Korkusuz

AKP’nin ‘GEZİ’ öfkesinde yeni perde!

AKP’nin ‘GEZİ’ öfkesinde yeni perde!
AKP iktidarının GEZİ’ye yönelik öfkesi dinmiyor!

AKP istiyor ki; bu ülkede artık hiç kimse ağzına bir daha GEZİ’yi alamasın; hiç kimse bir daha yeşile, doğaya, çiçeğe, böceğe ve vatana sahip çıkamasın!

Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ve Tayfun Kahraman işte bu yüzden hukuk ve akıl dışı cezalara çarptırıldılar.

Bu dava, hukuki değil, siyasi bir intikam davasıdır!

,

GÖZLER ANKARA’DA OLMALI

“İstanbul GEZİ Davası”ndaki hukuksuzlukları artık ayrıntılarına kadar bildiğiniz için yaşananları yeniden yazmayacağım.

Benim bugün dikkat çekmek istediğim başka bir dava dosyası var...

Kamuoyunda çok fazla gündeme gelmese de bir GEZİ Davası da Ankara’da sürüyor. Bu davanın duruşması 12 Mayıs’ta yapılacak. 26 sanık, ‘Ankara Gezi Davası’ olarak bilinen bu davada yeniden hakim karşısına çıkacak.

‘Sanıklar’ 12 Mayıs’ta 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan davada ifade vermeye hazırlanırken, avukatları dosyada bir değişiklik olduğunu fark ettiler.

Değişikliği şöyle özetleyeyim:

2016 yılında açılan dava normal seyrinde giderken, savcı 2020’de mütalaa vermiş, sanıkların “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “terör örgütünün propagandasını yapma”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “devletin egemenlik alametlerini alenen aşağılama” ve “mala zarar verme” suçlarından cezalandırılmasını talep etmişti.  Savcı, 1 sanığa “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan hapis, diğer 25 sanığın ise ‘’terör örgütü üyeliği’’ suçundan beraatini istemişti.

BİLİRKİŞİ RAPORU GELDİ VE...

Ancak geride kalan süre, sanıkların aleyhine işledi! Mahkeme, yargılama sürecinde sanıkların telefon sinyal kayıtlarını bilirkişiye inceletti. Duruşma savcısı da dosyaya gelen bilirkişi raporunu koydu ve 22 Nisan’da ek mütalaasını sundu. 2020 yılında beraati istenen sanıkların, ‘terör örgütüne mensup oldukları’, ‘terör örgütlerinin maksadı ve talimatları doğrultusunda sürekli, çeşitli ve yoğun olarak eylem ve faaliyetlerde bulundukları’ savunuldu. Bu, sanıkların her birine 10 yılı aşkın ceza istemek anlamına geliyor.

“SIK SIK KIZILAY’DALAR...’’

Savcı, sunduğu ek mütalaada ‘’ilginç kanıtlar’’ da ortaya koydu! Savcı, aynı davada iki yıl önce beraati istenen sanıkların tamamına, “yargılandıkları diğer sanıklarla suça konu tarihlerdeki birlikteliklerini teyit eder mahiyetteki iletişim / baz kayıtları, pek çok farklı tarihlerde eylemlerin gerçekleştiği Kızılay bölgesinde bulunmaları” gerekçesiyle “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan da ceza verilmesini talep etti.

ADALET İSTİYORUZ!

“İstanbul Gezi Davası”nda yağmur gibi yağan cezaların hemen ardından yapılan bu mütalaa değişikliği, vicdanları yaralamaktan ve adalete olan inancı azaltmaktan başka bir şeye yaramıyor!

Umarım, 12 Mayıs’taki duruşmada yeni bir hukuk faciasına daha tanık olmayız!

AKP sığınmacıları bilerek ve isteyerek getirdi!


AKP iktidarı, muhalefetin ‘’yanlış dış politika’’nın sonucu olarak tarif ettiği ‘’sığınmacı – mülteci – göçmen getirme’’ uygulamasını bilinçli bir şekilde hayata geçirdi.

Ortada bir yanlışlık ve öngörüsüzlük değil, bilinçli ve uzun vadeli bir plan var.

ÇOK AMAÇLI BİR POLİTİKA

Başta Suriye olmak üzere, İran, Irak, Pakistan ve Afganistan’dan getirilen milyonlarca kişi, hem ‘ucuz iş gücü’ hem de Avrupa’ya karşı ‘şantaj’ aracı olarak kullanılıyor. Bu kişiler, aynı zamanda modern yaşam tarzının ortadan kalkması ve kadınların korkarak -  sinerek evlerine çekildiği bir toplumsal düzen için de sahaya sürülüyor.

HDP KORKUSU...

AKP’nin bu politikasının bir ayağı da kuşkusuz ki; HDP’ye yönelik...

HDP’nin oy tabanının genişlediği gören AKP iktidarı, bu seçmen grubundan alamadığı desteği, uzun vadeli bir programla Türk vatandaşlığına geçirilen yabancılar üzerinden ‘dengelemeyi’ düşünüyor.

OY DEPOSU OLARAK GÖRÜYORLAR

AKP iktidarının hesabına göre, uzun vadede Türk vatandaşlığına geçirilen yabancılar AKP’ye oy verecek ve özellikle laik yaşam tarzını savunan kesimlere karşı ciddi bir ‘oy deposu’ ve ‘toplumsal güç’ olarak el altında tutulacaklar.

Uzun vadede Türkiye’nin demografik yapısını değiştirecek ve yeni sorunlara yol açacak olan bu plan, AKP’nin sürekli iktidarda kalma hesabından kaynaklanıyor. MHP de bu plana destek veriyor.

Zaten BAŞKANLIK sistemi de bunun için getirildi!

Yapılan simülasyonlar sonucu, 10 – 15 yıl sonra HDP’siz bir hükümet kurulamayacağı görüldüğü için, alel acele BAŞKANLIK modeline geçildi ve AKP – MHP tipi partilerin önü açıldı.

Demokrasiden korkmanın ve kendi yurttaşına güvenmemenin sonucu işte budur. İktidar, demokrasi yerine çok tehlikeli bir oyunu tercih etti.

CİDDİ BİR SORUN

Türkiye bugün masa başında yapılan hesaplar yüzünden mülteci – göçmen – sığınmacı sorunuyla baş başa kalmıştır. Ve bu sorun öyle bir hale gelmiştir ki; Türkiye’de artık kaç yabancının olduğu bile bilinmemektedir. Bu sayı kimine göre 5, kimine göre ise 8 milyondur. İstanbul Valiliği, sadece bu kentte 1.5 milyona yakın yabancının bulunduğunu açıklamıştır.

Bu bağlamda, tepki gösterilmesi gereken yer ülkeye şu ya da bu şekilde gelen – getirilen sığınmacılar değil, AKP ve MHP’nin politikalarıdır.