Korkusuz

Bazen her şey ayağına gelir!

Bazen her şey ayağına gelir!
Şark, oturup beklemenin yeridir. Biraz sabırla her şey ayağınıza gelir.

Ahmet Hamdi Tanpınar

★★★

Yazar Tanpınar’ın bu sözünü çok severim.

Bizim gibi coğrafyaların değişmeyen kuralını anlatır.

Biraz sabır... Biraz tevekkül...

Problemler tam istediğiniz gibi olmasa da... Bir bakarsınız çözülüvermiş...

★★★

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya haksızlık etmek istemem.

Ama pandemide yaşadıklarımıza dönüp bir bakınca bu söz aklıma geliyor.

★★★

Dünya salgından kırılmaya başlamış. Sağımız solumuz bütün ülkelerde vakalar patlamış.

Bizde tek vaka yok!

İtalya yerle bir... İran kırılıyor... Sınır komşularımızdan salgının etkilemediği yer yok.

Bizde bir türlü ilk vaka görülmüyor.

1 ay geçti. I-ııhh Corona virüs girmiyor.

Bekledik.

2 ay oldu. Yok.

Oturup bekledik.

Öyle ya... Bütün dünyada salgın var ama bize nasıl olup da bulaşmıyor...

Bu işte bir tuhaflık olmasın...

Tam 3 ay oldu.

Biz beklemeye devam.

Sonra bir gün baktık ki dünya “küresel pandemi” ilan etti.

Hoop bizde ilk vaka çıkıverdi.

10 Mart 2020...

Sonradan öğrendik ki... Aslında çook önceden de başka şüpheli vakalar görülmüş...

Ama ilan etmemişiz.

★★★

Nisan 2020’de tüm Dünya’da ilk aşı çalışmaları başladı.

Büyük devletler Mayıs’ta ciddi aşı üreticileriyle pazarlığa oturdu. Anlaşmalar yapıldı.

Biz Ercüment Hoca’nın fantastik aşı maceralarıyla gün geçirdik.

Yani...

Bekledik.

★★★

Geldik Kasım’a...

Aşıların ilk sonuçları çıkmaya başladı.

Üretici ülkeler aşıyı vaka sayısına göre dağıtacaklar lafı çıkınca...

Oturup sayıları düzelttik.

Meğer Dünyanın ilk 3’ündeymişiz.

Aylarca Avrupa’da birinciliğine oynamışız.

Rakamları mecburen düzeltip...

Beklemeye devam ettik.

★★★

Ama aşı çoktan karaborsaya girmişti.

Gözümüz yollarda aşı bekledik.

Çin tadımlık doz yolladı. Sonra bıçak gibi kesti.

Vakalar patlamış gidiyor. Aşımız yoktu.

Bekledik.

★★★

Bu arada bir mucize...

Dünya’nın en etkili aşısını bir Türk bulmasın mı?

Hemşericilik hayatımızı kurtardı.

Uğur Şahin Hoca’nın yolunu gözledik.

Aylar geçti...

Gözümüz Almanya’dan gelecek telefondaydı.

Gene bekledik.

★★★

Nihayet Uğur Hoca aşıyı boca etti.

Yetmedi...

Bir de Fransa Biontech’den vazgeçmesin mi?

O aşılar da bize geldi.

Dün 1 milyondan fazla kişi aşılandı.

Çok şükür.

★★★

Doktorlarımız başta olmak üzere tüm sağlık ordumuz kusursuz çalıştı.

Ölümü göze alıp mücadele verdiler.

Onlara sonsuz saygımı ve teşekkürlerimi iletiyorum.

Minnet doluyum...

★★★

Ama bana pandemi nasıl yönetildi diye sorarsanız.

Planlama nasıl yapıldı derseniz?

Sabırla bekledik derim.

Bekledik...

İnsiyatif alamadık... Şeffaf yönetim yürütemedik. Planlama yapamadık.

★★★

Neyse...

En azından bugünümüze şükredelim.

Aşılarımız geldi. Aşılanalım.

Fazla beklemeyelim.

Hamdolsun!


O konuyu bizim gündeme getirmemiz gerekmiyor muydu?

“Ermeni soykırımı” ifadesini Biden kullanmamış mıydı?

Ona biz itiraz etmeyecek miydik?

Hayır böyle şey olmaz, bu nasıl müttefiklik demeyecek miydik?

★★★

Erdoğan “Hamdolsun o konu hiç gündeme gelmedi” dedi.

Doluya koy almaz... Boşa koy dolmaz..

Biz bu cümleyi nasıl anlamalıyız?

★★★

Türk-ABD ilişkileri tarihinde görülmemiş bir kriz yaşamışız.

İlk defa bir ABD Başkanı bu tonda “ermeni soykırımı” lafını kullanmış.

Biz ise bu konu gündeme gelmedi diye seviniyoruz.

İyi mi?

Bizim masanın orta yerine bırakmamız gerekiyordu sayın Erdoğan.

Şükretmemiz değil.

Temas-Mesafe


Gazeteciliğin en temel ilkelerinden biridir.

Haber kaynağınla temas kur ama mesafeni doğru ayarla.

Bazı olaylarda görüyoruz ki mesafe kalmıyor. Gazeteci kaynağıyla ölçü dışı ilişkiye girivermiş.

★★★

Ama bu son olayda durum farklı...

10 milyon Euro istenen telefon görüşmesi iddiası doğruysa...

Ortada gazetecilik etiğinden öte bir suç var.

Çünkü aranan bir kişiyle, aranmasını kaldırmaya yönelik yasadışı bir gayret var.

Üstelik bir de bunun için para isteniyor.

Bu durum ne gazetecilikle ne de başka bir şeyle izah edilemez.

Aleni suçtur.

★★★

Tabi... Yasadışı elde edilen bu ses kaydındaki iddialar doğruysa...