Korkusuz

Olur mu acaba!

Olur mu acaba!
Öncesinde BOP vardı ama özellikle 2011 Arap Baharı ile birlikte Türkiye ve bölgede çok hızlı ve karmaşık gelişmeler yaşandı.
17/25 Aralık 2013 depremi ve buna bağlı olarak 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi, ülkeyi çok farklı bir kargaşanın içine sürükledi.
16 Nisan 2017 Referandumu ve 24 Haziran Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, bu sürecin sonucu olarak sistemi toptan değiştirdi.
Bu arada Haziran ve Kasım 2015 seçimleri ile MHP ve lideri Devlet Bahçeli’nin, AKP’ye yanaşması politik yaşamın birçok kavram ve değerini tartışmaya açtı.
Açtı ama bu ülkede olanlar oldu ve oluyor.
İç ve dış politikada artık hiçbir kavram, ilke ve alışkanlığın anlamı kalmadı.
Örneğin, ABD ile 70 yıllık ilişkilerde birçok konuda sorun yaşanıyor.
S-400 ve Fırat’ın doğusu konuşulan iki sıkıntı.
Peki sıkıntılar devam ederse Türkiye ABD ve NATO’dan kopar mı?
Koparsa, Ankara, Fırat’ın doğusunda ortaya çıkacak ABD, İngiltere ve Fransa’nın desteklediği PYD/PKK oluşumuna karşı nasıl davranacak?
Ankara; Doğu Akdeniz’deki gelişmelerden dolayı AB’nin ilan ettiği ve ABD’nin yakında açıklayacağı yaptırımlara karşı ne yapabilir?
NATO’dan çıkma olasılığıyla, Ankara, AB’den de kopabilir mi?
Böyle bir olasılıkla Ankara, ekonomik ve mali sıkıntılarını nasıl aşabilir?
NATO ve AB’den kopan ya da soğuyan Ankara, 500 yıldır düşman bellediği Ruslarla stratejik müttefik olabilir mi?
Yoksa her şey blöf mü?
Blöf değilse Ankara, Fırat’ın doğusunda ABD ve Batı destekli PYD/PKK oluşumunu engellemek için Esad ile barışabilir mi?
Aynı Ankara; Suudi Arabistan, BAE ve İsrail’in Fırat’ın doğusundaki faaliyetlerine karşı ne yapabilir?
PYD/PEJAK/PKK yöneticileri, bir aydır Washington’da herkesle görüşüyor.
Özellikle Yahudi lobileriyle.
Onlar da Trump’la görüştürmüş.
Fırat’ın doğusu, Suriye’nin yaklaşık yüzde 25’i.
Suriye petrol ve doğal gazının yaklaşık yüzde 70’i bu bölgede.
Suriye’nin buğday, arpa, mercimek ve benzeri tahıl ürünlerinin en az yüzde 40’ı bu bölgeden karşılanıyor.
Suriye’nin en büyük üç barajı bu bölgede Fırat üzerinde ve Halep ile çevresinin su ihtiyacı buralardan karşılanıyor.
Çok net söylüyorum İsrail tüm kurumlarıyla bu bölgede ve uzun vadede Türkiye için çok büyük bir risk var.
Fırat ve Dicle’nin kaynakları Türkiye’de ama İsrail’in gözü bu iki ırmakta.
Adamlar ‘Nil’den Fırat’a kadar bölge bizimdir’ diyor ve bu söylemi gerçekleştirmek için her şeyi yaptı yapıyor.
Birçok şeyi de başardılar ve böyle giderse geri kalanları da başaracaklar.
Durdurmanın tek yolu var, o da BOP ve Arap Baharı politikalarından vazgeçmektir.
Yani CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önerdiği Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı çerçevesinde Suriye, Irak ve İran’la birlikte hareket etmektir.
AKP bunu yapar mı?
Sanmıyorum çünkü dışardaki gelişmelerin olası risklerini göğüslemek için AKP içerde bile gereğini yapmamaktadır.
AKP; herkesi düşman belleyen politikasından vazgeçmiyor.
AKP; işleri daha da karıştırmak için oyun peşinde olabilir.
Piyasada çok sayıda senaryo konuşuluyor.
Sıkışan AKP; HDP’nin muhalefetle ittifakını bozmak için Öcalan ile barışabilir.
AKP; bir süre için kullandığı MHP’den kurtulup İYİ Parti’ye çengel atabilir.
Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek için her yola başvuracak olan AKP, son çare olarak İmamoğlu’nu kazanmaya çalışabilir.
AKP’ye yardımcı olmak için muhalif gibi görünen bazı gazeteciler, yandaş medyaya transfer olabilir?
Başka olasılık ve sorular da var ama özünde tek bir gerçek var, o da AKP’nin kendisidir.
Yani kendini sorgulamasıdır.
Yani; ya 2011 öncesine döner ve barış içinde bir Türkiye ve bölge için uğraşını sürdürür ya da içerde ve dışarda herkesle kavgaya devam eder.
İkinci olasılığı tercih ederse yalnızca kendisi değil tüm Türkiye ve bölge kaybeder.
Her ne kadar kaybedilecek bir şey kalmadıysa da!
AKP her şeyi perişan etti.
Düzeltmenin tek yolu AKP’den kurtulmak.