Korkusuz
Ümit Zileli

Zavallı bizler!..

Bu yazıya ilk düşündüğüm başlık şöyleydi:
-Zavallı Türkler, zavallı Kürtler!..
Sonra vazgeçtim!. Bu ülke insanlarının etnik farka bakılmaksızın nasıl aldatıldıklarını, nasıl ezildiklerini, nasıl kullanıldıklarını, menfaatler uğruna nasıl harcandıklarını anlatan bir başlık olmalıydı.
Emperyalistler ve işbirlikçileri özellikle son yarım yüz yılda kanlı pazarları, Taksim, Sivas, Kahramanmaraş katliamlarını yaratırken, darbeler tezgahlarken, binlerce insanın ölümü pahasına köleleşmiş, her açıdan bağımlı bir ülke oluşturmaya çalışırken “Bunlar Türk, bunlar Kürt” ayrımı yapmamıştı!..
Bu ülke üzerinde oyun oynayanlar bize karşı suç işlemiş, bizim yaşamımızla oynamış, bizim geleceğimize ipotek koymuştu. Bu ülkenin insanları işte bu kanlı ve çirkin oyun için acı çekmiş, öldürülmüş, işkencelerden geçmiş, yoksullaşmış, köleleşmişti. Tüm bunlar başlığı da beraberinde getirdi:
-Zavallı bizler!..
Geçen hafta yazdığım “Başımıza örülen çoraplar” başlıklı yazıma olumlu olumsuz birçok tepki aldım.
Ama bir tanesi çok ilginçti. Öyle ki; bu yazının yazılmasına neden oldu; “Yazıklar olsun” diye başlayan faks mesajında hakaretlerin, “dost-düşman” tanımlamalarının dışında kalan tek cümle şöyleydi:
-Bir Kürt Newroz resepsiyonu verdi diye devlet yıkılmaz..
Talihsiz bir cümle, acıklı bir bakış açısı!.. Kuzey Irak’ta, hem de çok uzun süredir kotarılmaya çalışılan ‘piyon devlet’ oyununu göremiyorsanız, bunu sezebilen herkesi ‘Kürtler hakkında şuur altındaki kinini kusan’ düşmanlar olarak algılarsınız.
-Bu çok doğal!..

ABD kuklası bir devlet!..


Ama ne yazık ki gerçeği değiştirmiyor!..
Bakın; tam 11 yıl önce Londra’da kaleme aldığım bir ‘tahlil’ yazısında ne demişim:
“...Özellikle son yıllarda açıktan açığa konuşulmaya başlanan senaryoya göre, bağımsız(!) bir Kürt devletinin sınırları şöyle olacaktı:
İran-Irak-Türkiye’de yaşayan 20-30 milyon civarındaki Kürt asıllı insanı ve yine aynı ülkelerin Kürt nüfusu barındıran topraklarını kapsayacak bir devlet!.
Bu Türkiye açısından topraklarını Diyarbakır’dan(hatta Elazığ’dan) itibaren yeni kurulacak devlete bırakmak anlamına gelmekte.. Böyle bir devlet çok açık görülebileceği üzere ‘uydu devlet’ olmaya son derece yatkındı. Dört tarafı dost olmayan ülkelerle çevrili, denizle bağlantısı olmayan, ekilecek verimli toprağı bulunmayan, hiçbir şekilde ticari yol yaratamayacak böyle bir devlet ancak ve ancak ‘uydu’ olmaya adaydı. Herhangi bir süper devletin desteklediği, Ortadoğu’da ‘koçbaşı’ olarak kullanacağı bir kukla devlet!..”
İşte 90’lı yıllarda bu senaryo yaşama geçirildi!.. Son 10 yılı kabaca bir gözden geçirin..
Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle başlayan sürece bir bakın; taa 1989’da yazdığımız senaryonun adım adım nasıl kotarıldığını göreceksiniz.
-Bunun için uzman olmak gerekmiyor!..

Sınırımızda ikinci uydu devlet!..


Ankara’da ‘bir Kürt’ün’ verdiği resepsiyon ise, talimatı ABD’den verilen bir kutlama kokteyli!..
Fiili olarak kurulmuş, yalnızca adı resmen konmamış uydu devletin Türkiye’nin başkentinde verdiği ‘resmi davetin’  özü bu!.
Bu oluşuma, menfaati olanlar dışında, bir devlete sahip olma heyecanıyla alkış tutanların yanıtlaması gereken soru da şu:
-ABD’nin bu yüz yılı da kontrolü altında tutabilmek için, tüm bölgeyi ateşe verme pahasına yarattığı bu ‘devlet’ içinize siniyor mu? Köleliğe alkış tutmanın devrimcilikle, demokratlıkla ne ilgisi var?!..
Bu ülke on binlerce insanını Türk-Kürt, Alevi-Sünni, sağcı-solcu çatışmalarına kurban verdi. Tümünün altında CIA yani ABD imzasının bulunduğu artık malumumuz. Ama Kuzey Irak’ta kurulan ‘devlet’ bu çekilen acılara rahmet okutacak gelişmelere gebe ne yazık ki!..
Tüm bölgede milyonlarca insana ‘cehennemi’ yaşatacak ABD patentli bu oyundan en büyük zararı yine Türk, Kürt ‘biz’ göreceğiz.
-Zavallı bizler!..

----------------

İleride neler olacağını anlatan bu yazı kaleme alındığında AKP’nin tek başına iktidar olmasına pek az bir zaman kalmıştı!..
İktidar şu anda 16. yılını sürdürüyor... Yukarıda yazılanlar çıktığı gibi, bu kez Suriye sınırımızın doğu ucunda yeni bir “uydu oluşum” Amerikan desteğinde yapılanıyor!.. Muhalefet “Afrin’i aldık, bunun karşılığında Fırat’ın doğusunda ABD ile bir anlaşma mı yapıldı?” diye soruyor!..
90’larda ve sonrasında bu ülkeyi yönetenler ABD ile yapılan her anlaşmada hep kandırıldılar! “Çekiç Güç” rezaletiyle Irak’ın kuzeyinde düpedüz adı konulmamış bir “devletçik” oluştu! İkinci Irak savaşından sonra ise Türkiye büyük tuzakların içine çekildi; iktidarın hata ve günahları, kendi söylemleriyle “kandırılmaları” Suriye bataklığına dahil olmamızı sağladı! Şimdi ABD ile yeni bir “flört” görüntüsü oluşuyor... Eğer Fırat’ın doğusu için ileri sürüldüğü gibi bir “anlaşma” söz konusu ise söylenecek tek şey var: ABD desteğinde ikinci bir uydu devlete ve yan yana olan bu iki uydu oluşumun(Irak-Suriye) birleştiğini görmeye çok az süre kalmıştır!..
-Gördüğünüz gibi, çeyrek asır sonra yine aynı manzara: Zavallı bizler!..