Korkusuz

Ben bildiğimi okurum

Ben bildiğimi okurum
Türkiye’de gündem bitmez çünkü AKP gerginlik olmadan iktidarını sürdüremez.

Yandaş medya ve trollerin saldırgan tavrı her şeyi açıklıyor.

Parti olarak AKP’de ciddi sorunlar var.

Gelecek Partisi lideri ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu Erdoğan’a ve parti politikalarına yönelik çok ağır eleştirileriyle partideki gençleri etkiliyor.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün desteklediği söylenen DEVA lideri ve Ekonomi eski Bakanı Ali Babacan’ın eleştirileri de Erdoğan ve AKP’yi zorluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan her ikisinden çok rahatsız ama şimdilik onları hedef almak istemiyor.

Onun derdi CHP.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti başta olmak üzere diğer partilerle geniş bir demokrasi cephesi kurma çabası Erdoğan’ı zorluyor hatta korkutuyor.

Son gerginliklerin özü budur.

AKP içerde olduğu kadar dışarda da çok zorda.

Kimse konuşmuyor ve yazmıyor ama AKP; Libya’da, Suriye’de ve Biden sonrası bulunduğu tüm bölgelerde sıkışacak.

Dış politikada zorlanan AKP doğal olarak içerde herkese yüklenecek.

Hem de en ağırından.

“Karanlığın da karanlığı var” diyeceğim ama AKP artık dikiş tutmaz.

404 Japon yapıştırıcılar işe yarayabilir ama partinin kurucusu Arınç ve kaldıysa benzerlerini artık hiç kimse tutamaz.

Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı tartışması şimdilik sonuç vermeyebilir ama herkesin bu konulardan rahatsız olduğu kesindir.

İnsanlar şimdi konuşamıyor ama herkesin yüreği yanıyor.

TSK ile ilgili tartışma olayında olduğu gibi.

Adı üzerinde TÜRK Silahlı Kuvvetleri.

Yani Türkiye CUMHURİYETİ’nin, milletinin ve devletinin ordusu.

Yani Türk Ordusu içerde olduğu gibi dışarda da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin ideolojik tercihleri doğrultusunda hareket edemez ve etmemeli.

Onun için Mustafa Kemal “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” demişti.

Türk Ordusu’nun görevi bu “Sulh”u sağlamaktır.

Türk Ordusu barış, dostluk ve bu ülkenin tüm vatandaşları için vardır ve öyle olmalıdır.

Tersi olursa Türkiye bir Ortadoğu ülkesi olur ve Türk Ordusu, Ortadoğu ülkelerinde olduğu iktidarların hizmetinde ideolojik bir orduya dönüşür.

Balyoz, Ergenekon ve benzeri hikayelerden sonra orduyu hedef alan tüm kumpasların peşinden gelen 15 Temmuz Fetö’cü darbe girişiminden sonra yaşanan her şeyi bu yönde bir çaba olarak görebiliriz.

Yani AKP’nin devlet ve toplumu İslamlaştırma çabasının bir halkası olarak.

Yoksa AKP iktidarı neden Suriye, Libya, Irak, Somali ve Balkanlar’daki İslami parti, örgüt, cemaat ve silahlı gruplara sahip çıkıp onlara milyarlarca dolar yardım etsin.

Bunu bir zamanlar Suudi’ler yapıyordu.

Yalnız Suriye’de Ankara’nın en az 100 bin kişiye maaş ödediği söyleniyor.

Oradaki askeri harcamalar ayrı bir kalem.

Sonra da herkes Türkiye’deki mali krizi konuşuyor.

AKP’nin dış politika yanlışları bitmeden ne mali kriz son bulur ne de bu ülkede esenlik olur.

Türkiye’de tüm sorunların nedeni dış politik maceralardır.

Son örnek şu tank palet fabrikası hikayesi.

Katar’a verildi mi satıldı mı?

Katar’la ilişkiler tümüyle dış politika sorunudur.

Katar; Türkiye ile birlikte dünya Müslüman Kardeşleri’nin sponsoru.

Arap ve Batı medyasına göre Katar; AKP’nin dışardaki çabalarının finansörüdür.

YouTube, bu köşemde ve tv programlarımda Katar’la ilgili çok şey anlattım.

Katar’ı ve Katar yönetimini çok iyi biliyorum.

AKP’nin Katar ilişkisinde onlarca anlatılamayacak konu var.

Örneğin Türk Ordusu’nun ne işi var Katar’da?

Örneğin El-Sani ailesi Katar’ın yüz ölçümünün iki katı araziyi neden satın alır?

Örneğin 12 bin askeri olan Katar tank-palet fabrikasını ne yapacak?

Örneğin imzalanan sözleşme gereği tank üretecek fabrika neden bu tankları şimdiye dek üretmedi ya da üretemedi?

Son olarak ABD bu işin neresinde?

Bir son daha yakında El-Sani gidip El-Suud ile barışır ve her iki “El” Netanyahu ile tokalaşırsa AKP ne yapar?

Kesin Cehape’ye tazminat davası açar.