Korkusuz

Beyinsiz ve vicdansız

Beyinsiz ve vicdansız
İnsanı insan yapan temel iki organ, beyin ve kalptir.

Kilosuyla ilintili olmaksızın bir yetişkinin beyni; kadınlarda ortalama 1240, erkeklerde ise 1350 gramdır. Yani toplam ağırlığının yaklaşık ellide biri kadardır.

Gelelim kalp durumuna.

Erkeklerde kalp ağırlığı 250-400 gram arasında değişirken, bu ağırlık kadınlar da 200-280 gram arasında değişmektedir.

Beyin; akıl, zeka ve mantığı ifade eder.

Kalp ise vicdanı, duyguyu ve sevgiyi yani aşkı anlatır.

İkisinin toplamı da iyi insanı.

Akıl ve mantığı olmayan bireyler için bazıları “beyinsiz” der.

İleri gidenler de “aptal ya da geri zekalı” tanımlaması yapar.

Sevgisiz, vicdansız ve duygusuz olanlara da “taş yürekli” denir.

Elbette tüm insanların aynı gramajda kalp ve beyinleri var ama çoğunda hem var hem yok.

Uyur gezer ölüler gibi.

Yaşayanla ölü arasındaki fark, ruhun ağırlığı; o da 21 grammış.

Bireysel ve toplumsal yaşamın özeti hepsi bu kadardır.

Her şey insanın kendisiyle barışık olmasıyla başlar.

Kendisiyle barışık olmayan bir insan hiç kimseyle uyum içinde yaşayamaz.

Bu tiplere kompleksli denir.

Ne pahasına olursa olsun her tartışmadan ya da her kavgadan ille de üstün çıkmak isterler.

Herkesin kalbini kırsalar da!

Garip bir ruh hali.

Genellikle diktatörlerde olur.

Kalpleri taş gibidir.

Beyin yüzde on kapasiteli.

Elbette tam kapasiteyle çalışacak hali yok ama beyin dediğin de biraz kafayı çalıştırmalı.

Boşuna dememiş atalarımız “Akıllı ol olum!

Başkaları ne demiş?

Yürekli ol oğlum”.

Başkası?

Delikanlı gibi mert ol”.

Başkası?

“Senin vicdanın yok mu?”

Yaşamı özetleyen deyimler.

Uyanlar insan gibi yaşar ve insanları yüceltir uymayanlar insanlıktan çıkar ve başkalarını perişan eder.

Siyaset biliminin ve toplum yaşamının kurallarını belirleyen, kendisi küçük anlamı büyük deyimler.

Özeti:

Ya akıllı ve mert bir insan olacaksın ya da insanlıktan payını almayacaksın.

Yaratık olmak gibi bir şey.

Dünyanın hali böyle bir konumda.

Aklınıza gelen gelmeyen tüm problemlerin nedeni kalple beyin arasındaki kopuklukta.

Buna da ben gaddarlık diyorum.

O da biraz nefret biraz kinle beslenir.

Cehalet ve bağnazlık da olmazsa olmazı.

Baş etmek hem çok zor hem kolay.

Azıcık inat, birazcık mücadele.

Yani yürekli olmak.

Başka türlüsü de olmaz.

Kötüler dünyanın her tarafında çok.

Ahtapot gibi.

Her şeyi yok etmekten besleniyorlar.

Koronavirüs gibi.

Bir virüsün ağırlığı 0,85 attogram.

Yani milyon trilyon gram bölü bir.

Bu durumda üç milyon insanı hasta eden virüslerin toplam ağırlığı bir grammış.

Bir gram!

Diktatörler de öyledir.

Tek başına ülkelerini ve halklarını önce hasta eder yatağa düşürür sonra da yavaş yavaş ölüme sürükler.

Bin bir türlü yöntemle.

Dünya tarihinde çok örneği var.

Seçimle gelmeleri hiçbir şey ifade etmez.

Hitler de seçimle gelmişti.

Trump da öyle.

ABD’nin önceki başkanları da.

Cici çocuk çikolata renkli Obama da.

Ülkesini iyi idare etti ama “Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de savaşa devam” dedi.

Üstelik Nobel’den de Barış Ödülü’nü kapmıştı.

Başkaları bu ödülü alamadı ama savaşa çok meraklı.

“Her şeyi ben bilirim” modunda olanlar da var.

Çok yakından tanıdığım Kaddafi ve Saddam öyleydi.

Başkalarını da tanıdım.

Onlar da “Her şeyi ben bilirim”den level atlayarak “Benden başka hiç kimse konuşamaz” moduna geçmişlerdi.

Yetmiş seksen kiloluk bedenden 1.5 kilogram beyin ve kalbin çıkmış hali!

Yoksa bazı ölülerin tabutu bunun için mi ağır olur!