Korkusuz

45 milyon dolarlık soru!

45 milyon dolarlık soru!
Firari Sezgin Baran Korkmaz’ın (SBK) yurt dışına kaçmasının sebeplerinden birinin, Koç Ailesi’nin damadı İnan Kıraç’la yaşadığı ihtilaf olduğu artık netleşti. Bilindiği üzere, İnan Kıraç, bu alışverişten dolayı SBK’ya 45 milyon dolar borçlu çıkarıldığını ancak böyle bir borcunun olmadığını belirtiyor. Mesele içinden çıkılmaz bir hal alınca, İnan Kıraç, önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaşmaya çalışıyor. Ancak Erdoğan’ın konuyla ilgilenmediği belirtiliyor. Kıraç’ın bunun üzerine, Saray bürokrasisinden yardım istediği ve süreç içinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu konuya dahil edildiği dile getiriliyor. Zaten SBK’nın yurt dışına kaçış macerası da bundan sonra başlıyor.



HERKES FARKLI ANLATIYOR

Konunun detaylarını bildiğiniz için uzatmayacağım. TV’lerde izledi, gazetelerde okudunuz. Ben konunun farklı bir boyutunu sizinle paylaşacağım.

Bu karmaşık ilişkide ismi geçen ailelerden biri de Nahumlar… Nahum Ailesi, dünya otomotiv piyasasının tanınmış isimlerinden. Bir dönem Koç Grubu ile de ortaklık yaptılar. Tartışmaya konu olan 45 milyonluk hisse devrinde Nahum Ailesi’nin ismi de sık sık geçiyor. Çünkü; İnan Kıraç, Silcolux adlı şirketteki hisselerin, Nahum Ailesi tarafından kendisinden habersiz olarak SBK’ya satıldığını öne sürüyor.

İLK KEZ KONUŞTULAR

Önce TV 100 ardından ise KRT’de ayrıntılarını anlattığım “45 milyonluk karmaşa” şu sıralar medyanın da gündeminde… Dün bu konulara açıklık getirmek istediğini belirten Nahum Şirketler Grubu’nun CEO’su Murat Polat, “Grubumuz ve temsilcisi olduğum Nahum Ailesi adına arıyorum” dedikten sonra özetle şunları söyledi:

“İnan Kıraç, Sezgin Baran Korkmaz’a bu hisseleri 16 Eylül 2019 tarihinde sattı. Biz ise SBK’ya hisselerimizi 24 Eylül 2020’de sattık. Yani, Kıraç’tan tam bir yıl sonra… İnan Kıraç, bizim de içine dahil edildiğimiz 45 milyonluk bir tartışma açıyor ve doğru söylemiyor. Bizim Sezgin Baran Korkmaz ile 45 milyonluk bir alışverişimiz yok. SBK bize böyle bir alacak için gelmedi. Kendisiyle hiçbir ihtilafımız da iş ilişkimiz de yoktur. Tek irtibatımız, İnan Kıraç’tan aldığı Silcolux’un hisselerinin devri sürecinde olmuştur.”

Görüldüğü üzere, dünya otomotiv devlerinin arasında olan Nahum Ailesi, İnan Kıraç’ı yalanlıyor. Sanırım İnan Kıraç, kamuoyunu tatmin edecek detaylı bir açıklama yapmak zorunda… Tabii Nahum Ailesi de… Çünkü ben bu konuda hiç kimsenin tüm detayları anlattığına inanmıyorum. Ortada cevabı hâlâ verilmemiş 45 milyon dolarlık bir soru duruyor!

Meclis böyle tasfiye edildi


MHP’nin dayatması AKP’nin de kabul etmek zorunda kalması sonucu adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen garip bir yönetim şeklimiz oldu. Kimileri bu ucube sisteme ‘Türk Tipi Başkanlık’ diyor. Bu sistemin demokratik hiçbir yanının olmadığı, neredeyse tüm kararların ‘tek bir kişi’ tarafından verildiği sık sık eleştiri konusu oluyor.

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, sistemin 3 yıllık röntgenini çekerek TBMM’nin nasıl tasfiye edildiğini belgesiyle ortaya koymuş. Kaboğlu’nun yaptığı incelemeye göre, 600 milletvekili, geride kalan 3 yılda 2775 maddeden oluşan 183 önerge görüşmüş. Bunların 108’i zaten hiçbir partinin itiraz etmediği uluslararası ticaret sözleşmeleri… Demek ki meclis son üç yılda ciddi sayılabilecek 75 maddeyi konuşmuş ve hayata geçirmiş…



BU GÖMLEK DAR GELİYOR

Bu sırada Cumhurbaşkanlığı ise kararname yoluyla ve ‘tek başına’ 2370 maddeyi ‘gerekçesiz’ olarak yürürlüğe koymuş. CHP’li Kaboğlu’nun yaptığı inceleme, TBMM’nin dolayısıyla milli iradenin tasfiyesi, tek adam rejiminin ise nasıl kurumsallaştığını gösteriyor. Türkiye, kendisine dar gelen bu gömleği ilk seçimde üstünden çıkarmalı ve Atatürk’ün emaneti Gazi Meclis’i eski itibarlı günlerine kavuşturmalıdır.

AKP, İmamoğlu yenilgisini hazmedemiyor


Bundan tam iki yıl önce, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, ikinci kez belediye başkanı seçildi. 30 Mart 2019’da yapılan belediye başkanlığı seçimini YSK’ya iptal ettiren iktidar, seçim yenilendiği takdirde kazanabileceği ve Binali Yıldırım’ı başkanlık koltuğuna oturtabileceğini düşünüyordu. Ancak öyle olmadı! İmamoğlu, ilk seçimi 13700 oy farkla kazanmış, 23 Haziran’da yenilenen seçimde ise farkı 810 bine çıkarmıştı.

[caption id="attachment_270102" align="alignnone" width="600"] İmamoğlu[/caption]

Bu rakam AKP için tam bir kabustu. 810 bin farkla İstanbul’u kaybetmiş ve 17 yıl sonra  ilk kez yenilgiyi tatmışlardı. Evet yenilgiyi tattılar ama bir türlü hazmedemediler. Hâlâ da hazmedemiyorlar… İmamoğlu ve ekibinin önüne sürekli engel çıkarmaları, başkanın yetkilerini, belediyenin ise gelirlerini tırpanlayarak İBB’yi iş yapamaz hale getirmek istemeleri bu hazımsızlığın en net göstergesi…

AKP’nin bu ayak oyunlarının ters teptiği ve toplumun olup biteni gördüğü çok net… İmamoğlu da bunu gördüğü için “Bugün seçim olsa, yüzde 60’ın üzerinde oy alırız” diyor. Sanırım AKP’nin bu sözleri ciddiye alması ve ayak oyunlarından bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü attıkları her adım, İstanbul halkının yaşamını güçleştirmekten başka bir işe yaramıyor.