Korkusuz

Bazı bakanlıklardaki yas durumu ve Akdeniz...

Bazı bakanlıklardaki yas durumu ve Akdeniz...
Sağ olsunlar!.. Gündemde çok önemli, hayati sayılabilecek bir durum olmamasına rağmen büyük fedakârlık yaptılar. Sadece 48 gün gibi pek kısa bir tatilin ardından TBMM’nin mesaisini tekrar başlattılar. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın 74 gün sonra İstanbul’dan Ankara’ya dönmesiyle, çalışmalar herhalde senkronize edilecek!..

Mebusların Meclis mesaisine geri dönmesi ile birlikte siyasi kulisler biraz daha canlılık kazandı. Muhalefet cephesinde ağırlıklı olarak “ittifak modelleri” tartışılıyor. İktidar kanadında ise yeni bir heyecan var. Kabine revizyonu ve Cumhurbaşkanı Yardımcılarının sayısının arttırılması. Temmuz ayında yeni Meclis Başkanı seçimi süreci başlayacak. Haziran ayının ikinci yarısında kabinede önemli değişiklikler olacağı konuşuluyor. Bazı önemli isimlerin Cumhurbaşkanı Yardımcılığına kaydırılacağı ileri sürülüyor. Hatta bazı bakanlıklarda “Bakanımız gidiyor”, “Bakanımız Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak, pasifize edilecek” diye karalar bağlanmış, yas tutuluyor. 

“Hazine ve Maliye Bakanlığı öncülüğünde tarihin en büyük kredi destek paketi” diye açıklanan kamu bankalarının konut, taşıt, turizm ve ihtiyaç kredisi kampanyası erken seçim tartışmalarına ayrı bir güzellik kattı!.. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tek karar verici edasıyla “Seçim 2023’de  yapılacak” dese de kulisleri ağrı biçimde baskın seçim kokusu sardı. Dikkatli gözlemciler, "İktidar bu kadar büyük ödemelerin geri ödeme zamanını bekleyemez. Vatandaşın bu paraları geri ödemede çok zorlanacağı hatta büyük bir kısmının ödeyemeyeceği ortada. Ödemeler başlamadan seçim olur” diyor. Eski bir Kızılderili numarası bu!.. Vatandaşı bankalara borçlandır. Eve haciz gelmesin korkusu, aman ekonomik istikrar bozulmasın algısı ile bir seçim daha kazanmanın yoluna git. Pek tabii ki, uyanıklarda af veya  borçların tekrar yapılandırmasını bekler!..

★★★

Onca iç siyaset patırtı ve kütürtüsünün arasında gözden kaçmaması gereken doğru yapılan işler de var. Dikkati çekmek gazetecilik görevimiz. Türk Deniz Kuvvetleri, Girit etrafında 29-30 Mayıs tarihlerinde çok önemli bir icraat gerçekleştirdi. Türk Deniz Kuvvetleri’nin eğitim yaptığı dört ayrı saha için yayınlanan isimler yan yana gelince, Atatürk’ün veciz sözü, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” oluştu. Doğu Akdeniz’deki eğitim sahaları, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın orta ve büyük çaplı Milli Tatbikat/Eğitimlerde kullandığı sahalar arasında bulunuyor. Değişik zamanlarda icra edilen tatbikatlar, Türk Hava Kuvvetleri’nin katılması halinde Müşterek Tatbikat şeklinde icra ediliyor. Müşterek Tatbikatlar, Girit Adası’nın hem güneyinde hem de kuzeyinde düzenleniyor.



Ege ve Akdeniz’de kayıplarımızın ardından yüreklerimize bir parça su serpen bu gelişmenin çok iyi anlaşılması lazım. Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım dikkat çekiyor;

Türk Deniz Kuvvetleri’nin, Doğu Akdeniz’de sancak ve varlık göstererek, deniz hak ve menfaatlerimiz ile hükümranlık haklarımızı ilan etmesi son derece olumlu bir gelişmedir. Cihat Yaycı’nın Deniz Kuvvetleri’nden uzaklaştırılmasının hemen sonrasında Girit güneyi bölgesinde askeri eğitimlerin icra edilmesi dikkat çekiyor.

Yaycı, Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı sınırımızın 3 boylam yani 261 km. geriye çekilmesine neden oldu. Yaycı’nın kamu diplomasisi ve halkla ilişkiler çalışması yaparak, kamuoyunu ve devlet kurumlarını yanlış yönlendirmesi ile Doğu Akdeniz’de 80 bin kilometrekarelik Türk Kıta Sahanlığı, Yunanistan, Libya ve Mısır’a terk edildi.

Deniz Kuvvetleri’nin 30 Mayıs’da askeri eğitim icra ettiği Türk’üm Sahası, Dışişleri Bakanlığı’nın Yunanistan’a terk ettiği Girit güneyi Türk Kıta Sahanlığı’nda bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı’nın Yunanistan’a terk ettiği Türk Kıta Sahanlığı’na, Deniz Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın fiilen sahip çıktığı açıkça görülüyor.



Türk’üm Askeri Eğitim Sahası, Amerikan Exxon Mobil ve ortağı Katar Petrol Şirketleri ile Total ve Hellenic Petrol şirketlerine satılan parsellerin üzerinde bulunuyor.



Milli Savunma Bakanlığı, anılan petrol şirketlerine, Yunanistan’dan satın aldıkları parsellerin Türkiye’ye ait olduğu mesajını veriyor. Söz konusu yabancı petrol şirketleri bu mesaja rağmen Girit güneyi Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol aramaya cesaret edecekler mi? Petrol şirketleri her şeyi göze alıp Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol aramaya başlarsa Türk Deniz Kuvvetleri müdahale edip petrol şirketlerini engelleyecek mi?

Yunanistan, 1987’de Taşoz Adası Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol aramak isteyince Başbakan Özal donanmayı bölgeye göndererek Yunanistan’ı engellemişti. Ancak, Yunanistan, Erdoğan döneminde, 2015’te Taşoz bölgesindeki petrolümüzü çalmaya başladı. 1987’deki olayın benzeri Girit güneyi Türk Kıta Sahanlığı’nda meydana gelirse Erdoğan’ın tepkisi ne olacak? Hep birlikte bekleyip göreceğiz.”