Korkusuz
Ümit Zileli

Ayasofya provokasyonlarına dikkat!..

Ayasofya, Danıştay kararı ardından AKP’li Cumhurbaşkanı’nın imzası ile 86 yıl sonra camiye çevrildi...

Danıştay ne yaptı? Altında Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın da imzaları bulunan, Ayasofya’nın müzeye çevrilmesini onaylayan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’ni iptal etti... Dayanak olarak da Ayasofya’yı Fatih Sultan Mehmet’in mülkü olarak gösteren 550 yıllık padişah vakfiyesini gösterdi! Siyasal İslamcı çevreleri pek sevindiren, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dakikalar içinde imzaladığı kararla Ayasofya, Diyanet’e devredildi ve resmen cami oldu... Atılan manşetlerde, söyleşilerde bu durum “Kılıç hakkı” olarak bile gösterildi. Daha da ötesi dinci kanalların birinde şöyle bir teklif bile seslendirildi.

-Şimdi sırada hilafet var!..

Şimdi madalyonun öbür yüzüne bir bakalım; madem Ayasofya “kılıç hakkı” ile Fatih’in mülkü olmuştu, başta İngilizler olmak üzere İtilaf Devletleri tarafından üstelik iki kez işgal edilen İstanbul’un sembolik anahtarının hem de padişah Vahdettin soysuzu tarafından işgal kuvvetleri komutanına sunulmasına ne diyecektik?!

İstanbul yaklaşık 5 yıl işgal altında kaldı; Şayet Mustafa Kemal’in liderliğindeki Kurtuluş Savaşı başarıya ulaşmasaydı, ortada ne Ayasofya, ne İstanbul ne de ülke kalacaktı!.. O halde tüm ülkeyi, İstanbul’u ve tabii Ayasofya’yı işgalden kurtaran, Türk Milleti’ne armağan eden Büyük devrimci, o işgalle çöken ve biten Osmanlı hanedanının yerine bu mülklerin sahibi olmuyor muydu?

-Asıl büyük “Kılıç Hakkı” onun olmuyor muydu?!.

550 sene önceki padişah vakfiyesini gözden kaçırmayan Danıştay, yaklaşık 100 yıl önceki İstanbul’un işgalinin sona erdirilişini, bir diğer deyişle “ikinci fethini” nasıl olmuştu da görememişti acaba?..

Ayasofya’da ilk namaz 24 Temmuz 2020 Cuma günü kılınacak... 24 Temmuz, Ayasofya’yı da kurtaran, ülkenin bağımsızlık ve özgürlüğünü sağlayan Lozan Antlaşması’nın yıldönümüdür. Birilerinin yüreği soğumuştur herhalde...

-Fesli Kadir gibi “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenler pek mutlu olmuştur zannımca!

“Soykırım Müzesi!”


Ayasofya’nın camiye çevrilmesi dünyada da yankılandı...

Provokatörler de hemen harekete geçti tabii! Kısa bir süre önce, Danıştay henüz kararını vermeden bu sütunda yayımlanan “Ayasofya ile aldatmak” başlıklı yazımda, bizi yönetenlerin herhalde “a, b hatta c”planları olduğunu belirterek sorular sormuştum. “Ortodoks ve Katolik, hiç farketmez, Hıristiyan dünyasının misillemeleri olursa, Avrupa’daki, Amerika’daki Müslümanlara karşı “nefret eylemleri” olursa, Türkiye’ye karşı şeytanın bile aklına gelmeyecek her türden yaptırımlar olursa  ne yapacaksınız?” demiştim...

Daha o yazının mürekkebi kurumadan ilk atak Yunanistan’dan geldi; Bir Yunan milletvekili çıkıp Atatürk’ün Selanik’teki evinin “Soykırım Müzesi” yapılmasını teklif etti!

Yunanistan’da bu alçakça öneri tartışılırken, bu kez iktidara yakın Haber 7 sitesinde “Ayasofya tamam! Sırada Atina var” haberi yapıldı, iyi mi! Haberde, Ayasofya’yla ilgili davayı açan Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Kurucu Başkanı İsmet Kandemir’in şu sözlerine yer verildi:

-Bundan sonraki davamız Atina’da Fatih Sultan Mehmet’in kazandırdığı vakıf eserlerinin aslına, cami statüsüne kavuşması!

Greek City Times isimli gazete bu haberin üzerine atlayıp aynen şu satırları karaladı:

-Sadece Yunanistan’ın Doğu Akdeniz Adaları’nı, Girit’i ve Batı Trakya’yı değil, Atina’da dahil olmak üzere tüm Yunanistan’ı istila etme niyetinde olunan açık bir tehdit!

Gördüğünüz üzere provokasyon bir kez başladı mı, içeri de ya da dışarıda asla durmuyor!

-Üstelik bu daha başlangıç!

Yurttaşa hakarete ödül!..


İktidar, Konya’nın Ilgın İlçesi Çavuşcugöl Köyü’nde kömür madeni açılmasına karar verdi...

Bunun için de tarım arazilerinin kamulaştırılması gerekiyordu...

Köy halkı, arazilerinin alınmasına karşı çıktı, direnişe geçti... AKP Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, o köyün çocuğuydu; köy halkıyla konuşmak için Çavuşcugöl’e gitti. Buluşmada Hakkı Dayı isimli yaşlı köylü milletvekiline şu sözlerle tepki gösterdi:

-Ahmet, senin babanın da arazisi var burada.Benim 40 tane yerim gidiyor, benim hayatım bitiyor. Utanmıyorsunuz da, memlekette bir şey kalmadı, sattınız hepsini. Ne dinleyeceğim, bitirdiniz memleketi, mahvettiniz. Allahtan korkun, sizde hiç mi Allah korkusu yok!

Bu ağır eleştiriye sinirlenen Milletvekili Özdemir ise Hakkı Dayı’ya şu karşılığı verdi:

-Köyü satan da, bitiren de şerefsizdir. Sattı diyen de şerefsizdir. Böyle terbiyesizlik görmedim!

Sonra da öfkeyle köyü terketti... Aradan bir hafta geçti. Köylüler bu kez yolu trafiğe kapatma eylemi yaptı. Bu eylemi bitirmek için konuşmaya gelen Ilgın Kaymakamı Yunus Fatih Kadirlioğlu da, arazisini vermeyeceğini söyleyen bir köylüye şu sözlerle tepki gösterdi:

-Terbiyesizlik yapma lan!..

Yaşlı köylüyü jandarmalar uzaklaştırırken köy halkı da kaymakamı yuhaladı... Sonra ne mi oldu? Olay büyüdü, kaymakamın bu sözleri büyük tepki çekti ve görevden alındı. Sonra da Bilecik Vali Yardımcılığına atandı, iyi mi! Diğer bir deyişle yuttaşa hakaret eden bürokrat ödüllendirilmiş oldu!..

-Millet edebiyatı da arada güme gitti!..