Korkusuz
Ali İskefli

Marka marka dedikleri

UEFA mali disiplin kıskacında olan kulüplerimizin, kendile­rini toparlamak için bekledikleri devlet destekli uzun vadeli düşük faizli krediyle borçları yapılandır­ma konusu, federasyonda ve ül­kedeki seçimler nedeniyle askıda kaldı. Bu da kulüplerin transfer döneminde kemer sıkma politika­sı uygulamasına neden oldu. Tüm kulüpler bonservis ödemeden ucuz maliyetli oyuncu peşinde koşuyor. Diğer taraftan da eldeki yüksek maliyetli oyuncularda maaş indirimi ve kur sabitleme uygulaması başlatıldı.

Takımlarımızın gelirlerinin en yüksek ve garanti kalemi, yayıncı kuruluştan gelen paraydı. Kim ne derse desin Süper Lig’deki son iki sezon, şimdiye kadar oyna­nanların en faciasıydı. Herkesin ağzında bir ‘marka değeri’ söyle­mi var ama futbol sadece sahada oynanır. Oyun saha dışından etkilenmeye başlarsa izleyicilerini kaybeder, ortada ‘marka’ diye bir şey kalmaz.

Katarlı beIN Group’un sahibi olduğu Digitürk, 21 Kasım 2016 günü sonuçlanan ihaleyle 500 milyon dolar (+KDV) karşılığında Süper Lig’in yayın haklarını 5 yıllığına aldı. O zaman 3.37 olan dolar şimdi 6 TL sınırında. Bu da yetmezmiş gibi ortada izlenecek ve satılacak futbol da yok. Yayıncı kuruluş da anlaşılan fedakârlık bekliyor. Yeni TFF, yeni umutlar, çok çalışmak lazım çok.