Korkusuz
Ümit Zileli

Bal tutanın parmağını yaladığı bir zavallı ülke!..

İngilizcede çok sevdiğim bir deyim vardır:

-Jagged Edge!

Bıçağın sırtı-bıçak sırtı anlamına gelir... Hep, “Benim güzel ülkemi ne güzel anlatıyor” diye düşünmüşümdür, özellikle de son yıllarda!..

Bir tarafta, açlık ve yoksulluk sınırında on milyonların yaşadığı, korku içinde yığınların gelecek kaygısıyla kıvrandığı, ekonomisi çakılmış, etrafında dost bir tek ülke kalmamış, gençlerin hayal bile kurmayı unuttuğu gariban sınıfına demirlemiş bir ülke...

Diğer tarafta, sevgili Mustafa Denizli’nin uzun yıllar önce söylediği “İçimizdeki Danimarkalılar” tanımına cuk oturan, ülkenin kaynaklarını, devletin olanaklarını tırtıklayan, vicdandan nasibini almamış, yolsuzluğa, hırsızlığa, alavere dalavereye boğazına kadar batmış bir çeteler sürüsü!

Bu saydıklarım nedeniyle adı “Mafyokrasi” olarak dünya medyasının diline düşmüş, “Siyaset-Ticaret-Tarikat” üçlüsü yetmiyormuş gibi bunlara bir de gazete ve gazeteci kılıklı işbirlikçilerle, mafyanın da katıldığı “Beşli Çete” formunda bir düzenin “çekirge sürüsü” misali soyup soğana çevirdiği bir zavallı memleket!

-Ve tabii, her geçen gün geleceğini biraz daha yitiren bir millet!..

Kamu malına parasına çökmenin dayanılmaz cazibesi!


Biliyorsunuz, ünlü bir deyiştir:

-Balık baştan kokar!

Son zamanlarda değişik örnekleri bir bir önümüze dökülmeye başladı... Devleti yöneten takıma bakıyorsunuz; bakanların kimisinin ticari işletmesi, bazısının sigorta şirketi, birinin hastanesi, diğerinin turizm kuruluşu, bir başkasının dershaneleri, bir diğerinin kendisinin değilse mahdumunun iş ilişkisi bulunuyor...

Devlet kurumlarında, çift maaş, üç maaş, dört maaş gırla gidiyor... Hatta 15-20 maaş aldığı iddia edilen üstün yetenekler bile söz konusu! Daha geçenlerde çift maaş aldığı medyaya yansıyan bir bürokrat, AKP’nin oylarıyla Sayıştay Başkanlığı’na seçildi! Zaten çoklu maaş sistemine ortak olan muhteremlerden, büyük çoğunluğu iktidar partisiyle ilişkisi olan, eski vekil, eski il başkanı, ilçe başkanı, partili gibi zevattan söz ediyorum...

Bir bakanın ticaret şirketi olması yasadışı bir şey değil. Burada önemli olan “etik kurallar.” Bir örnek vereyim; eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın eşinin şirketinin kendisine bağlı bakanlığa dezenfektan sattığı ortaya çıktı! Bakanlık açıklama yaptı:

-Alındı ama ucuza alındı!..

Sonra onun da yalan olduğu, tam tersine şirketin daha pahalıya satış yaptığı ortaya çıktı! Daha sonrasında yalnızca kendi bakanlığına değil, diğer devlet kurumlarına da satış yaptığı ortaya çıktı, görevden alındı. O tarihten bu yana ortalıkta yok hanımefendi!.. Olmaz böyle kepazelik dendi, Yüce Divan’da yargılanması gerektiği söylendi ancak Cumhur İttifakı tarafından korundu ve şimdilik kaydıyla tabir yerindeyse yırttı!..

Huzurlarınızda Milli Eğitim Bakanı’nın kardeşi!


Adı İnova Akademi Bilişim Eğitim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi.

Ortaklar, Oktay Selçuk ve Selçuk Özdemir, şirketi müştereken yönetmeye yetkili. Ne yapmış peki bu şirket? 2 yıl içinde yani 2019 ve 2020 yılı içinde başta özel okullar olmak üzere bir çok kuruma yaklaşık 26 milyon liralık satış yapmış!..

Bereket versin! Versin de bu okullar kime bağlı? Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a! Satış yapan şirketin ortağı Oktay Selçuk kim peki? Bakan Selçuk’un kardeşi! Hatta Ziya Bey bakan olduğu zaman sahibi olduğu Özel Maya okullarını kardeşi Oktay’a bırakmıştı...

Oda TV’den Sami Menteş’in bu haberi gündeme bomba gibi düştü. CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, bir soru önergesi vererek şu soruyu sordu:

-Bakanlık görevinizi kötüye kullanarak yakın akrabalarınıza çıkar sağlamış ve suç işlemiş olmuyor musunuz?..

Bakan Selçuk, OdaTV’nin haberini doğruladı, kardeşinin şirketinin özel okullara satış yaptığını, ancak Milli Eğitim Bakanlığı’na satış yapmadığını açıkladı, atılan iftiradan üzüntü duyduğunu da eklemeyi ihmal etmedi, iyi mi!

Ancak bu açıklama doğru çıkmadı sayın seyirciler! Gerçi özel okullar da MEB’e bağlı olduğu için Bakan Selçuk’a bağlıydı ama hadi bunu da geçelim; kardeşinin şirketinin devlet kurumlarına satış yaptığı da ortaya çıktı!

Mesela Vakıfbank ile yaptığı sözleşmenin belgesini şak diye masaya koydu muhabir Menteş; bir yılda 396 bin lira tahsil edilmişti!  Çok ilginç bir tesadüf; MEB Merkez Teşkilatı’nın maaşları da bu bankaya yatıyordu!

Mesele Ağrı İl Özel İdaresi’nin 2019 yılında yaptığı “KodlAğrı projesi” ihalesi de bu şirkete verilmişti, hediyesi ise 216 bin liraydı!

Bitmedi; İnova şirketinin ikinci oluşumu olan “Garajdakiler” isimli şirketin web sayfasında yer alan “çalıştığımız kurumlar” bölümünde de Milli Eğitim Bakanlığı ismi yer alıyor!..

Şimdi o can alıcı soruyu soralım:

-Bu memleket bal tutanların parmağını yaladığı bir memleket midir?!.