Korkusuz
Can Ataklı

6’lı masa daha ne yapsın?

ANALİZ

6’lı masa daha ne yapsın?


Muhalefeti garip bir umutsuzluk sardı.

Neymiş “6’lı masa umut vermiyormuş.”

Neymiş “Kılıçdaroğlu saçma sapan bir ABD ve İngiltere gezisi yapmış.”

Neymiş “CHP durup dururken türban meselesini alevlendirmiş.”

Neymiş “6’lı masada anlaşmazlıklar varmış.”

Neymiş “Kaftancıoğlu İmamoğlu’na şizofren demiş.”

Neymiş “AKP, psikolojik üstünlüğü ele geçirmiş.”

Neymiş “ABD’ye kafa tutmak prim yapıyormuş.”

Neymiş “AKP, TOGG’u yaparak halkı çok sevindirmiş.”

Neymiş “Milyonlarca kişiye ev sahibi olma umudu aşılanmış.”

Neymiş “EYT çözülüyormuş.”

Neymiş “Asgari ücret alanların cebine artık çok para giriyormuş.”

Neymiş “Teröre karşı Suriye’ye operasyon yapılmış.”

Neymiş “Anketlerde AKP yükseliyormuş.”

Listeyi daha uzatabilirsiniz.

Bunların bazıları yanlış mı?

Değil elbette, ki bunların bir kısmını ben de eleştirdim.

Ancak son birkaç günde kendini muhalif olarak tanımlayanların içine düştükleri umutsuzluğu en sert biçimde dile getirmeleri de beni hem şaşırtıyor hem de canımı sıkıyor.

Çünkü işin aslına bakarsanız toplumdaki hava böyle değil.

Ancak medyanın neredeyse tamamına yakınını ele geçirmiş olan iktidar son bir iki ayda öyle bir atağa kalktı ki, yine sanal bir psikolojik ortam yaratıldı.

Muhalefette olduğunu söyleyenlerin bunun etkisi altında derin bir kaygıya kapıldığını görüyorum.

İktidarın zaten yapması gereken ama bazılarını olağanüstü şişirerek anlattığı kimi yatırımların ülkeye yararlı olduğu elbette bir gerçek.

Ama asıl gerçek, bu büyük ve şatafatlı yatırımların halka huzur, rahatlık ve refah getirmediğidir.

Bir kilo peynire geçen yıl bu zamanda 35 lira verirken şimdi 80 liradan daha ucuz peynir bulunamamasıdır gerçek olan.

Türkiye ekonomisi kurtulur mu?

Elbette kurtulur ama bugünkü baskıcı uygulamalar devam etikçe, hak ve adalet yerine getirilmedikçe, demokrasi ve hukuk sistemi askıda tutulmaya devam ettikçe ekonominin düzelmesi de hayalden ibarettir.

Bu nedenle 6’lı masa halka öncelikle hukuk ve demokrasiyi, adaleti, hak ve özgürlükleri vadediyor.

Kamuoyu 6’lı masadan daha etkili muhalefet bekliyor olabilir ama bunun ne olduğu ve nasıl yapılacağı konusunda kimsenin bir fikri de yok.

Muhalefette olanlar içine düştükleri umutsuzlukla sadece “Böyle muhalefet olmaz” demekten öte bir fikir üretemiyor.

Buna karşı 6’lı masayı oluşturanlar bütün bu umutsuzluklara rağmen önceliği Türkiye’yi normalleştirmeye yönelik adımlar atmaya çalışıyor.

6’lı masadan büyük yatırım vaatleri, yüksek asgari ücret; herkese bol keseden dağıtma hayalleri yaratmak beklemek çok yanlıştır.

6’lı masa bütün sabotajlara, olumsuz görüş beyanlarına, trol saldırılarına ve iktidarın ağır baskılarına rağmen yavaş ama emin adımlarla yürüyor.

İktidar kanadı demokrasiye dönüş paketinden büyük rahatsızlık uydu bunu saklayamıyor zaten.

O halde yapılması gereken, 6’lı masayı kıyasıya eleştirmekten ziyade, beklemek, destek olmak ve umutsuzluğa kapılmamaktır.

Muhalefette yer alanların topluma umutsuzluk pompalaması iktidarın psikolojik üstünlüğü ele geçirmesine neden olacaktır.

Muhalefetteki herkesin sağduyulu olması gerekir.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

ABD adeta Erdoğan’a “Gel Suriye’de kara operasyonu yap” diyor


Özellikle saray medyası son bir haftayı “Suriye’ye yapılacak kara operasyonunu anlatmakla” geçirdi.

Her gece ekran başına geçip eline bir sopa alan “güvenlik uzmanları” veya “gazeteciler” ya da “akademisyenler” Suriye’ye kara operasyonunun nereden ve nasıl yapılacağını anlatıyorlar.

Durumdan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de hayli rahatsız olmuş ki “Bunlar cibilliyetsiz, bilgisiz ve edepsizler” dedi.

Bir kara operasyonu yapılır mı ben bilemiyorum ama ABD’nin Erdoğan’a yine can simidi uzattığını görüyorum.

Hava operasyonu yapıldığı sırada pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’ndan cılız tepkiler gelmişti.

Beyaz Saray ise sanki “Operasyona biz izin verdik” dercesine Erdoğan’ın yanında yer almıştı.

Şimdi gözlediğim kadarıyla ABD yine tersten çakarak Erdoğan iktidarına büyük destek veriyor.

Pentagon Basın Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, bizim saray medyasında “skandal, küstahça, hadsiz” başlıklarıyla duyurulan bir açıklama yaptı.

Sözcü, “Devam eden çatışma, özellikle de bir kara operasyonu, dünyanın IŞİD’e karşı zorlu bir mücadeleyle elde ettiği kazanımları ciddi şekilde tehlikeye atar ve bölgeyi istikrarsızlaştırır” dedi ve sonra şöyle devam etti:

“Benzer şekilde, Türkiye’nin sınırları içinde meydana gelen terör eylemleri konusundaki meşru güvenlik kaygılarını tanıyoruz ancak tekrar itidal çağırısında bulunuyoruz.”

Tam da Erdoğan’ın “Biz operasyon için kimseden izin almayız, kimseye de hesap vermeyiz” dediği bir anda yapılan bu açıklama Türkiye’ye bir tehdit değil tam tersine bu iktidara destek amaçlıdır.

ABD’nin böyle bir çıkışına Türkiye’de hiç kimse “Aman ne güzel” demez diyemez tam tersine muhalefet bile iktidarın arkasında yer almak durumunda kalır.

Özellikle kendini muhalefette gören kişilerin “Oh oh, ABD ile başları belaya giriyor” diye hayal kuranların bu gerçeği görmesi gerek.

YENİ ÖĞRENDİM

Tahmin ettiğim gibi üçüncü çeyrekte de büyüme açıkladılar


Bu köşede dün çıkan yazımı okuyanlar hatırlayacaktır, büyüme rakamlarının hep yukarı doğru çıkmasının bir aldatmaca olduğunu anlatmıştım.

İlk iki çeyrekte sahte bir büyüme olduğunu anlattığım yazımda üçüncü çeyreğin de yine yukarı doğru olduğunun açıklanacağını belirtmiştim.

Nitekim aynen öyle oldu.

Siz bu konudaki yazıyı okuduğunuz sırada üçüncü çeyrek büyüme rakamları geldi.

Tam tahmin ettiğim gibi yine hormonlu rakam açıkladılar.

Buna göre GSYH 2022 yılı üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3.9 arttı.

Dünkü yazımı tekrarlamak istemiyorum, bu rakamın nasıl çıktığını ve asla gerçeği yansıtmadığını anlamak için o yazıyı tekrar okumanızı rica ederim.

https://www.korkusuz.com.tr/turkiyenin-buyume-kandirmacasi.html

BUNU YAZMAK GEREK

Demokrasiye dönünce, cumhurbaşkanını halka seçtirmek çok büyük yanlıştır


İktidara talip olan 6’lı masa; en büyük hamlesini yaparak, yeniden demokrasi ve hukuk düzenine dönüş planını açıkladı.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem adı altında yeniden parlamenter sisteme dönülmesinin koşulları bir bir anlatıldı.

Bunu sadece bir Anayasa değişikliği gibi görmemek gerek.

Türkiye bu tek adamlığı öngören ucube sistemden kurtulmalı ve halkın iradesi yine kendini göstermelidir.

Flash Haber’deki Ana Haber sırasında 6’lı masanın Anayasa’da öngördüğü değişiklikleri tek tek ve ayrıntılı biçimde anlatmıştım.

Bunlardan birine ise karşı çıktım.

O da cumhurbaşkanını halkın seçmesi.

Eğer demokrasiye dönebileceksek cumhurbaşkanını halkın seçmesi büyük yanlıştır.

Çünkü parlamenter sistemde cumhurbaşkanı devletin başıdır, tarafsız ve partisizdir ve sorumluluğu yoktur.

Oysa halkın seçtiği cumhurbaşkanı eğer bir parti yüzde 50’yi geçemezse bütün partilerden daha büyük bir oyla seçilmiş olacaktır.

Bu da o kişiye siyasi bir sorumluluk yükler.

Erdoğan 2014’te aslında partisiz ve tarafsız cumhurbaşkanı olarak seçilmişti ama seçildiği an “Beni halk seçti, milli iradeyi temsil ediyorum, sembolik görev yapmam milli iradeye terstir” demişti.

Ardından AKP’nin Meclis’te tek başına iktidar olmasının da avantajını kullanarak hesapta “partisiz ve tarafsız” ama gerçekte hükümetin başı, icrayı elinde tutan kişi olarak görev yapmıştı.

Demokrasiye geçildiğinde cumhurbaşkanı yine eskisi gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmelidir.

ŞAŞIRDIM

AKP’liden al haberi, biz bunları bilmiyorduk


Hürriyet’e konuşan AKP genel başkan yardımcılarından Mustafa Şen, Suriye’ye yapılan operasyonla ilgili bazı açıklamalarda bulunmuş.

Ancak bunlar öyle açıklamalar ki, vatandaşın bilmediği ve AKP’li olmayan gazetecilerin de yazmaya pek göze alamadıkları bilgiler paylaşmış.

Şen bu bilgileri şöyle derlemiş:

- Rusların YPG ile son yaptığı görüşmede; YPG, Rusların “Anlaşmaya uyun, aşağıya inin” teklifini reddetti.

- Terör örgütü, Türkiye’nin kararlılığı karşısında, Suriye harekatının önünü kesmek için Irak’ta saldırılarını artırdı. Irak’ta daha çok saklanma emri alan örgüt üyeleri, “Vur-kaç” saldırılarına başladı.

- Türkiye’nin kararlılığının farkında olan terör örgütü başta ABD olmak üzere Batı’da kamuoyu oluşturmak için manipülasyonları devreye soktu:

1- Türkiye’nin müdahalesi, DEAŞ ile mücadeleye zarar veriyor.

2- Türkiye sivilleri vuruyor.

3- Türkiye’nin müdahalesi ABD üs ve askerlerini tehlikeye atıyor.

Özellikle ikinci madde çok önemli.

Demek ki bu operasyonlarda sivillerin vurulduğu söyleniyormuş dünya medyasında.

Ayrıca ABD askerlerinin tehlike altında olduğundan endişe ediyormuş.

Bilmiyorduk bunları, AKP’nin sesinden öğrenmiş olduk.