Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Avşar kızı Cumbul'u kıskandı mı gıpta mı etti?..

Sanırım halkımız kavram kargaşası konusunda pek hassas değil...

Bir kelimenin ya da kavramın aslında ne ifade etiğinden çok, nasıl anlaşıldığıyla ilgileniyor gibi...

Bu konuda en somut örnek, “kıskançlık/hasetlik” ile “gıpta etme/özenme, imrenme” kavramlarının birbirlerine karıştırılması...



Hülya Avşar, İstanbul Film Akademisi’nin internet üzerinden gerçekleştirdiği canlı söyleşinin bir yerinde beğendiği ve çalışmak istediği yönetmenlerden söz ediyor...

Onlardan biri Yavuz Turgul...



Avşar, yıllar önce Yavuz Turgul’u arayıp “Sizinle bir film yapmak istiyorum” diyor...

Harika...

Ne kadar ünlü olursanız olun bazı konularda bir şeyler istemeyi bileceksiniz...

Bir kişinin hakkı olan bir şeyi istemesi ayıp değil...



Ve o bir gün geliyor...

Turgul, Gönül Yarası’nda rol vermek için Avşar’ı arıyor...

“Film çekimi yaz tatiline rast geldi” diyerek o filmde oynamıyor Hülya Hanım ve ekliyor:

“Hem kendim arıyorum (Yıllar önce) hem bana böyle bir hikaye geliyor, ben oynamıyorum. Kendimden, herkesten özür diliyorum.”...

Ve benim eleştirdiğim o (Bence) kırıcı kısacık cümle ile bitiriyor:

“... ama Meltem Cumbul oynamıştı. Çok kıskanmıştım Meltem’i”.



Anneciğim çok küçük yaşlarımızda iki kız kardeşim ve bana “Hiç kimseyi kıskanmayın, gıpta edin” demiş ve şöyle devam etmişti. “İlle de kıskanacaksanız bir birinizi kıskanın... Çünkü Allah kıskanandan alır kıskanılana verir”...



Hasılı...

Hülya Avşar’ın Meltem Cumbul’u kıskandığını itiraf etmesi, meslektaşına dost gözüyle bakmadığının da kanıtı...

Ya da...

Gıpta ile kıskançlık arasındaki farkı bilmiyor oluşu...

Umarım ikincisidir...

Bilmemek, düşman olmaktan daha masumdur çünkü...



Avşar’ın bir diğer yanlışı Mahsun Kırmızıgül’e yaptığı haksızlık...

Sunucu bir temennisini paylaşıyor ünlü yıldızla:

“Sizi Mahsun Kırmızıgül’le bir projede görmek isteriz...”...

Avşar “Ben de isterim” ya da “Düşünmüyorum” demek yerine “Mahsun da çok başarılı. Şaşkınım onun bu başarısına” diyor...



Bir insan neye şaşırır?..

Beklemediği bir duruma...

Başarısız olmasını beklediği birinin başarılarına...”



Hülya Hanım sinema sanatçısı olmak için ders almamış, tacı elinden çalınınca bir güzellik kraliçesi olarak sinemaya geçiş yapmıştı ancak...

Belli ki...

Tiyatroyu öğrenemediği gibi, yıllardır Türkçeyi de öğrenememiş...

KARİYER YAPMADAN OLMAZ...


Bernard Shaw’ın harika bir sözü vardır.

Der ki büyük üstat:

“Ahırda doğmak at olmayı gerektirmez”.



Canlarım benim...

Fukara ve eğitimsiz bir evden çıkmış olmak, eğitimsiz bir fukara olarak yetişip yaşamayı, kadere teslim olmayı gerektirmez.

Kadere inanmak, Allah’ın verdi aklı inkar etmektir...

Sadece İslam dini değil bütün dinler aklı, kaderden üstün kılar...



Sözün özü...

Hangi şartlarda doğarsanız doğun, demokratik laik cumhuriyet sizin önünüzdeki en büyük imkandır, fırsattır...

Değerini bilirseniz ve eğer ülkenizi yönetmek isterseniz lütfen nereden geldiğinizi değil, nereye gideceğinizi önceleyin...

Ve harika bir kariyer yapın...

Aksi halde...

Yine siyaset yapar...

Yine bir yerlere gelirsiniz ama...

Hem kendinize ve hem de halkınıza yazık edersiniz...

SADAKAT VE KISKANÇLIK...


Bazı kadınlar (Erkekler) için “O muuuu?.. Acayip kıskançtır” denir...

Sevgili kadınlar lütfen düşünün bakalım...

Kıskanç mısınız?...

Yoksa sevdiğiniz adamın sadakatinden mi şüphe ediyorsunuz?..



Bir kadın (Ya da erkek); eşinin başarısını, sadakatini, çekiciliğini, güzelliğini (Yakışıklılığını), servetini, otomobilini falan kıskanır mı?..

Bence hayır...

O halde akıllı ve birbirlerine sadakatle bağlı olan eşler birbirlerini kıskanmaz...

Kıskanıyorsa eğer...

Ortada mutlaka bir güvensizlik vardır...

ALKIŞLAR BAKAN İÇİN...


BDDK; BNP Paribas, Citibank ve UBS’e 7 Mayıs Perşembe günü getirdiği döviz-TL takası (swap) yasağını kaldırdı...

[caption id="attachment_5808338" align="alignnone" width="880"] Berat Albayrak[/caption]

Yasak koymak yanlıştı...

Yanlıştan çabuk dönmek ise erdemdir...

Alkışlarım, yasağın kaldırılmasını isteyen Bakan Albayrak için...

MERAKLI OLAN KİM?..


Sabahın erken saatlerinde postacı bir mektup getirdi.

Adam henüz işe gitmediği için o aldı mektubu...

Karısı yanına koşup sordu:

“Kimden gelmiş hayatım?”

Koca cevap verdi:

“Neden öğrenmek istiyorsun?”

Kadın sitem etti:

“Ay ne kadar da meraklısın?”



Sahi...

Meraklı olan kim?..

Erkek mi?..

Kadın mı?..

Hangisi “Zeytinyağı gibi üste çıkıyor?”...

Ya da “Yavuz hırsızlık” yapıyor...