Korkusuz
Can Ataklı

10 bin katrilyon dolardan bize bir şeyler düşecektir herhalde

ACAİP YAZILAR

10 bin katrilyon dolardan bize bir şeyler düşecektir herhalde


Aslında çok değil kişi başı 93 milyon dolar falan.

Jüpiter ile Mars arasındaki asteroit kuşağının en büyük parçası Psyche’ye gidecek sondaj ekibi başarılı olur da buradaki değerli madenleri dünyaya getirir ve “hepsi benim” havasına girmeyip herkese dağıtırsa alacağımız para bu kadarmış.

Söylediklerine göre bu asteroidin toplam değeri 10 bin katrilyon dolarmış.

Bırakın para kısmını o kadar rakamı yan yana getirip hesap yapmak bile çok zor.

İnternette bazı kaynaklara baktım, işte bu 10 bin katrilyon doları dünya nüfusuna bölünce bu çıkıyormuş.

[caption id="attachment_249325" align="alignnone" width="446"] Dev astroidin eni 200 kilometre. İçinde milyonlarca ton çok değerli maden var. Bilim insanları astroidi çekim gücüyle dünyaya yaklaştırmayı ve yörüngesine sokarak gidiş gelişi daha hızlı yapmayı planlıyor.[/caption]

Yaşadık yani.

Haber çok yeni değil.

Bu dev astroit, 17 Mart 1852’de Annibale de Gasparis tarafından keşfedilmiş.

Psyche adı verilen bu asteroid gibi aynı kuşakta 10 tane daha asteroit varmış.

Tabii Gasparis bu asteroidin maddi değerini bilmiyormuş, nasıl bilsin ki keşfetmiş olması bile büyük olay.

Bu keşiften 170 yıl sonra Amerikan Uzay Havacılık Dairesi NASA asteroidin çok değerli madenlerden oluştuğunu fark etmiş.

2017 yılında bu astroide bir sondaj aletinin gönderilmesi planlanmış, 2020’de de operasyon başlamış.

Keşif sondajının montajı tamamlanmış, yakında yola çıkacak olan bu sondaj 2026 yılında astreodin üzerine konacakmış.

Peki bu asroidi çok değerli hale getiren madenler neler?

Bilim insanlarının “uzaktan saptamalarına göre” Psyche’de demir, nikel, altın, platin, bakır, kobalt, iridyum ve redyum varmış.

Ayrıca dünyada henüz bilinmeyen maden ya da enerji kaynakları da olabilirmiş.

Elin oğlu nelerle uğraşıyor.

Biz daha aya gitmeye yeni karar verdik.

AKP genel başkanı birini astronot olması için seçecek, bu kişi eğitilecek, sonra uzaya giden birinin gemisine konacak da aya gidecek.

Millet de pek sevinecek “Türk bayrağını aya diktik” diye.

Bizim astronotun aya gitmesiyle Amerikalıların bu astreoide gitmesi aşağı yukarı aynı yıla denk gelecek gibi görünüyor.

Gerçi Amerikalılar tam biz aya gitmişken bu dev astreoide gidecekler de ne olacak?

Getirebilecekler mi o kadar madeni buraya?

Çok zor.

Zaten benim aklıma gelen Amerikalıların da çoktan aklına gelmiş.

Şimdi “Önce bir gidelim, madenleri yerinde görelim, sonra nasıl getireceğimize bakarız” diyorlar..

Ne bileyim belki orada bulunacak bir madenden elde edilecek enerji ile çok daha hızlı hareket edebilme yeteneği olan gemiler yapılır.

Uzay teknolojisi geliştikçe maliyetler de düşer herhalde.

Sonra bir bakmışsınız uzay TIR’ları gibi dizilmiş gemiler dünyaya maden taşıyor.

Bizimkiler de aya dört şerit yol yapacak ya.

İşte o yolun gidişinde durur, uzay gemilerinin camlarını silip bahşiş alırlar artık.

ÇOK GÜLDÜM

Bugün sizlere 4 fıkra birden


Sokağa çıkma yasağı tekrar iki güne çıktı. Her hafta pazarı evde geçiriyorduk, şimdi cumartesiler de işin içine girdi.

Dünden bu yana sıkılmışsınızdır. O halde Yıldırım Tuna’dan gelen 4 fıkra ile biraz tebessüm edelim de sıkıntımızı biraz atalım üzerimizden;

Çernobil’in elmaları

Pazarda satıcının biri “Elmayageelll elmayaa.. Vatandaaaşşşelmayaa. .Çernobilin elmaları bunlarrr! Sulu sulu Çernobiill..!” diye bağırıyormuş. “Deli misiniz?” diye sormuş kadının biri, “Çernobil’in elmalarını kim alır ki?”
Pazarcı “Valla yenge yetiştiremiyorum” demiş, “Kimi karısına, kimi kocasına, kimi de kayınvalidesine alıyor, kalmıyor bile yani..!” (1980’ler nostaljisi)

Olay patlamak üzere

Mimar arkadaşlarımdan
birinde Covid Pozitif tespit edildi.. Eşi evinde bir odayı ona hazırladı ve hemen karantinaya aldı arkadaşımı...
Odasına yemekler, portakal suları, gazete servisleri başladı,  tam “ Allahtan eşinde de çıkmadı “ dediğimiz anda evindeki 25 yaşındaki yardımcı kıza da test yapıldı ve kız da“ pozitif ” çıktı.. Hepimiz iğne üzerindeyiz.. Her an hır çıktı, çıkacak. ( uyarlanmış alıntıdır )

Bildiğin kavga işte..

Komiser kavga eden iki adamı görünce araya girmiş, çektirmiş ikisini de karakola,  “Mahallemin huzurunu kaçırmak ha?... Yahu utanmıyor musunuz herkesin içinde sokakta kavga etmeye?.. “ diye bağırmış..
“Haklısınız komiser bey” diye cevap vermiş adamlardan biri hâlâ sinirinden nefes nefese, “Birdenbire oldu.. Arkadaşla imkanlarımız da kıt işte.. Daha önce tanışıp, kararlaştırıp maalesef bir salon falan da kiralayamadık..”

Hakim’e hediye kravat

Eyalet Mahkemesi Ağır Ceza Baş Hakimine, yılbaşı nedeniyle kargo ile bir Noel Baba’lı spor kravat hediye gelmiş, kravatı takan yaşlı hakim, bir müddet sonra kravatın desenleri arasında ustalıkla gizlenmiş minik metal diski fark etmiş.

Son derece önemli uluslararası uyuşturucu davasına baktığı için “Dinleme cihazı olabilir” endişesi ile olayı anında FBI’a iletmişler, kravat incelenmesi için iki kurye eşliğinde özel uçakla Washington’a gönderilmiş. İki hafta sonra hakim durumu merak edip FBI’a telefon etmiş, “Diskin üretildiği yeri ve amacını tam olarak tespit edemedik” demiş ilgili ajan, “Ama çok enteresan bir şey keşfettik, o diskin üzerine elimizle bastırınca ‘JingleBells’ çalmaya başlıyor..!”


[caption id="attachment_249326" align="alignnone" width="500"] Hollanda’daki bu sokak ismi bana çok samimi geldi.[/caption]

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Güzel bir pazar şiiri


Sosyal medyada gezinirken çok güzel bir şiir buldum.

Yazarını herkes tanıyordur mutlaka.

Ümit Yaşar Oğuzcan.

50 yıl önce yazmış bu şiiri ünlü şair.

Artık ne düşünüyordu, hangi duygular içindeydi bilemiyorum.

Ama çok hoşuma gitti.

Ben de “Bu pazar günü herkes okur, benim gibi beğenir” diye düşünüp sizlerle paylaşmak istedim.

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

Günlerden bir gün,

Hamama gideceği tuttu,

Başbakan hazretlerinin..

Bir yanında birinci veziri,

Bir yanında ikinci veziri,

Bir yanında üçüncü veziri..

Sonra efendime söyleyeyim;

Peşkircibaşı,

Nalıncıbaşı,

Sabuncubaşı..

Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile,

Peştemal takıp girdiler hamama,

Geçtiler kurnaların başına,

Üçer beşer..

Başbakan deseniz,

Kuruldu göbek taşına,

Yan gelip yattı..

Memleketin en ünlü tellakları,

Sardılar dört yanını..

Kimi elini kaptı, kimi bacağını,

Bir keseleme, sürtme faslı başladı,

Tam on iki saat..

On iki ünlü tellak,

İncitmeden keselediler,

Hazretin mübarek vücudunu..

Öylesine kir çıktı ki sormayın,

Her biri nah parmağım gibi..

Aman efendim bu ne kiri,

Demeye kalmadı,

Keselerin altında eriyip gitti,

Koskoca başbakan!..

Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı,

-Nettünüz devletliyü?

Dediler tellaklara..

Tellaklar cevap verdi;

-Biz yıkadık keseledik,

Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik..

Suç bizde değil,

Kir bitti,

Başbakan elden gitti!...