Korkusuz

Oy ver dünya değişsin

Oy ver dünya değişsin
2011 öncesi Türkiye’nin başta komşuları olmak üzere bütün dünya ülkeleriyle arası iyiydi.
2011’de ‘Arap Baharı’ denilen kanlı oyun sergilenince AKP’nin ‘saltanat ve hilafet hevesi’ kabardı.
Batı destekli ve Körfez finansmanlı ‘Bahar’ın İslamcıları iktidara taşıyacağını düşünen AKP hesapsız-kitapsız Ortadoğu bataklığına daldı. Silahlı-silahsız Arap İslamcılarının sponsorluğuna soyunan AKP karşı tarafı inandırmak için içerde de ‘İs­lamcılığa’ merak sardı.
İşte ne olduysa ondan sonra oldu.
17-25 yolsuzlukları, devletin tüm ku­rumlarını ele geçirme çabası, demokrasi ve özgürlükleri ortadan kaldıran uygulama­lar, içerde ve dışarda karanlık hikayeler, Suriye’deki rezillikler ve ona bağlı Rusya ile savaşın eşiğine gelmek, yine Suriye’de PYD’ye verdiği destekten dolayı ‘stratejik müttefik’ ABD ile kavga etmek ve bütün bunlara bağlı olarak karanlık harcamalardan dolayı ekonomin iflasa sürüklenmesi.
Her şey Şam’daki Emevi Camisi’nde namaz kılmak için.
Değer mi?
2011 öncesinde Erdoğan, Gül, Davutoğ­lu, Arınç ve daha bir çok AKP’li bu camide namaz kılmıştı.
Esad ile dost olunduğu yıllarda.
Lafı uzatmaya gerek yok:
AKP her şeyi bir heves uğruna mah­vetti.
Siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel ve elbette dinsel olarak.
Yalnızca Türkiye’de değil tüm İslam coğrafyasında.
Vebali çok büyüktür.
Ama özellikle Suriye’de.
AKP hiçbir şeyden ders almışa ben­zemiyor.
AKP iktidarda kalırsa 2011 sonrası bölgesel politikalarından vazgeçmeyecek vazgeçemeyecektir.
Suriye ve bölge politikalarından vazgeçmeyen bir AKP içerde çok daha karanlık bir Türkiye’yi kurmak isteyecektir.
Bir tek örnekle:
Arap ve dünya İslamcılarına ‘Ben sizin liderinizim ‘ diyen bir Türkiye inandırıcı olabilmek için içerde daha dindar bir devlet ve toplum yaratmaya çalışacaktır.
Bunun neye mal olacağını hepiniz tahmin edebilirsiniz.
Özetle;
Başka nedenleri de var ama Türkiye’nin bugün geldiği karanlık noktanın en önemli nedeni AKP’nin Suriye politikası.
Bu politikadan vazgeçildiği anda bu ülkede her şey düzelir.
Suriye ile dost olunduğunda Türkiye böl­genin diğer ülkeleriyle dost olur.
Suriye bataklığına saplanan Türkiye’nin Katar hariç bölgede hiçbir dostu kalmadı.
Suriye ile dost olunduğunda 3.5 milyon Suriyeli ülkesine döner, TSK Kuzey Suri­ye’den çekilir, Türkiye on binlerce silahlı militan ve ailelerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılamaktan kurtulur, Türk iş adamları Suriye’de yıkılan 600-700 bin evin yeniden inşasına katılır ve bundan dolayı Türk ekonomisi canlanır, başta PYD-YPG olmak üzere Türkiye tüm güvenlik sorunlarından kurtulur.
Ve daha neler neler!
Aklınıza gelen HER ŞEY.
İşte bu nedenle AKP gitmeli.
İşte bu nedenle ‘Şam’a hemen büyükelçi göndereceğim’ diyen Muharrem İnce Cum­hurbaşkanı olmalı.
İşte bu nedenle ‘Türkiye, Suriye, İran ve Irak bir araya gelip Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatını kurmalı’ diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yanında durmak gereki­yor.
İnce-Kılıçdaroğlu ikilisi bu söylemleriyle dünyayı değiştirebilir.
Bunun nasıl olacağını en ince detaylarıyla biliyorum.
Ben çok ciddiyim.
Siz de ‘Her şeyden bıktık, sıkıldık ve içimiz karardı’ diyorsanız Türkiye ve dünyayı değiştirin.
Hiçbir dedikoduya inanmadan sandığa gidip oy kullanmakla.
İnce’ye yardım etmek için.
CHP, İYİ Parti ve Saadet’i TBMM’de iktidar yapmak için.
Millet İttifakı’na destek vermesi için HDP’yi Meclis’e sokmak için.
Bir OY’la ne olur demeyin.
Hatırlayın 30 Mart 2014’te CHP Mu­harrem İnce’in inanılmaz mücadelesiyle Yalova’da BEŞ OY farkla kazandı.
AKP’nin itirazı sonucu 1 Haziran’da tekrarlanan seçimde CHP 5 oyu 228’e çıkardı.
AKP’nin bütün numaralarına karşın Mu­harrem İnce zafer kazanmıştı.
Muharrem İnce 8 Temmuz’da bu zaferi tekrarlayabilir.
Hepimizin OY’u ile.

sozcu-banner-1