Korkusuz

Köyden kovulmak

Köyden kovulmak
CHP’de kurultay konusu şimdilik kapandı.
Muharrem İnce’ciler muhalefete devam ederse Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle disipline sevk edilir ve partiden atılırlar.
Sonuç felaket ve rezalet.
Yok durumu kabullenir yerel seçimlere kadar seslerini çıkarmazlarsa farklı bir fotoğraf ortaya çıkar:
Muhalifler seçim sürecinde çalışmaz, partinin yenilgisini bekler ve seçim sonrasında tekrar harekete geçerler.
Başka birçok veri ve olası gelişmeyle birlikte sonuçta CHP ve CHP’den dolayı Türkiye’nin geleceği  karanlık.
Çünkü bir sonraki seçim Haziran 2023’te.
Cumhuriyet’in 100. Yıl kutlamalarından 4 ay önce.
Anlamlı!
O zamana kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan devleti, toplumu ve sistemi kendi siyasal, dinsel ve ideolojik değerlerine göre dizayn etmiş olur.
Ama içeride ve dışarıda  her şey Erdoğan’ın istediği şekilde gelişmeyebilir!
Türkiye gibi bir ülkede ve bizim coğrafyada hiçbir şeyin garantisi yok.
O zamana kadar ben ise ne kadar zor ve karmaşık olursa olsun gerçekleri anlatmayı sürdüreceğim.
Başkalarının yaptığı gibi yapılanları şikayet ederek değil, yapılanların ne anlama geldiğini anlatarak ve geleceğe ışık tutarak.
Bunu yaptığım için  şimdiye kadar kovulmadığım köy kalmadı.
Silivri’ye bile uğradım.
Ama asla pes etmedim etmem.
Ben bu ülkeyi, toprağını, havasını, doğasını, insanlarını ve bulunduğu coğrafyanın tüm halklarını seviyorum.
41 yıldır fiilen gazeteciyim, bu coğrafyanın tüm ülkelerine gittim, savaşlarını izledim, liderlerini tanıdım ve her şeyini biliyorum.
Bu birikim kolay değil ve boşa gitmesine izin veremem.
Verirsem kendi varlığımı inkar etmiş olurum.
Yani siz ne yaparsınız bilmem ama ben her zaman diyalektiğe inandım.
Yani mücadeleye, mücadeleyle güçlenecek umutlara ve hep birlikte göreceğimiz aydınlık geleceğe.
Tek başıma kalsam da.
Ne diyor Büyük Ozan Nazım Hikmet
Kendi kendimizle yarışmadayız gülüm
Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz
Ya dünyamıza inecek ölüm.
En güzel deniz: henüz gidilmemiş olandır
En güzel çocuk: henüz büyümedi
En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz
Henüz söylememiş olduğum sözdür.
Umuda bin kurşun sıksa da ölüm
Unutma umuda kurşun işlemez gülüm”
Biliyorum hiç kolay değil ve olmayacak ama odun gibi de yaşanmaz ki!
Yaşamın ve yaşamanın bir anlamı olmalı.
Bir iz bırakmalı bu dünyada insan.
Bizden önce inançları uğruna canlarını veren milyonlar gibi.
Bütün hayal kırıklıklarına ve hatta yenilgilere rağmen.
Biliyorum çok zor.
Düşman, düşmanlar ve dost gibi görünen iki yüzlüler çok ama çok güçlü.
Hadi bir örnek vereyim kendimden:
AKP iktidara geldiğinde Türkiye başta Suriye olmak üzere komşularla iyi ilişkiler geliştirmeye başlayınca ben de bir gazeteci olarak bu ülkelerde var olan ilişkilerime bu çabaya destek verdim.
Ben Osmanlı  mirasçısı Sünni Erdoğan’ın Emevi  başkenti Şam’da iktidarda olan laik Alevi Esad, İslamcı  Şii İran ve Abbasiler’in ülkesi  Irak’ta yaşayan Sünni ve Şiilerle başarabileceği bir birlikteliğin bölgenin kaderini değiştireceğine inanıyordum.
2002’den 2011’e kadar çok şey başarıldı, bu ülkelerle birlikte tüm coğrafya rahatladı ve başta Türkiye olmak üzere herkes kazandı.
Vizeler kaldırıldı sınırlar açıldı.
Herkes herkesle dost oldu.
Bin yıllık rüya gerçek olacaktı.
Olacaktı ama düşmanlar rahat durmuyordu.
Emperyalistler, Siyonistler ve bölgesel işbirlikçileri.
Başta dünyanın en tehlikeli iktidarı Suud ailesi.
2011 ‘Arap Cehennemi’ 9 yılda inşa edilen her şeyi yıktı.
AKP yönetiminde Türkiye bu oyunun bir parçası oldu.
Neden, nasıl ve sonucu çok yazıp anlattım.
Beş kitapta, yüzlerce TV programında, yüzlerce köşe yazısında ve bir o kadar konferansta.
Ve daha ilk günlerde Suriye halkıyla birlikte Esad’ın direneceğini, Rusya ve İran’ın ne pahasına olursa olsun Esad’dan asla vazgeçmeyeceklerini, Suriye ayaklanmasının demokrasi ve özgürlüklerle hiç ilgisi olmadığını, ayaklanan ya da ayaklandırılanların radikal İslamcı ruh hastası katil sürüleri olduğunu ve son olarak tarihte benzeri olmayan bir planla Suriye’ye çullanan 100 ülke ve 300 bin teröriste rağmen Suriye halkının kazanacağını yazdım.
Ve kazandı.
Benim kazanacağım gibi.
Sizin kazanabileceğiniz gibi.
Umutsuzluğa teslim olmayarak.
Yeni türden düşünceler üreterek.
Ben olsam...!’   diyerek!
Ama samimiyetle.
Sonrası zor da olsa çok kolay.

plusbanner2x