Korkusuz

Savaş kapımızda

Savaş kapımızda
Biz İstanbul seçimleriyle uğraşırken Trump Hazretleri İran’a saldırmaya hazırlanıyor.
Ya da öyle görünerek Körfez’in kral, emir ve şeyhlerinden para sızdırmaya çalışıyor.
Geçen hafta uçak gemisi USS Abraham Lincoln’u İran’a 20 mil uzaklıkta Bahreyn’e yollayan Trump hemen peşinden B-52 stratejik bombardıman uçaklarını Katar’daki El-Adid üssüne gönderdi. Öncesinde Trump Bahreyn ve BAE’ne 6 milyar dolarlık Patriot füzeleri sattı.
Önceki gün Pentagon olası İran saldırısına karşı bölge ülkelerine Patriot gönderileceğini açıkladı.
Adamlar kafayı İran’a takmış.
İran’ı çevreleyen 11 ülkede Amerikan üssü ve istihbarat ofisleri var.
İran’ın tüm askeri faaliyetlerini gözetlemek ve İran’dan İsrail’e fırlatılacak füzeleri erken görmek için kurulan Malatya Kürecik’teki Amerikan üssü çok önemli.
ABD bölgemizdeki tüm askeri faaliyetlerini ve olası savaşı Katar’daki üslerden yönetiyor.
Irak işgalinde olduğu gibi.
Peki Amerikalılar İran’dan ne istiyor?
İran’ın ABD’ye karşı hiçbir faaliyeti yok.
Obama ve Batılı liderler istiyor diye İran nükleer programından bile vazgeçti.
Ama Trump iktidara gelir gelmez iki nedenle kafayı İran’a taktı:
1- Sonsuza dek İsrail’in güvenliğini sağlamak,
2- İran’ı bahane ederek Körfez ülkelerine yüz milyarlarca dolarlık silah satmak.
Trump her fırsatta kral ve emirleri aşağılayarak ‘Sizi koruduğumuz için para vereceksiniz’ türünden açıklamalarda bulunuyor.
‘Kudüs, Golan ve Batı Şeria’nın bir bölümü İsrail’in’ diyen Trump son bir hamle ile Filistin davasını sonsuza dek bitirmeye hazırlanıyor.
Ama öncesinde İran’ı ve İran’ın destek verdiği Suriye ve Lübnan Hizbullah’ı devredışı bırakmaya çalışıyor ve çalışacak.
Çünkü Kanlı Arap Baharı’nda en az 60 bin askeri ölen ve ekonomisi çökertilen Suriye ve dolaysıyla Hizbullah direndiği sürece İsrail asla rahat edemeyecek.
Trump geri kalan Arap ve Müslüman ülkelerin büyük bölümünü satın almış durumda.
Direnenleri de farklı yol ve yöntemlerle yola getirmeye çalışıyor.
Durum çok ciddi ve bir o kadar tehlikeli.
Onlarca ambargo ve yaptırım kararıyla İran’a diz çöktüremeyen Trump şimdi ortalığı kızıştırarak amacına varmak istiyor.
Böyle bir adamdan her an bir delilik beklenir.
Hatırlayın rakibi Hillary Clinton’a televizyonda ‘IŞİD’i sen kurdun’ demişti.
Hillary kurdu ama bizim başımıza bela oldu.
İran’a yönelik herhangi bir provakasyon tüm bölgeyi savaşa sürükler.
Herkesin İsrail’e hizmet ettiği Kanlı Arap Baharı’yla bölgeyi perişan eden ABD ve bölgesel müttefikleri şimdi çok daha büyük bir maceranın peşindeler.
Olası bir saldırı karşısında İran her şeyi göze alarak ABD ve müttefiklerine karşılık verecektir.
İran hiç çekinmeden Körfez petrol ve doğal gazının yüzde 80-90’ının geçtiği Hürmüz Boğazı’nı kapatacaktır.
Sonrasını düşünmek bile korkunç.
Kıyamet senaryosunda İsrail sıkıştığında, ki öyle olacaktır, atom bombalarıyla her yeri vuracaktır.
Gerçi S-400’ler atom bombası taşıyan İsrail füzelerine karşı işe yaramaz ama Amerikan F-35’lerini kuş gibi avlar.
Avlar ama o zaman da Trump Hazretleri bizi avlar.
Savaş çıkmazsa da bu bölgede kesin bir şeyler olacak.
Şimdiye kadar olduğu gibi bölgede olup biten her şey Türkiye’yi etkileyecek.
Türkiye; İran’a ve İran müttefiği Irak ve Suriye’ye komşu.
Türkiye; Amerikan’ın savaşı yöneteceği üslerin bulunduğu Katar’ın müttefiği.
Türkiye; Katar düşmanı ama ABD müttefiği Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn’e düşman.
Türkiye; ABD’nin NATO içindeki müttefiği ama aynı zamanda NATO düşmanı Rusya’nın dostu.
Tam bir Türk-İslam-Arap sentezi.
İşe yaramadığı ortada.
AKP’nin durumu daha da ortada.
Trump’ın hiç şakası yok.
Bari şu 23 Haziran seçimlerini atlatsak.
AKP’den her an her şey beklenir.
Bahane arayan AKP son anda ‘savaş var’ der ve seçimleri iptal edebilir.
AKP yapamazsa Trump yapar.
Adam Ankara’ya gelmek için gerekçe arıyor:
S-400 olmazsa İran, o da olmazsa Suriye ya da PYD, PKK ve Öcalan.
Hiçbiri de olmazsa Dünya Bankası, İMF ve uluslararası finans kuruluşlarının yeşil dolarları.
Bazıları Avro sever ama yeşili sevenler dolarla organik ve platonik aşk yaşarlar.