Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Az gelişmiş ülkenin birinde

Nasrettin Hoca’yı ağaçta dal keserken gören komşusu:

“Az sonra düşeceksin Hoca” dedi...

Çünkü...

Hoca Nasrettin:

Bindiği dalı kesiyordu...



Ertesi gün...

Bir kolu ve bir bacağı sarılı komşusunun kapısını çaldı Hoca...

“Komşu” dedi, “Benim ağaçtan düşeceğimi bildin, ne zaman öleceğimi de bilirsin...”.

Komşusu hocanın bir muzırlık peşinde olabileceğini düşündü:

“Önümüzdeki Perşembe öleceksin” dedi gülerek...



Hoca, ağaçtan düşeceğini bilen adamın...

Öldüğünü de bileceği zannıyla cuma günü uyanmadı...

İttiler, kaktılar yok...

“Öldü herhalde” deyip yıkadılar, kefenlediler, gömdüler...



Gece uyandı Hoca...

Güç bela kefenle çıktı mezardan...

Koşmaya başladı...



Tam o sırada...

Bir fincancı kervanı geçiyordu kabristanın yanından...

Hocayı gece karanlığında beyaz kefen içinde gören katırlar:

Ürktü...

Koşmaya başladılar...

Fincanlar döküldü...

Hepsi tuzla buz oldu...



Hoca’yı yakalayan fincancılar bir güzel patakladılar...

Hoca o haliyle evine gitti...

Karısı şaşırdı ama sevindi de...



Ertesi gün Hoca’nın dirildiğini duyan komşular eve akın ettiler...

İçlerinden yaşlıca biri sordu:

“Hoca, öbür dünya nasıl?..”.

“Fincancı katırlarını ürkütmezsen, buradan farkı yok” dedi Hoca...





Az gelişmiş ülkeleri...

Bindiği dalı kesen politikacılar yönetir...

Ama...

O politikacıların yağcıları...

“Bindiğin dalı kesiyorsun düşeceksin” demez...

Aksine:

“Ne kadar da güzel dal kesiyorsun bravo” deyip alkışlarlar...



Aynı ülkenin halkı da...

Bu dünyada yediği dayakları...

Öbür dünyadaki fincancı katırlarını ürküttüğü için yediğini sanır...



NOT:

Bu kıssanın ülkemizle ilgisi yoktur...

Çünkü ülkemiz:

Az gelişmiş değil...

Çok gelişmiş bir ülkedir...

O çağda öyleydi


İngiliz düşünür Thomas Carlyle’a (1795-1881) halk kitleleri için şöyle demişti:

“Cansız bir balçık yığınıdır... Bir heykeltraşın eli değmediği sürece öylece kalacaktır...”.



Carlyle’ın heykeltraştan muradı:

Bir kahramandır...

Bir liderdir...

Bir devlet insanıdır...





Atatürk, Carlyle’ın hiç tanımadığı ama tanımladığı güçlü kişilerden biri...

Osmanlı’dan “Padişah’ın kulu” olarak emanet aldığı 10 milyon kişiyi...

Önce birey, yurttaş...

Sonra da:

Millet yaptı...



Sözümün özü:

Osmanlı’dan devralınan:

Türk Müslümanları...

Kürt Müslümanları...

Arap Müslümanları...

Arnavut Müslümanları...

Çerkez Müslümanları...

Boşnak Müslümanları...

Lâz Müslümanları...

Ve ...

Rum Hıristiyanları...

Ermeni Hıristiyanları...

Ve Museviler...

 Atatürk’ün zekâsı ve dehasıyla şekillendirilip:

“Millet” olarak devlet sahibi oldular...



Rus edebiyatının dehalarından Lev Tolstoy (1828-1910) ise...

Carlyle ile tam aksi görüşteydi...

Toplumların hayatını ve geleceklerini şekillendiren kahramanlar değil bizzat:

Halkın kendisiydi...

Liderler ve kahramanlar...

Halkın içinden çıkmış...

Halk istediği...

Kabul ettiği...

Hatta:

“İteklediği” kişilerdi...



Ve halklar...

Sonunda mutlaka...

O kahramanı kendi içlerinden çıkarırlardı...

Yani:

Kahramanlar...

Halk hazır olduğunda...

Gelirlerdi...





O çağda...

Gerçekten de öyleydi...

Nereden çıkardım


Millet nedir?..

“Kederde, kıvançta, tasada beraber olan aynı ülke yurttaşlarıdır...”.



Tamam da...

Bizim ülkemizde yaşayan yurttaşlar:

Neden:

“Mutlulukta, barışta ve refahta bir ve beraber olamıyor?..”.



Nereden mi çıkardım?..

Olabilse...

Politikacılar...

Gazeteciler...

Sanatçılar sadece felaket zamanlarında:

“Birlik ve beraberlik çağrısı” yapar mı?..



Oysa canlarım...

İnsanî gelişimini tamamlamış halkımız...

Ve...

Onların arasından çıkacak:

Vasat üstü...

Sadece:

Kederi...

Kıvancı...

Ve...

Tasayı değil...



Neşeyi...

Coşkuyu...

Umudu...

Hâsılı...

Tüm ortak duyguları paylaşan...

Politikacılarımızı başımıza taç...



Felaket sürecinde ülkeyi ve toplumu:

“Benden, benden değil” diye ikiye ayıran partizanları ise:

Sopayla kovalayan toplum olmalıyız...

Değersiz


Filozof Demokritos günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce şöyle demişti:

“Sizin için değersiz olan birinin sizi yönetmesi sakıncalıdır.”.



2500 yıl önceki Yunanistan’da...

İnsanî gelişmişliğini gerçekleştirmiş halkın...

Eğitimsiz...

Cahil...

Kandırılmaya hazır halka oranı:

Yüzde 5 idi...





Günümüz dünyasında...

Müslüman halkların yaşadığı ülkelerin az gelişmişliklerinin sebebi de:

Eğitimsiz...

Cahil...

Kandırılmaya hazır halkın seçtiği politikacıların...

Yönettiği ülke halkının % 10’unun yanında:

Çok değersiz oluşlarıdır...

Deprem geçsin


Canlarım...

Şu depremin yası geçsin...

Göreceksiniz ki:

Ne birlik umurlarında olacak politikacılarımızın...

Ne beraberlik...



Demokrasinin özgür yarış olduğunu da unutup:

Rakipleri düşmanlaştıracaklar...

Ve...

Birbirlerine...

“Düşman ülke politikacılarının” etmeyeceği:

Hakaretleri edecek...

İftiraları atacaklar...



Az daha unutuyordum...

Dünkü SOZCU.COM.TR’de yayımlanan haber şöyle:



İstanbul’un en eski metrosu Yenikapı-Atatürk Havalimanı hattının büyük bir depremde yıkılma riski taşıyan viyadüklerini güçlendirmek için İBB’nin İller Bankası’na yaptığı kredi başvurusuna, 2022 yılının ağustos ayından beri onay beklendiği ortaya çıktı.


Münasebetsiz


Seçimi kaybeden:

Siyasetçidir...

Siyasî partidir...



Seçimi kazanan da:

Siyasetçidir...

Siyasî partidir...



Bir gazeteci...

Seçimi kaybetmesini istediği bir siyasi patinin liderinin:

“Kılıçdaroğlu hiç ‘Ak Parti seçmenleri öldü

 Oyları bana kaldı’ diye sevinmesin” diye yazacak kadar irtifa kaybetmişse...

Bunun sebebi...

Yandaşı olduğu kişi ya da parti seçimi kaybettiğinde...

Kendisinin:

“Ballı kazançları kaybedeceği” endişesidir...

Endişe


Bir ülke halkının yarısından çoğu...

Hiç hak etmediği kadar çok acı çekiyorsa...

Bu acının müsebbibi
sadece:

Eğitimsiz...

Cahil...

Kandırılmaya hazır:

“Bir lokma bir hırka” kaderciliğiyle uyutulmuş kitleler değil...



Ülkeyi yöneten vasat altı politikacıların:

Gerçeklerden duydukları korku...

Ve...

İktidarı kaybedince...

Çıkarlarını da kaybedecek olma: Endişesidir...

Dünün tweeti


ibrahim Kahveci

@Kahvecibrahim

“Terbiyesiz... be ahlaksız, be namussuz, be adi”

Bu siyaset dili mi ülkeye hizmet edecek...

Buna mı destek vereceksiniz...?