Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

6 Ayda 52 Hidroelektrik santrali tamamlanmış millete kastınız ne ki elektriğe zam yaptınız?...

Geçtiğimiz günlerde iktidara destek veren en çok satan (Günlük tirajı 65.000) gazete; salgın döneminde bile Türkiye’de yatırımların hız kesmediğini anlatıyordu az sayıda okuruna...



“Yatırım” diye tanımladıkları ise harcamalardı...

Mesela, dünyanın en verimli havaalanından biri olan Atatürk Hava Meydanı’na yapılan hastaneden “yatırım” diye söz ediyordu gazete...





Yine 2020 mart ayından itibaren yapımının tamamlandığını iddia ettikleri 498 kilometre bölünmüş yol ve 221 köprü de keza “yatırım” olarak nitelendirilmişti...





Ve sıkı durun...

Sadece 6 ayda 52 hidroelektrik santrali tamamlanmıştı...

Ama nedense...

Elektrik fiyatlarına kocaman bir zam yapılmıştı...



Ya arkadaş...

Madem elektrik üretimini...

Ve hem de barajlardan elde edilen elektrik üretimini...

Bu kadar arttırdınız...

Bu millete kastınız ne ki zam yaptınız?...



Yani canlarım...

O gazeteyi yöneten arkadaş ve onunla birlikte çalışanlar kendi ekonomi servislerine sorsaydılar eğer...

Yapıldığı iddia edilen harcamaların hiçbirisinin “yatırım” olmadığını...

Çünkü üretime katkılarının sıfır olduğunu...

Haliyle devletin vergi gelirlerine...

Bütçe açıklarına...

İhracata...

Ve...

Enflasyonla mücadeleye hiçbir olumlu katkılarının olmayacağını öğrenirlerdi...



Çünkü canlarım...

“Yatırım” olarak tanımlananların hepsi harcama kalemleriydi...

Ve...

Getirileri hiç olmayacaktı...



Sözün özü...

Medya desteğinde...

Olguların yerine algıları ikame ederek ülkeyi yönetenler...

Bu günahlarının ve hatta suçlarının cezasını...

Mutlaka çekeceklerdir...

Çekmeliler...

HİÇ KİMSE İKTİDARA GÜVENMİYOR ÇÜNKÜ


Diyelim ki bir gün bir köprüden geçerken yanından geçtiğiniz adamın biri size çarptı...

Aşağıdan akmakta olan dereye düştünüz...

Siz sularla boğuşurken aynı adam yukarıdan el kol hareketleriyle ve ayrıca yüksek sesle bağırarak “özür diledi...”.

Yani...

Çarpışma kazara olmuştu...





Birkaç gün sonra yine aynı köprüden geçerken yine aynı adam size yine çarptı...

Yine dereye düştünüz...

Yine aynı el kol hareketleri...

Yine yüksek sesle özür dilemeler...



Şimdi soru şu:

Üçüncü defa köprüden geçseniz...

Yine aynı adamı aynı yerde görseniz, ne yaparsınız?..

“Adam günahsız ve iyi niyetli. İlk iki defa kazara çarpışmıştık, özür diledi” deyip yine yanından mı geçersiniz?..

Yoksa...

“Bu adamın bana kastı var” deyip köprünün diğer tarafından mı yürürsünüz?..



Neden mi bu örnek?..

“Yabancı yatırımcı neden gelmiyor?.. MB tedbirleri niçin yeterli ve yararlı olmuyor?..” sorularına “dış güçler” diye cevap vermek yerine...

“Hiç kimse iktidara güvenmiyor çünkü güvenenler bile sürekli kazık yiyor” cevabını vermeniz için...

EKONOMİNİN AYAK BAĞLARIDIR...


Canlarım, demokrasilerde ekonomi politik vardır ve bu çok doğaldır...

Ve bu ekonomi politiğin tercihini tabii ki siyasi iktidarlar yapar...

Başarılı olurlarsa yeniden seçilirler...

Başarısız olurlarsa ve halk da sorgulamayı bilecek eğitim seviyesine yükselmişse; bir daha seçmez...



AKP’nin zaman zaman bana ters gelse de bir ekonomi politikası vardı...

Buna kimileri “iktisadi yaklaşım” diyor...

Ve fakat...

Ve gelin görün ki...

Son üç yıldır ekonomi yönetiminin herhangi bir iktisadi yaklaşımı yok...

Ekonomi politikası yok...



Ekonomiye müdahale...

Beklenti ve belirsizlik ekonomi politik olmadığı gibi...

Ekonominin ayak bağlarıdır...

FELSEFİ DÜŞÜNCEYİ AŞAĞILAYAN DİN TÜCCARLARINI


Kanada’da yaşayan bir sevgili takipçim nefis bir atasözü yazmış videolarımdan birinin altına:

“Tilki ezan okuyorsa, kümese sahip çıkın...”.



Bu atasözü, Hatipoğlu gibi; dinsel düşünceyi önceleyen, felsefi düşünceyi aşağılayan din tüccarlarını anlatıyor adeta...

[caption id="attachment_208765" align="alignnone" width="880"] Nihat Hatipoğlu[/caption]



Sevgili gençler...

“Bu tür din tacirlerini dinlemeyin, yazdıklarını okumayın” demek istemiyorum...

Vaktiniz bolsa hiç sakıncası yok...

İzleyin, okuyun...



Ve...

Bol bol gülün...

Zira...

İki kahkaha bir kalem pirzola yerine geçer...

ABDÜLKADİR SELVİ’YE RAZI OLUN...


Trump ve Biden son tartışmayı da yaptılar ekranda...

Sıra, seçmende...

Güzel bir demokrasi geleneği...

2002 yılına kadar bizde de vardı aynı gelenek...

Ama...

Erdoğan başbakan olduktan sonra bu güzel geleneği yok etti...

[caption id="attachment_208768" align="alignnone" width="880"] Abdülkadir Selvi[/caption]



Umarım ilk yapılacak seçimlerde Erdoğan da rakipleriyle televizyon ekranlarında tartışmaktan kaçmaz...

Rakiplerine tavsiyem...

“Tartışmayı Abdülkadir Selvi’nin yönetmesine bile razıyız” diyerek kendilerine nasıl da güvendiklerini anlatmaları...

ŞİMDİ ÇIKIN İŞİN İÇİNDEN DE GÖREYİM...


Doğru kullanılırsa bütçe açıklarına karşı olmadığımı biliyorsunuz...

Ancak...

Bu iktidarın verdiği bütçe açıklarının bir kuruşu bile yatırıma gitmiyor...

Bütün açıkları harcamaların finansmanında kullanılıyor...

Gayya kuyusuna atılan taş gibi yani...



Son bir buçuk yılda kuru baskılamak için 120 milyar dolarımızı adeta kibrit çakıp yaktılar...

Sonuç?..

1 dolar 7.97...



Oysa...

2018 yılında o büyük faiz artışını da 2020 yılı içindeki o büyük faiz indirimlerini de yapmamalıydı MB...

Faizi indirmekle yükseltmek arasında hiçbir fark yok ki...

İndirmek de müdahale...

Yükseltmek de müdahale...



Yani...

Ekonomik gerçekliklerin ve arz-talebin sağlayacağı dengeyi müdahale yöntemiyle sağlamaya çalışmak...

Haydi bakalım...

Şimdi çıkın işin içinden de göreyim...

PARTİZANLIK OLMASA KAMU YATIRIMI TABİİ YAPILMALI...


Ey güzel insanlar!..

Biliyorum ki en sıkı muhalifiniz bile bu ülkenin yararına olacak...

Ulusun refahına katkı yapacak her türlü icraatı alkışlarsınız...



Bilirim ki...

En liberal olanımız bile...

Dürüst ve liyakatli bürokratlar tarafından yönetilmek üzere inşa edilen kamu yatırımlarını heyecanla ve takdirle karşılar...



Oysa...

Bugün kamu adına tek liralık yatırıma bile “evet” denileceğini sanmıyorum...

Çünkü...

Milyarlarca lira harcanarak yapılacak yatırımlar...

Partizanca eş-dost yerleştirmekten başka hiçbir işe yaramayacak...