Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Adalarımıza sahip olabilirsiniz... Ama gururumuza asla...

Çok sevdiğim insanların başında beni güldürenler gelir...

Cem Yılmaz’ı severim çünkü...

Onu izlerken, gülmekten bütün kötülükleri unuturum...

[caption id="attachment_5978608" align="alignnone" width="300"] Cem Yılmaz[/caption]

Erdoğan’ı çok severim (Tabii ki eleştiririm de) çünkü...

O da beni çok güldürür...

Öylesine absürt açıklamalar yapar ki...

Kendimi yerlerde kahkahadan kıvranırken görürüm...



Bir de Fahrettin Altun...

Müthiş komik bulduğum biri...

[caption id="attachment_196877" align="alignnone" width="300"] Fahrettin Altun[/caption]

Geçenlerde “Medyamız çeşitlendi” dediğinde az daha belimi kırıyordum gülerken...

E haklıymış adam aabi...

Gördünüz mü fotoğrafı?..

Bütün manşetler aynıydı...



Neden aynı bütün manşetler?..

Dış güçlerle ulusal onur savaşı verebilmek için tabii ki...



Ey dış güçler...

Ey aşağılık, pespaye tek dişi kalmış medeni memleketler...

Adalarımıza sahip olabilirsiniz ama...

Gururumuza asla...

DIŞ GÜÇLER HADDİNİ BİLECEK...


Bütün dünyada dolar tepe takla gider...

Papua Yeni Gine parası bile dolar karşısında değer kazanırken...

Bizim paramız dolara yenik düşen tek para birimi... Neden?..

Dış güçler; Sayın Cumhurbaşkanımızı, Sayın Maliye ve Hazine Bakanımızı ve elbette...

Onların yönetiminde uçuşa geçen ekonomimizi kıskandıkları için...



Haliyle medyamız sevgili Fah- rettin kardeşimden gelen manşe- ti aynı anda kullanmışlar kiiii...

Dış güçler haddini bilsin...

Paramızla ve gururumuzla oynamasın...

SEVGİLİ ALTUN’A TEŞEKKÜR EDERİM...


George Orwel’ın 1948’de yayımlanan ama 1984 yılının İngiltere’sini anlatan “1984” isimli romanını okuyanlar hatırlayacaklardır...

Dikta yöntemiyle ülkeyi yöneten ve kurduğu dijital hatlarla herkesi gözetleyen Büyük Birader bütün kelimeleri ters yüz ediyordu...



Meselâ...

Geçmişte “iyi” bir olay için kullanılan kelime...

Yeni dilde “kötü” anlamına geliyordu...

“Yararlı” kelimesinin yeni uygulanan dilde karşılığı, “yararsız” idi...



Sevgili Fahrettin Altun’un “çeşitlendi” dediği medya da o hesap...

Meğer “çeşitlilik” aslında “tek seslilik” demekmiş...

Bir güldüm, bir güldüm...



Yazımı gönderdikten sonra bile güleceğimi zannettiğim için sevgili Altun’a teşekkür ederim...

Normal şartlarda bugün, haftalık “pirzola” yeme günümüzdü...

Masraftan kurtuldum...



Biliyorsunuzdur...

Bir kahkaha 2 kalem pirzolaymış...

Sevgili Altun’un “medyamız çeşitlendi” açıklamasından sonra gördüğüm iktidar gazetelerinin hepsi aynı manşetleri beni o kadar çok güldürdü ki...

Kim bilir kaç kalem pirzola yemiş gibi oldum...

Yeter bu kadar...

[caption id="attachment_5978615" align="alignnone" width="300"] Ahmet Özal[/caption]

PARA KAZANAMAYAN LİDER OĞLU...


Ahmet Özal’ı severim.

İyi insandır Ahmet...

Sağlam insandır.

Güvenilir insandır.

Düzgün insandır...



Önce başbakan sonra cumhurbaşkanı olan babasının o devasa gücünü kullan(a)mayan insandır...

Güzel dosttur...

Entelektüel birikimi yüksektir...

Akademik ve pratik ekonomi bilgisi iyidir...



Size, sizden yararlanmak için yaklaşmaz...

Size...

İletişim kurup yardımlaşmak ve bir şeyleri paylaşmak için yaklaşır...



Münci İnci isimli bir avukat yanına yaklaştığında, ortak dostlarımız aracılığıyla uyarmıştım Ahmet’i...

“Uzak dursun, poposundan donunu çeker alır fark etmez” demiştim ama dinlemedi...

Bir süre sonra Ahmet’in elinde kalan tek serveti olan bütün medyasını aldı Münci...

*

Şimdilerde; her hafta Salı, Perşembe ve Pazar geceleri saat 22.00’de Number 1 FM’de şiir okuyor Ahmet...

Çok da iyi okuyor...

Sesi etkileyici...

Türkçesi çok temiz...

Vurguları ve konsantrasyonu mükemmel...

Tavsiye ederim...

ÜLKE ONLARIN ELİNDE AMA...


Haber şöyle:

“Samsun’da Atatürk’e ve MHP’ye hakaret ettiği için Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkan Vekilliği’nden alınan AKP’li Hasan Uzunlar İl Encümen Üyesi seçildi.

Uzunlar meclis üyeliği dışındaki diğer dört görevinden de ‘huzur hakkı’ adı altında ücret alıyor.”.



Lütfen vicdanınızın ve aklınızın ortaklığında cevap verin:

Türkiye’yi içinde bulunduğu felâketlerden bu kaba saba, bencil hesapçı, vasat altı insanlar mı kurtarır?.. Yoksa...

Atatürk seçkinciliğine, devrimlerine ve ilkelerine bağlı entelektüel aydınlar mı kurtarır?..

ATATÜRK DEĞİL AMA ZİHNİYETİ GERİ GELECEK


Halk dalkavukluğu:

İnsanlığın baş belâsı...

Demokrasinin büyük zaafı...

Ve hatta...

Demokrasinin en tehlikeli düşmanı...

Halk dalkavukluğunun karşıtı ise, vasat altıların “düşman” belledikleri, nezaketleriyle alay ettikleri seçkincilik...



Canlarım benim...

İnsanların cinsel tercihlerine saygı nasıl ki insan olmanın gereği ise...

İnsanların giyim ve yaşamlarını inandıkları dinin geleneklerine uydurmalarını kabullenmek nasıl ki insan olmanın gereği ise...

Aydınların, elitlerin, monşerlerin de kendilerince bir giyim ve yaşam tarzı olabileceğini kabullenmek insan olmanın gereğidir...



Hem unutulmasın ki...

Türkiye’yi içinde bulunduğu bu felâketlerden kurtaracaksa eğer...

Yine...

Mustafa Kemal Atatürk gibi elitler, entelektüeller, yüksek yaşam tarzı kalitesine sahip; devlet adamı kimliği, politik karakterinden önce gelenler kurtaracak...