Korkusuz
Can Ataklı

3 trilyon 285 milyar dolar nerede?

ANALİZ

3 trilyon 285 milyar dolar nerede?


Enflasyon rakamları açıklanır, işsizlik rakamları açıklanır, ihracat rakamları açıklanır.

Rakam rakam rakam...

Kendi başlarına baktığımızda belki birçok kişi için çok fazla bir şey ifade etmeyebilir bu rakamlar.

Ya da eder de toplama bakmak akla gelmeyince korkunç durumu görmek güçleşebilir.

Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz, 20 yılın muhasebesini tutmuş.

Yaptığı hesaba göre “AKP iktidara geldiğinden bu yana toplanan vergilerin toplamı 2 trilyon 700 milyar dolar” tutuyor.

Aynı dönemde yurtdışından alınan kredi 454 milyar dolar.

Cumhuriyet döneminde yapıldı diye, biraz da intikam amaçlı ne var ne yok satıldı biliyorsunuz.

Özelleştirme adı altında satılan varlıklarımızın toplamı da 71 milyar dolar.

Hazine ise 60 milyar dolarlık eksi bakiyeye sahip.

Sonuçta, AKP döneminde toplam 3 trilyon 285 milyar dolar harcandı.

Vecdet Öz bunları yazıyor, tabii araya bir parantez açayım, elbette toplanan vergilerle ve diğer sağlanan gelirlerle devletin yapması gereken pek çok iş de yapıldı.

En azından maaşlar ödeniyor, alt yapı yatırımlarına para harcanıyor.

Bu elbette olacak ama para o kadar büyük buna karşı verilen hizmet o kadar küçük ki, insanın içine kuşku düşüyor.

İşte Vecdet Öz de buna dikkat çekerek “Bu parayı 20 yıla bölersek, yılda 164 milyar ila 250 milyar dolar harcandığı anlamına gelir.  Bu rakamla yılda 96 Osmangazi Köprüsü, 41 Keban Barajı, 23 şehir hastanesi, 320 Tokat Havalimanı yapılabilir” diyor.

Sonra da ekliyor “Devletin hizmet olarak dayattığı tüm yatırımlar fahiş fiyatlarla yapılan, vatandaşa 10-20 yıl süreyle hazineden bir kuruş ayrılmadan borç veren kira yatırımlarıdır.”

Vecdet Öz buradan yola çıkarak şu saptamayı yapıyor: “2002’den bu yana yüzde 120 artan hiperenflasyonun, dövizin 12 kat artmasının, zorunlu tüketim maddelerinin yüzde 100-200 artmasının, yüzde 66’sının yoksulluk sınırının altında ve açlığın yaşandığı toplumsal çöküşün nedenini şimdi anladınız mı?”

Adalet Partisi Genel Başkanı’nın söylediklerini dinledikten ve rakamlara bir bütün olarak baktıktan sonra insan ister istemez, “Bu düzende sanki birileri haksız yere çok büyük kazançlar sağlamış. Hani kimileri ‘herkeste para var etrafa baksana’ diye çemkiriyor ya; işte görüntü, bu ve bunlar gibilerin sınıf atlamasından kaynaklanan bir gerçeklikten başka bir şey değil” diye düşünüyor.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Marketler hazır ramazan paketi yapmıyor


Geçmiş yıllarda birçok market ramazan ayı geldiğinde “yardım paketleri” hazırlardı.

Yardım etmek isteyenlerin bütçelerine göre çeşitli büyüklükteki gıda kolileri hazırlanır ve fiyatlandırılırdı.

Vatandaş da hangisinden kaç tane istiyorsa sipariş verir ve alır dağıtırdı.

Bu yıl kendi mahallemdeki marketlere sordur.

Hiçbirinde bu uygulama yok.

Nedenini sordum “Koli fiyatlarına da çok zam geldi. Bu nedenle kutu hazırlamıyoruz, arzu eden kendi kutusunu getiriyor veya normal poşetlere koyuyoruz” dediler.

Gıda yardımlarında kullanılan koli kutusu fiyatları adet başına 12 ile 18 lira arasında değişiyor.

İşe bakın yardım için kullanılan kolilerin fiyatı, yardımsever insanları bile etkiliyor.



DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Erdoğan’ın “rabiası” Arap ülkelerinde alay konusu olmuş


Hani AKP genel başkanı mitinglerde parmağı ile dört işareti yaptıktan sonra “Bu da bizim Rabiamız” diyerek  “Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet” kavramlarını sayıyor ya, işte bu slogan bazı Arap ülkelerinde dalga konusu yapılmış.

Son zamlarla halkın artık patlıcanı, domatesi, biberi tek tek almasına atıfta bulunan bir Arap Twitter kullanıcısı bu mesajı atmış.

Mesajın altındaki Türkçe tercüme Google tercümesi.

Ben de Arapçayı çok iyi bilen sevgili dostum Veysi Dündar’a sordum. O gerçek tercümeyi böyle gönderdi: Türkiye’de adetle sebze satışı başladıktan sonra, Türkler Rabia sloganıyla çektikleri bir video ile dalga geçtiler. Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Millet, Tek Devlet yerine; Tek Domates, tek Patates, Tek biber, Tek patlıcan” dediler.



KOMİK

Yakında biz de böyle olabiliriz


Bu fotoğraflar Venezüella’yı anlatmak için hazırlanmış.

Bir tavuk ya da bir kilo domates almak için ödenmek zorunda kalınan parayı gösteriyor.

Çok yakında Türkiye’de de durum aynı olabilir.

Hiç şaşırmayın, 90’yı yılların başında “Ekmek, bir milyon liraya satılacak” dendiğinde ister istemez hepimiz gülüyorduk “Yok artık daha neler” diyorduk.

Sonra ne oldu, ekmeği 3/4 milyona alır hale geldik.

Şimdiki gidiş de o gidiş.

Ama olsun, sonunda 6 sıfır atarız olur biter.

ÇOK GÜLDÜM

“Yalandan kim ölmüş?” yazısına bir küçük katkı daha


Pazartesi yani dünkü yazımın başlığı şöyleydi: “Yalandan kim ölmüş?”

Erdoğan’ın güya tesadüfen gittiği öğrenci evinde yaşananları anlatmıştım sizlere.

Oysa bunların hiçbiri sahici değil, tamamen kurgu.

Tabii bizde de başka ülkelerde de insanların yalandan hoşlanma duygusu vardır.

Kitleler kendilerine zarar vermeyen ya da bir şekilde yaralandıklarını sandıkları durumlarda yalana pek aldırmaz.

Hatta öyle ki bu yalana ciddi biçimde inanır ve giderek onun savunucusu da olur.

Bazı durumlarda ise yalana inanmak, hakim otoritenin yarattığı korku nedeniyle de olur.

Bu yazım üzerine okurlarımdan biri bilindik bir fıkrayı göndermiş.

Aslında günümüze de çok uyuyor, tekrarlamakta bir sakınca yok.

Fıkra şöyle:

Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş pazara. Bir başka cambaz yanaşmış:

“Kaça bu eşek?”

“Bin lira!”

“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”

Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:

“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal. Onun için ucuza verdi!”

“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış. Bu nedenle topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor!”

Eşeği satana koşmuşlar:

“Yahu bu eşek topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”

Satıcı gülmüş:

“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”

Alıcıya koşmuşlar:

“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”

Alıcı dövünmeğe başlamış:

“Vay namussuz vay! Eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”...

Şimdi gelelim bu fıkradan çıkarılacak e günümüze uyarlanacak derse;

Çağımız insanının ahlak yapısının özeti...!

Yalan söylediklerini biliyoruz. 

Yalan söylediklerini biliyorlar. 

Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar. 

Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz. 

Ama hâlâ yalan söylüyorlar.

İnanıyor pek çok kişi de bile bile.