Korkusuz

3 Temmuz öncesi kritik mektup...

3 Temmuz öncesi kritik mektup...
İYİ Parti’nin hem tavanında hem de tabanında göz ardı edilemeyecek büyük bir tedirginlik var. 3 Temmuz’da altılı masa toplantısına İYİ Parti ev sahipliği yapacak.

Lafı uzatmayalım. İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi Bilal Karaca’dan aldığım mektup;

-Türkiye hızla sandığa doğru gidiyor. Muhalif kesimlerin acil seçim talebi, son günlerde, ‘iktidar beklentisine’ evrilmiş görünmektedir. Akşener’in ‘13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın adayı olacaktır.’ sözleri ve son kamuoyu araştırmalarının bilinen sonuçları, umutları iyice besleyip artırmaktadır. Her ne kadar CHP’nin oy oranında dikkate değer bir artış görülemese de Millet İttifakı’nın diğer bileşeni olan İYİ Parti yüzde yirmi oranının üzerine çıkmış (KONDA ve ORC) görünmektedir. Akşener’in ‘birinci parti olacağız, ben Başbakan olacağım.’ söylemi bir iddia olmaktan öteye geçip ciddi ciddi reel politik bir gerçeklik olarak tezahür etmeye başlamıştır.

-Muhaliflerde oluşan, ağırlıklı olarak İYİ Parti’nin büyümesinden kaynaklı iyimser hava, CHP Politbürosunun da başını döndürmüş olmalı ki kendilerini, ‘parmaklarını şıklatsalar iktidar olacakları’ naifliğine kaptırmış görünüyorlar. Bir süre önce harıl harıl ‘CB seçimini kiminle kazanırız?’ sorusuna cevap ararken, şimdi; ‘seçimi zaten kazanıyoruz, kendi ajandamıza uygun olanı nasıl aday yaparız’ın derdine düşmüş gibiler. ‘İster 6’lı masayla ister masasız, ister ittifakla, ister tek başımıza bizim istediğimiz aday olsun’un peşindeler sanki. Bu maksatla kendi politik hesaplarına uygun adayın önünü açabilmek için epeydir yol temizleme harekâtı yürütüyorlar.

-‘Seçimi kiminle kazanırız’ sorusunun tartışıldığı ilk dönemde, masada 2+2 isim vardı; iki Genel Başkan ve iki de Belediye Başkanı. Bunlardan mutlaka kazanabilecek kişinin aday olmasını istiyorlardı. Akşener daha baştan ‘Ben CB adayı değilim.’ diyerek kendisini, Politbüronun dezenformasyonunun hedefi olmaktan hasar almadan hızla kurtardı. Ancak derin CHP’yi yeterince tanımayan İmamoğlu ve Yavaş, maalesef bu tehlikeyi önceden sezemediler. Kamuoyu nezdinde kendilerini öne çıkaracak faaliyetler içine girdiler.

★★★

-Kazanma arzusu taşıyan Politbüro önce belediye başkanlarının bu çalışmalarından memnuniyet duyuyordu. Ancak İYİ Parti’nin hızlı yükselerek CHP’ye yaklaşması ve Millet İttifakı’nın CB seçimini kazanma şansının iyice artması Politbüroyu, kendi adayını dayatmak konusunda harekete geçirmeye yetmiş olmalı ki;

Önce Nagehan Alçı polemiği üzerinden İmamoğlu’nun CB otobüsünü devirerek devre dışı bırakıldı. Mansur Yavaş ise HDP/Kürtçü seçmen üzerinden taca çıkarıldı. CHP’nin potansiyel Cumhurbaşkanı adayları hem AK Parti’nin hem de CHP’nin trollerine göz göre göre yem edildi. Linç edilirken onları savunmak adına tek kelime edilmesi bir yana, aksine avuç ovuşturuldu.

-Özellikle Mansur Yavaş’ın oyundan düşürülmesi, CHP ile samimi, düzeyli ve sonuç odaklı bir ilişki kurmak isteyen milliyetçi-muhafazakâr-liberal merkez sağ seçmeni ciddi şekilde endişelendirmiştir. Sağduyulu kesimler kamuoyunda artık açık açık CB adaylığı konusunda CHP Politbürosunun bir ‘oldu-bitti’si ile karşı karşıya kalınabileceği korkusunu dillendirmeye başlamıştır. Bu yüzden 6’lı masanın kriterlerine uyan CHP’li yeni bir adayı, İlhan Kesici ismini öne çıkarmaya başlamıştır. Kesici’nin erken bir evrede konuşuluyor olması, kendi iradesinden bağımsız olarak, tamamen merkez sağ seçmenin ileride tasvip edilmeyecek bir dayatmayla karşılaşmak istememe ve bu defa seçimi kaybetmeme arzusunun tezahürü olarak değerlendirilmelidir.

-Bu ön alma aynı zamanda, Millet İttifakı’nın adayına oy vermek isteyen merkez sağ kesimin CHP’ye net bir mesajını da içermektedir; ‘Evet, CHP’nin masadaki pozisyonuna ve liderliğine saygı duyuyoruz. Ama siz de Türk seçmeninin sosyo-politik ve kültürel ağırlık merkezini temsil eden merkez sağ seçmenin hassasiyetlerine duyarlık gösterin. Aday sizin partinizden olsun, bu onuru siz taşıyın, ama bizim de gönül huzuruyla oy verebileceğimiz ‘kazanabilecek’ bir adayla karşımıza gelin.’

-Ancak CHP Politbürosu bu mesajı pek de doğru okuyabilmiş gibi görünmüyor. Jakoben tavırlarından bir milim gerilemeden kurdukları siyasi giyotini harala gürele işletmeye devam ediyorlar. İmamoğlu’nu öfkeli ulusalcılarla, Yavaş’ı provokatif Kürtçülerle giyotine verip, deyim yerindeyse, kellelerini sepete düşürdüler. Şimdi sıra İlhan Kesiciye gelmiş görünüyor. O’nun da kellesini tuzu kuru lümpen laikçiler eliyle almak istiyorlar. Tamamen insani ve manevi bir hassasiyet/nezaket tavrından, utanmasalar, rejim düşmanlığı çıkaracaklar. Kurtla kuzunun ‘Bıldırda suyumu bulandırdın’ hikâyesi.

★★★

-Politbüro çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Her an, Kılıçdaroğlu’nun merkez sağ seçmenle oya gibi işleyip, emek emek inşa ettiği güven ve karşılıklı saygıya dayalı ilişki, birkaç suret-i haktan görünen jakoben kendini bilmez tarafından berhava edilebilir. Yol temizliği yapalım derken arabayı yoldan çıkarıp uçuruma atabilirler.

Nitekim 2018 seçimlerinde de bunu yapmışlardı. CHP’ye Genel Başkan seçiyor gibi çekirdekten yetişme CHP’li bir Cumhurbaşkanı adayı için direttiler. Hatta Kemal Bey’i, Muharrem İnce’yi aday ilan etmeye mecbur bıraktılar. ‘Nasıl olsa CB seçilemese de Genel Başkan yaparız’ diye düşündüler. Sonra da ‘Adam kazandı.’ deyip kenara çekildiler. Sonuçtan ve ülkeye maliyetlerinden ders çıkarmamış olmalılar ki; şimdi de aynı yola tekrar girmiş gibi görünüyorlar.

-Kılıçdaroğlu ve Akşener’in Memleket Masası’nda büyük özveri ve çabayla iktidar yemeği pişirdiği kazana tekme atıyorlar. Korkarım iş; ‘kırk yılın emeği, deli kızın yumağı’na’ dönecek. Neymiş, İmamoğlu otobüse neden Nagehan’ı almış, Mansur Yavaş neden ‘inşallah’ demiş, İlhan Kesici niye cenazeye gitmiş. Kesici’nin tamamen insani ve Türk gelenek-göreneklerine uygun bir tavrının altında ne gibi bir kötülük aranıyor acaba.

-CHP’ye oy verecek seçmen Mars’tan gelmeyecek her halde. Seçmenimizin adı Müslüman Türk Halkı. Bu halkın hastalık, düğün, cenaze, milli ve dini bayramlar gibi ortak acı ve sevinçlerinden haberdar değillerse bu halk CHP’ye neden güvensin de hükümeti ve devleti teslim etsin.

Bir yandan, muhafazakârlarla ‘helalleşelim’, ‘bize oy versinler’ denirken, diğer yandan, muhafazakâr seçmenin duyarlıklarına sırf saygı gösterdi, taziyede bulundu diye kendi yetişmiş kadrolarının birer birer linç edilmesine seyirci kalınıyor. Bu sağlıklı bir tutum değildir. Türkiye’nin bugün ulaştığı demokratik seviyede, bu tavırlardan bir iktidar çıkmaz. Böyle bir Türkiye yok. Sürekli kendi evlatlarını yiyen, mütemadiyen kendi kahramanlarını harcayan bir parti nasıl ve kiminle iktidar olabilir ki.

-Kimi aday yaparlar, İlhan Kesici, Mansur Yavaş aday yapılır mı, yapılmaz mı, onu biz ‘sıradan ölümlüler’ bilemeyiz, elbette ilgili ve yetkililerin bileceği bir iş. Ama tavsiyemiz, CHP; merkez siyasetten beslenmiş, yaşam tarzı ve hizmetleriyle halkın güvenini kazanmış muteber siyasi aktörlere karşı, birilerinin sırf kendi küçük hesapları ve ikbal kaygıları nedeniyle itibar cellatlığı yapmalarına asla müsaade etmemelidir. Politbüro behemahal kontrol altına alınmalıdır. Aksi halde sandık milletin önüne geldiğinde merkez sağ seçmenin oy verebileceği, seçim kazanabilecek itibarlı bir Cumhurbaşkanı adayı bulamayabilirler.