Doğru...

Ama...

Sorun değil...



Çünkü...

Borçlar ödenir, yerine yenisi alınır...

Alınamıyorsa...

Kriz dönemi geçinceye kadar takla attırılır...



Demem o ki...

Türkiye’nin ödenemeyecek dış ve iç borcu yok...

Son 4 yıldır da zaten takla attırarak gidiyoruz...



Peki asıl sorun ne?..

Cari açık...

Ve...

Erdoğan’ın yönetim anlayışı...

YANLIŞ OLAN NE?..


Almanya’nın Varlık Fonu’nda 1 trilyon Euro nakdi olduğu halde...

5 trilyon dolardan fazla borcu var...



Dünyada borcu olmayan ülke yok...

Dünyada...

Kredi borcu olmayan küresel çapta şirket yok...



Devletler ya da şirketler için yanlış olan kredi kullanmak değil...

Devletler ya da şirketler için yanlış olan...

Krediyi...

Üretim yerine...

Tüketimde kullanmak...