Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Ah be kardeşim ahhh!

Sevgili Muharrem...

Önce “Cumhurbaşkanı adayıyım, kazanacağım” diye bir açıklama yaptı.

En güvenilir kamuoyu araştırma şirketlerinin anket sonuçlarında Kemal Bey %48...

Erdoğan %42...

Sen %2...

Kararsızlar %8 çıkınca:

“Günü geldiğinde Kemal Kılıçdaroğlu lehine adaylıktan çekilebilirim” dedin...





Aradan bir gün geçti...

Kim aradı?..

Ya da...

Kimi aradın bilemem...

Ama...



Süleyman Demirel’in:

“Rüzgârsız havada dönen bir fırıldak görürseniz bilin ki arkasından, bir üfleyen vardır” dediği gibi:

Yine dönmeye başladın...



Gerekçen çocukları bile güldürecek kadar absürt...

Neymiş...

Erdoğan ile Kılıçdaroğlu ikinci tura kalırlarsa...

İstesen bile:

Tüm oylarını Kılıçdaroğlu’na taşıyamayabilirmişsin...

O nedenle:

Bizzat aday olup mutlaka:

İkinci tura kalmalıymışsın...



Sevgili Muharrem...

Cumhurbaşkanı adayı olmak istemen...

Dört yıllık üniversite mezunu olan her yurttaş gibi:

Senin de hakkın...



Ama be kardeşim...

Senin bu seçimlerde ikinci tura kalacağını düşünmen bile...

Bırak cumhurbaşkanlığı hayali kurmaya...

Rüyasını görmeye bile hakkın olmadığını gösteriyor...



Çünkü Muharrem...

Demokratik cumhuriyetin dibine dinamit koymak hazırlığında çok yol almış olanlara fitil taşıdığını, görmüyor olamazsın...

Arkandan üfleyen rüzgâr:

Millet İttifakı’ndan da gelmediğine göre...





Yani sevgili kardeşim...

Kılıçdaroğlu’na telefon edip:

“Beni de ziyaret edin, görüşelim” demeyi kendine yediremediğin için:

Şantaj yaparak:

Bay Kemal’in bizzat senden randevu talep etmesini...

Seni ve 3-5 arkadaşını...

Seçilme garantili yerlerden...

MV adayı göstermesini:

İstiyorsun...



Bana sorarsan Kemal Bey:

Milletin hatırı...

Ve geçmişte:

CHP’nin CB adayı yapma yürekliliğini gösterdiği için...

Seni aramalı...

Ama...



Her attığın bir ileri adımı...

Hemen takiben...

Geriye doğru attığın iki adım izleyince: Bay Kemal de sana güvenememekte haklı be kardeşim...



Sevgili Muharrem...

Seçimden sonra...

Bana göre “imkânsız” diyebileceğim kadar zor olsa da...

Burası Türkiye...

Yani:

“Atı alanın Üsküdar’ı geçme ihtimali” her zaman var...



“Eğer bu “imkânsız” gibi ihtimal gerçekleşirse...

“Adam kazandı kardeşim” de desen...

“Böyle olacağını tahmin etmemiştim” deyip halktan özür de dilesen...

Unutma ki:

“Azrail’i gören gözün, tövbesi kabul olmaz...”.

iki taraf da yapıyor


Demokrasi tarihimizde siyaset ilk kez:

Kumara dönüştürüldü...

İşin kötüsü...

Anayasa ve hatta tüm kamu kurumları da:

Kumar masası haline getirildi...

Tabii ki...

Kumarhane sahibinin kim olduğunu:

Herkes biliyor...







CHP-HDP görüşmesi öncesi AYM, HDP’nin:

“Sözlü savunma” tarihini seçim sonrasına erteleme talebini:

Kabul etmedi...



HDP de zorunlu olarak seçime:

HDP olarak mı?..

Yoksa...

Yeşil Sol Parti olarak mı girip girmeme konusunda:

Kararsız kaldı...

Haliyle:

Görüşme ertelendi...



İktidara yakın gazeteler hemen saldırıya geçti...

“CHP seçmenlerinden tepki gördüğü için görüşmeyi iptal etti...”.



Oysa...

Millet İttifakı destekçisi medya...

Cumhur İttifakı’nın HÜDAPAR’la ortak olmasını nasıl eleştiriyorsa...

İktidara destek veren arkadaşlar da Millet İttifakı’nın, Kürt siyasi hareketiyle yapacağı görüşmeyi de öyle:

Eleştirebilirlerdi...



Ama...

Eleştirmek yerine:

Yalan haber yapmayı tercih ettiler...



Ne yazık ki...

Bu ayıbı:

İki taraf da yapıyor...

Akıl, vicdan, sağduyu


Bir an için Erdoğan’ın cumhurbaşkanının anayasadan aldığı yetkiyi kullandığını...

Ve...

Seçim kararını kendisi almış olsa da:

İkinci dönemini tamamlayamadığı için...

Cumhurbaşkanı adayı olabileceğini:

Kabul edelim...





İyi de...

Bu bir içtihat haline gelmez mi?..



Erdoğan bu defa da aday olur...

Ve seçilirse...

2028 seçimlerinden bir ay önce de:

“Seçimleri yenileme” kararı alırsa ne olacak?..



O seçimleri de kazanırsa...

2033 seçimlerinden bir ay önce de:

“Seçimleri yenileme” kararı alma hakkı doğmuş olmayacak mı?..



Yani canlarım...

Erdoğan’ı kendi çıkarları için değerlendirenlerin istedikleri şu:

İçtihat oluşturmak...

Hayatta olduğu sürece...

Son nefesine kadar:

Erdoğan’ı Beştepe’de “Cumhurbaşkanı” olarak yaşatabilmek...



Lütfen:

Akıl...

Vicdan...

Ve:

Sağduyu...

Neyin bedeli?




Boynuna kuru soğan asan bir kişi çektiği videoda şöyle diyor:

“Gerekirse kuru ekmek soğan yeriz. Erdoğan’dan vazgeçmeyiz, biz bu oyunlara gelmeyiz...”.



Ülen kerata...

Sen oyuna gelsen ne olur...

Gelmesen ne olur...

Zaten kuru soğana razısın...

Ama...



Memlekette...

Kuru soğana razı olmayanların:

Suçu ne ki?..

Senin gibi kuru soğana talim edecek zavallılar için:

Bedel ödüyor?..

Kanaatim o ki




Eski Hazine Müsteşarlarımızdan Dr. Mahfi Eğilmez dedi ki:

“Bir Çin Atasözü der ki: ‘Uçurumun kenarında atın yularını çeksen de faydası olmaz’”.



Dr. Eğilmez’in bu atasözünü...

Ekonomiyi uçurumun kenarına kadar getirenlerin...

Şimdi...

Geri dönme çabalarının boş olduğunu anlatmak için hatırlattığı:

Kanaatindeyim...

Fıkra bu ya...


Cumhurbaşkanı afet bölgesinde oldukça yaşlı bir amcanın elini sıkmak için uzandı...

Amca, Başkan’ın adını duymuştu ama...

O güne kadar resmini bile görmemişti...

Kendisine doğru uzanan ele çekinerek baktı...

Ancak...

Kendi elini uzatmakta tereddüt etti...

“Sayın Cumhurbaşkanımız” dediler...

Yaşlı amca:

“Duydum” dedi...

“Elini uzatsana...”.

“Tamam ama” diye başladı yaşlı amca, “geri vereceğine ve çok sıkmayacağına söz versin...”.

Yanlış önemseme


“Erdoğan kaybedeceği seçime girmez” diye yazıp konuşmak:

Bir önyargıdır...

Yani...

Henüz kaybetmeden:

“Ya kaybedersek” diye endişelenmek...

“Akşamüzeri yine güneş batacak, karanlığa gömüleceğiz” diye korkup...

Bir daha hiç güneş doğmayacakmış gibi üzülmekten:

Farksızdır...



Eğer...

Erdoğan kaybedeceği seçime girmeyecek kadar tedbirli olsaydı...

2019 İBB seçimlerini tekrarlatmaz...

İlk seçimde yediği 13 bin oy farkının...

800 bine fırlamasına:

“İmkân” vermezdi...



Erdoğan’ı 20 yıldır iktidarda tutan güç:

Kendisinden değil...

Elini taşın altına koymadan...

Onu iktidarda tutarak servet sahibi olanlarla...

Onu iktidardan indirmek için yeterli stratejiyi üretemeyenlerden:

Kaynaklanmaktadır...

Filozofî


Rumen filozof Emil Michel Cioran dedi ki:

“İnsan türü ancak, kendini mahvedene hayran olur...”.



Hüsmen ise bunu şu cümlesiyle tanımladı:

“Deve dikeni, Türk Müslümanıysa kendisini

şaaapanı sever be agacım ...”.