Korkusuz
Ümit Zileli

Amerikan oyunu!..

Çok tehlikelidir, çok acımasızdır, vahşi ve gaddardır!..

Dünya egemenliğine adımını attığı 2. Dünya Savaşı sonrasından itibaren dünyanın dört bir tarafında onlarca diktatörlüğün kurulmasına, milyonlarca insanın katledilmesine, açlığa, yoksulluğa, yine milyonlarca çocuğun ölümüne neden olmuştur...

İleriye yönelik çıkarları için “şeytanı bile kullanacak” planlar üretir... Özellikle petrolü, yeraltı zenginlikleri, ve stratejik önemi olan ülkelere sızmakta, kendisine çalışacak “görevlileri” seçmekte, iktidarları etkilemek, satın almak, hatta oluşturmakta üstüne yoktur!.. ABD’nin yaklaşık 75 yıldır sürdürdüğü kanlı planların, hareketlerin yani mekanizmanın adı da çok sıradandır:

-Amerikan oyunu!..

Önce, son yıllarda hep olduğu gibi dünya medyasından öğrendiğimiz bir haberi paylaşayım sizinle; Aydınlık gazetesinin de dünkü manşetindeydi:

-4 Rus subayı öldürüldü!..

Habere göre, 2 Şubat sabaha karşı 8 askerimizin şehit edilmesinden yalnızca 1 gün önce Halep’in batısında Suriye ordusuna yapılan havan saldırısı sonucu 4 Rus subayı ve onlarca Suriye askeri hayatını kaybetmişti!.. Şimdi de bir başka haber:

-Bölgede hala faaliyet gösteren “Beyaz Miğferler” adıyla bilinen sözde sağlık kuruluşunun yeni bir “kimyasal saldırı” tezgahladığı iddia edildi.

İlginç değil mi?! Henüz askerimize saldırı olmadan önce ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in “kimyasal saldırıdan” söz etmesi, “Beyaz Miğferler” denilen provokatörlerin hareketlenmesi, yeni ve kanlı bir “Amerikan oyunu” olarak algılanıyor!

-Diğer deyişle, ABD’nin dışlandığı Suriye’ye tekrar dahil olma planı!..

Stratejik ortağımız “istihbaratı” durdurdu!..


Biliyorsunuz, son yaşananlardan sonra Rusya ile Türkiye arasında buz gibi rüzgarlar esmeye başlamıştı...

O zaman ne olmuştu? Çok basit; ABD derhal “Stratejik ortağım, NATO müttefikim” dediği Türkiye’ye sevgi ve destek mesajları göndermeye başlamıştı!. Bunda AKP’li Cumhurbaşkanı ve ona bağlı SETA görevlilerinin Rusya karşıtı açıklamaları da epey etkili olmuştu tabii!.. ABD, Türkiye ile Rusya işbirliğinin “sona geldiğini” düşünmüş, vaziyet alıvermişti...

Ancak üst üste gelen bu saldırılar, ABD’nin insansız hava araçlarının (İHA) İdlib semalarında belirmesi, “kimyasal saldırı” tezgahları art arda dizilince, önceki akşam Erdoğan ile Putin arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti...

Bu konuda Türkiye’nin ilk adımı attığı, Erdoğan’ın “Rusya ile çatışma gereksiz” dediği sızdırıldı... Hadi bilin bakalım hemen sonrasında ne oldu?.. Reuters ajansı haberini aktarayım:

-ABD, Türkiye ile yürütülen gizli istihbarat işbirliğini sonlandırdı!..

Ne demekti peki bu? ABD insansız hava araçlarıyla topladığı bilgileri Türkiye’ye iletiyor,  bu bilgileri Ankara ile paylaşıyordu; ve bu işbirliği yıllardır sürüyordu! Artık ne kadar “sağlıklı” sürüyordu bilemiyoruz ama ABD bu işbirliğini “şak” diye durdurdu; en azından Reuters böyle servis yaptı!.

-Haber teyit edilirse ki bence öyle olacak, Rusya’yı sürekli “güvenilmez” ilan eden, bunu da Türkiye’ye telkin eden stratejik ortağımız(!) ve de NATO müttefikimizin ne kadar güvenilir olduğunu bir kez daha göreceğiz!..

Aslında beklemeye hiç gerek yok!..


Gerçekten yok...

NATO’ya üye olduğumuz 1952’den bu yana ABD’den yediğimiz kazıkları toplamaya kalksak; inanın “12 ciltlik bestseller” olur!.. Mesela bundan 13 yıl önce, 5 Kasım 2017’de Washington’da zamanın ABD Başkanı Bush ile bir araya gelen Erdoğan, görüşmeden çıktıktan sonra durumu üç sözcükle açıklamıştı:

-Hamdolsun istediğimizi aldık!

Ben de köşemde bu görüşmeyi yazmış ve şöyle demiştim:

-Ne aldık? PKK Irak’tan mı kovuluyor? Türkiye istediği gibi geniş çaplı operasyon mu yapıyor? Bush “ortak düşmanımız” dediği için PKK tarihe mi karışıyor? Yoksa terör örgütünün liderleri tarihe mi karışıyor? Bu soruların tümünün yanıtı kocaman bir “Hayır” dır!..

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı tıpkı önceki zirvelerde olduğu gibi yine “aldatılmış”, yine “kandırılmıştı!” Peki, aslında ne olmuştu? Onu da şöyle anlatmıştım aynı yazıda:

-Olan şudur; ABD “üçlü mekanizma”, “anında istihbarat”, “üst düzey askerlerin kırmızı telefon” bağlantısı gibi cılkı çıkmış argümanlarla aslında Türkiye’nin elini kolunu bir güzel bağlamıştır! Öncelikle ABD, “anlık istihbarat” ve buna dayalı nokta operasyonu sözüyle, bugüne kadar şehit düşen askerlerimize yapılan kanlı baskınlara bilerek seyirci kaldığını itiraf etmiştir. PKK’nın nerelerde yuvalandığını bilmediği açıklamalarının ise kocaman bir palavra olduğu iyice ortaya dökülmüştür... Çok daha vahimi; Türkiye bundan böyle PKK ile mücadeleyi ABD izni ve bilgisi dahilinde yapmak durumunda kalacak, yani kaderini tamamen “stratejik ortak”ın ellerine teslim edecektir!..

Aynen de öyle oldu! Bu yazının üzerinden 13 yıl geçti. Aynı yazıyı, isim ve yerleri değiştirip yeniden aynı satırlarla yazsam, üzerine de bugünün tarihini yazsam ne değişirdi, fark eder miydiniz? Hayır etmezdiniz; çünkü “Amerikan oyunu” uzun solukludur, zaman değişir, kişiler değişir, yerler değişir ancak oyunun “ana gövdesi” değişmez!..

-İşte “büyük müttefikimiz” ABD ancak bu kadar dost, bu kadar güvenilirdir!..