Korkusuz

Amerikan tuzağını gören var mı?..

Amerikan tuzağını gören var mı?..
Gara operasyonun kamuoyuna duyurulduğu andan itibaren siyasi iktidar sözcülerinin yaptığı açıklamalar arasındaki çelişkiler kartopu gibi yuvarlanarak çığ haline geldi!..

Birileri  birini kandırıyor mu?.. Yoksa daha önce de benzerlerinde yaşadığımız gibi ustaca bir rol bölüşümü yapıldı, biz garip vatandaşlar mı kandırılıyoruz?..

Incık cıncık detaylara girmek istemiyorum. Kafa patlamak sadece bizlerin değil sizin de en doğal hakkınız!.. Harekatın resmen duyurulduğu günden bu güne yapılan tüm açıklamaları alt alta dizin kabak gibi sırıtan derin çelişki ve tezatları anında yakalayacağınızda eminim...

★★★

Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gara’daki harekatın dost ve müttefiklerle koordineli olarak yapıldığını açıkladı.

Kim bu “dostlar” ve “müttefikler” ?

“Dostlar” belki Bağdat yönetimi ama büyük olasılıkla Barzani yönetimi. “Müttefikler” ise Irak hava sahasını fiilen kontrol eden, IŞİD’le mücadele koalisyonu lideri olarak da Irak’ta askeri varlığı olan ABD.

Bu kadar hassas hayati bir operasyonu ikinci bir ortak ile paylaşmak ne kadar doğru?

Dostuna söyleme sırrını o da söyler dostuna... Yılların tecrübesi. Ne kadar doğru olduğu binlerce kez test edilip onaylanmıştır.

Türkiye’nin terör örgütü PKK ile mücadele kapsamında ABD ve Irak, sonralarında Barzani yönetiminin de dahil olduğu ikili, üçlü, dörtlü istihbarat paylaşım mekanizmalarında bunun tecrübesini defalarca yaşadığımız (ABD ve Barzani’nin PKK’ya haber uçurduğu) katlanmak zorunda kaldığımız acı bir gerçektir. Eminim devletin hafızasından da silinmemiştir. Her ne kadar kozmik odamızı bir zamanlar çarşaf gibi ortaya sermiş isek de!.. Ha! Yeri gelmiş iken önemli bir parantez açayım; terör örgütü PKK’nın kalleşçe katlettiği ve hâlâ alıkoyduğu Türk vatandaşlarının durumunu daha iyi anlayabilmek için kozmik odamızın nasıl ve nerelere servis edildiği dosyasının kapağını yeniden gerçekçi bir şekilde aralamak zorundayız...

★★★

İstihbarat paylaşımında dost/müttefiklerden aldığınız istihbaratı kendi kaynaklarınızla da kesin teyit etmeniz hatta bu istihbaratı şimdi bana niye verdi diye de düşünmeniz gerekir.

Bu ister istemez 2011’deki Uludere olayını akla getirir. Detayını bilmiyoruz ama ABD ile istihbarat paylaşım mekanizmasının devrede olduğu bir dönemde yaşanan bu olay Türkiye’nin Irak kuzeyindeki operasyonlarının giderek azalmasına ve sonrasında da çözüm süreci denen PKK ile müzakere sürecine dönüştüğünü herkes hatırlayacaktır.

Gara harekatında istihbarat ne zaman alındı, kimden alındı nasıl teyit edildi bilmiyoruz. Ama açıklamalardan anlaşılan 5 aydır süren bir hazırlık süreci var. İşte bu süreçte operasyonun zamanı vs. konusunda ABD’nin etkisi var mı yok mu iyi bakmak lazım.

Kuşkusuz, Türk devleti böyle bir operasyonu tek başına planlayıp icra edecek donanıma sahiptir. Ancak ABD’nin algı yönetimi ve psikolojik harekat konusunda ayırdığı ekonomik ve insan kaynağı bağlamında lider ülke olduğunu hatırlamak lazım.

Gara operasyonu sonrasındaki gelişmeler ABD’nin Gara’daki olayı bahane ederek Türkiye’nin PKK’ya karşı terörle mücadelesinde yeniden işbirliğini derinleştirmek için fırsata çevirmeye çalıştığına işaret ediyor. TSK’nın nasıl bir operasyon yaptığını çok iyi bilen ABD’nin mağarada katledilen şehitlerimizin kim tarafından öldürüldüğü üzerinde soru işaretleri yaratıp sonra bunu düzeltmesi çok manidar!..

Bu olayın Türkiye’de infial yaratacağını, Türkiye’nin PKK’ya karşı operasyonlarını sıklaştıracağını, artıracağını tahmin etmesi hiç de güç değil. İşte bu kapsamda bugünlerde ABD’nin yeniden işbirliği ve istihbarat paylaşımı tekliflerinde bulunması ve Türkiye’yi Irak kuzeyine yönelmesini sağlaması sürpriz olamayacaktır, olacaktır da... Nitekim iktidar kanadından da Irak’taki PKK hedeflerine yönelik operasyonların sinyalleri geldi bile.

İşte bu tam da ABD’nin istediği bir ortam. Kandil’i, Sincar’ı hedefleyecek kapsamlı operasyonlara girişmek PKK ile mücadelede şuanda atılacak öncelikli hedef olmamalı. Türkiye’nin öncelikli hedefi Suriye kuzeyi olmalı.

PKK’nın ağırlık merkezi Suriye kuzeyindedir. Orada sözde devletçik kurulmak üzeredir. İlan edilmesi an meselesidir.

Fırat doğusunda Haziran 2015’te Tel Abyad düştüğünde Türkiye müdahale hazırlanmış ancak 7 Haziran seçimleri ve sonrasındaki gelişmeler bunu engellemişti. Şimdi benzer bir durumla karşı karşıyayız.

★★★

Tam bu satırları kaleme aldığım sırada Sputnik’e düşen manidar haber şöyleydi;

ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye politikası merak konusuyken, ABD’nin öncülüğündeki IŞİD’le savaş koalisyonunun Suriye-Türkiye-Irak arasındaki bölgede yeni askeri üs kurmakta olduğu iddia edildi.”

Haberi okur okumaz, savunma, güvenlik, dış politika analisti emekli Deniz Kurmay Albay Cahit Armağan Dilek’i aradım. Haberi o da görmüş. İlk tepkisi, “Türkiye Irak’a yönlendirirken, ABD Suriye’de varlığını artırıyor” diye oldu. Cahit Armağan Dilek’in dikkat çektiği noktalar çok önemli;

“Erbil de Amerikan üssüne yapılan saldırı tesadüf değil. ABD, şimdi buna karşılık vermeye hazırlanıyor. Barzani yönetimi konuyu BM ye taşıdı. BM bile olaya müdahil oldu.

Sincar’da Haşdi Şabi yığınağı ve Türkiye’yi tehdit boşuna değil. Haşdi Şabi’nin PKK güdümündeki YBŞ örgütüne koruma sağladığı bünyesine aldığı biliniyor. Haşdi Şabi, Irak güvenlik güçlerinin resmi bir güvenlik yapısı olduğunu ve İran etkisinde bulunduğu unutulmasın. Ayrıca İran’ın Talabani’nin partisi KYB üzerinden Süleymaniye’deki PKK varlığıyla işbirliği içinde Bağdat ile Erbil arasındaki tartışmalı bölgeler Kerkük  Mahmur hattıyla Sincar’a kadar uzandığı bilinmelidir. Yani Türkiye’nin Kandil ve Sincar’a yapacagı bir harekat İran ile de karşı karşıya getirilmesinin önünü açacaktır. Bölgede İran karşıtı koalisyon oluşturmaya çalışan ABD için arzu edilen bir durum.

Ayrıca NATO Savunma bakanları toplandı. NATO Genel Sekreteri diyor ki; ‘Bu toplantıda Irak’ta NATO misyonu genişleterek bunun kararını alacağız.’

Bütün bunlar önümüzdeki dönemde Irak’ın yeniden yeni çatışma alanı olacağını, ABD’nin Barzani bölgesinde ağırlığını ve koruma mekanizmalarını artıracağını gösteriyor. Bütün bunlar Suriye konusunun unutturulup perde arkasında pişirilen federal Suriye ve özerk PKK/PYD bölgesinin hayata geçirileceğini ortaya koyuyor.  Bu bir Amerikan tuzağıdır. Haziran 2015’deki hataya düşmeyelim. Öncelik Suriye’dir.”

★★★

Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.