Korkusuz
Ümit Zileli

“600 metreden nokta atışı!”

Dünkü yazımda anlatmak istediğim tam da buydu...

Ne demişti AKP’li Cumhurbaşkanı dünkü grup toplantısında?

- Gelin Hanım dua et ki, Rize’de çok ileri gitmeden ders verdiler... Bu daha bir, daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günler!..

O toplantının hemen ardından, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aldığı destek karşılığında şu mesajı atmıştı:

- Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın emrinde olduk, emrindeyiz, emrinde olacağız...

Soylu’nun bu mesajının ardından sosyal medyaya elinde dürbünlü tüfekle bir herifin fotoğrafı düştü; Yan sütunda o fotoğrafı göreceksiniz. Bu rezil herifin adı Yunus Taşkıran, Muğla’nın Fethiye ilçesinde Din Kültürü Öğretmeni, iyi mi! O rezil fotoğrafa, Soylu’nun mesajını ekleyerek, kendi mesajını da şöyle vermiş:

- Biz de emrindeyiz Aga. 600 metreden nokta atışı, 800 metre kola, bacağa. Yani 800 metreden fazla yaklaşma!

O herifin fotoğrafına, elindeki dürbünlü tüfeğe, gözlerindeki ifadeye iyi bakın! Üstelik bu herif bir öğretmen, din öğretmeni! Bu cani ruhlu herifin ders verdiği öğrencileri düşündükçe, içimin ürperdi, midem bulandı!

AKP’li Cumhurbaşkanı’nın o “tehdit sözleriyle”, bu fotoğraftaki tipe benzeyen kim bilir kaç ruh hastasının kafasında korku filmlerine taş çıkartacak kurgular oluşturduğunu hesaplamak olanaksız...

- Ancak, hangi yollara taş döşediğini görmek için o fotoğrafa bakmak yeterli!

“Açlara yemek verdik!”


Bu da, araya başka konular girdiği için paylaşamadığım bir başka rezillik...

Adı Fatma Yüksel... Başakşehir Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nde görevli... 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Müdürün makamında olmadığı sırada arkadaşlarıyla bir video çekti. Başrolde kendisinin bulunduğu, pek eğlendiği, kıkır kıkır gülerek konuştuğu videonun konusu neydi peki?

- Mustafa Kemal Atatürk, Gençliğe Hitabe ve yardıma muhtaç insanlar...

Çorlu Haber’den Rahim Taşkın ve Ünzüle Coşkun’un haberine göre, Müdür Şaduman Kutay’ın makamında çekilen video şöyle başlıyor:

- Bugün 23 Nisan hep neşeyle doluyor insan. Sevgili arkadaşlarım Şaduman Hanım yokken odasına girdim ve sizin için Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okuyacağım lütfen beni iyi dinleyin. Bismillahirrahmanirrahim. Ey Türk Gençliği, naber. Lütfen işimizi ciddi yapalım. Birinci vazifen Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nde çalışıp, dünya kadar gelen talepleri almaktır!..

Sonrasında konuşma iyice cıvıklaşıyor, rezilleşiyor daha da önemlisi vicdansız ve haysiyet dışı bir seviyeye iniyor:

- Bu bizim en önemli vazifemizdir, herkese koli vermek. Koli, koli, koli diye ağlayanlara alın ulan kolinizi demektir. İkinci vazifemiz yaşlı, hasta, engelli vatandaşlarımıza telefon açıp ağlayanların hatır gönüllerini almaktır...

Fatma Yüksel’in tüm bu terbiyesizliklerinin üzerine “diktiği tüy” ise gerçekten mide bulandıracak bir final halini alıyor:

- Üçüncü vazifemiz ise sıcak yemek... Ramazanda açları doyurmak... Ey Türk istikbalinin evlatları işite bu ahval ve şerait içinde dahi vazifeni en iyi şekilde yerine getirmek boynunun borcudur... Bir gün bu koltuğa gerçekten oturursam hepinize koli vereceğim. Hepinize kahve, çikolata vereceğim, bol bol tatil vereceğim...

Belediye bu kadının işin,  iş ahlakı ve iyi niyetle bağdaşmayan söylemleri nedeniyle son verdi. Ayrıca savcılığa suç duyurusunda bulundu. Hiç kuşkunuz olmasın, bu kadının “değerini!” anlayan bir takım çevreler daha iyi konumda bir koltuk ayarlayacaktır...

- Daha yakışanını mı bulacaklar!..

Sevgili Denizli sana çok yakıştı


Mustafa Denizli’yi çok uzun yıllardır tanırım...

Öncelikle “adam gibi adamdır”, dürüst, sözüne güvenilir, bilgi sahibi ve alçakgönüllü bir dosttur aynı zamanda...

Birçok şampiyonluğa imza atmış bir büyük hocadır aynı zamanda da... Ama Altay’ı 18 yıl sonra süper lige çıkarması bir başka güzeldi! O takımda yıllarca oynamış, orada sivrilmişti ve takımına gönül borcunu da böylece ödemiş oldu...

Takımın başına geçerken beş kuruş almayacağını açıkladı, kendisine ödenecek miktarın da Şehit ailelerine verilmesini istedi. Bu da nasıl bir karaktere sahip olduğunu olanca çıplaklığı ile ortaya koydu.

Maçın bitiminde gözyaşlarına hakim olamadığını görünce benim de gözlerim yaşardı doğrusunu söylemem gerekirse...

- Sevgili Hocam, dostum, bu şampiyonluk sana çok ama çok yakıştı!..