Korkusuz
Ümit Zileli

Kölenin isyan hakkı!..

Hepimizi aldatıyorlar!..
Elbirliği ile beyinlerimizi iğfal ediyorlar!..
Yetmiyor; hakaret yağdırıyor, zılgıt çekiyor, tehdit ediyorlar!..
Küresel efendilerin içerdeki işbirlikçileri ise dünyanın, Türk halkını kendi siyasetçilerinin soygunundan kurtarmak için büyük fedakarlıklara katlandığını yazıyorlar!..
Milyonlarca üreticinin canına okuyan, çokuluslu dev tekellere milyarlarca dolarlık rant yaratan şeker ve tütün yasalarının çıkarılmasına, bankaların iyice yabancıların kucağına itilmesine, en değerli sektörlerin peşkeş çekilmesine utanmadan “Asil Batı’nın fedakarlığı” diyorlar!.
IMF, 1,5 milyar dolarlık krediyi serbest bırakacağı toplantıyı, Telekom’un yeni yönetimini beğenmediği, Emlak Bankası’nın tasfiyesi yasasını incelemeye alan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na kızdığı için erteleyince de feryadı basıyorlar:
-IMF memnun olmadı, IMF zılgıtı bastı, IMF çok kızdı!..
Bu nasıl bir haysiyetsizlik, bu ne tür bir uşaklık anlayamıyorum!..
Şu aldatmacanın bayağılığına bakın:
-Yıllardır cömertçe verilen borçları hovardaca harcadık. Şimdi Batı “dur bakalım” diyor, “ben vergi mükelleflerimin parasını daha fazla çar çur edemem. Artık benim dediklerimi yapmazsan zırnık vermem..” Haklılar!. Çağdaş dünya ne derse yapmalıyız, yoksa yandık!..
Gazetelerde, televizyonlarda beynimize sokulmaya çalışılan işte bu!..Verilen borçların hovardaca harcandığı, ülkenin gelişmesi için değil, belli kesimlerin cebinin doldurulması için kullanıldığı çok doğru. Rüşvet, hırsızlık ve yolsuzlukların zirveye ulaştığı da çok doğru...
Şimdi soru şu:
-Batı, özellikle de ABD son 20 yıldır artarak süren bu çürümüşlüğü bilerek, göz yumarak borç vermeyi sürdürmedi mi?!..Ülkeyi bu şekilde teslim alacağını bilerek, yolsuzluk yapan yönetimleri, siyasetçileri desteklemedi mi?!..
Bu, bayağı oyunla koca ülkeye diz çöktürmedi mi?!

Sömürgeleştirmenin en basit ve şahane yolu!..


Bir ülkeyi sömürgeleştirmenin klasik yoludur…
Gözüne kestirdiğin ülkeyi borçlandırırsın, verilen borcun yatırımlara değil, yolsuzluklara, hırsızlıklara gitmesini sağlarsın. Katlanarak artan boçlar istediğin noktaya gelince son darbeyi vurur, o ülkenin kaos içine yuvarlanmasına zemin hazırlarsın. Sonra da tüm zenginliklerine, pazarına ve hatta yönetimine el koyarsın. Bunu da yine satın aldığın işbirlikçiler sayesinde “iyilik meleği” rolünde yaparsın. “Saf ve bakir” az gelişmiş ülke halkı da bu klasik ve aşağılık oyunu afiyetle yutar!..
-Türkiye’nin sürekli içine düşürüldüğü oyun budur!..
Ayrıca kimi şaşkınların ya da yeminli uşakların pompaladığı gibi; verilen borç hiç de Amerikan vergi mükelleflerinin parası değildir!. O para, ABD’nin sömürdüğü dünyadan ülkesine akan yüz milyarlarca dolarlık zenginliğin, büyük sömürüyü artırarak sürdürmek için ayırdığı küçücük bir bölümüdür!.. IMF’nin ve Dünya Bankası’nın görevi işte bu parayı kullanarak, ABD’nin “esir al” dediği ülkeleri sömürgeleştirmektir!..
IMF Başkanı Horst Köhler, Türkiye’ye yardım toplantısını ertelediğini açıklarken, bunun ülkede paniğe yol açacağını, piyasaların karışacağını bilmiyor muydu?..
-Bal gibi biliyordu!..
Zaten öyle olmasını istiyordu!.. Birkaç hafta önce, Dünya Bankası’nın eski baş ekonomisti ve küreselleşmenin mimarlarından Joseph Stiglitz’in açıkladığı, IMF’in gelişmekte olan ulusları felakete sürükleyen dört aşamalı “ölüm fermanı”nı anlatmıştım.
Stiglitz’in söyledikleri bir bir gerçekleşiyor... IMF’nin planı tıkır tıkır işliyor!.. Plan son aşamaya ulaştı; Ülke iktisaden tam anlamıyla teslim alındı, siyaseten teslim alınmasına ise yalnızca birkaç adım kaldı...
Hükümet hâlâ durumu kavrayamamış, IMF’ye sözde tepki gösteriyor; Başbakan  “bütün yasaları çıkardık, daha ne istiyorlar” diye sızlanıyor, siyasi figürler “muz cumhuriyeti değiliz”, “kendi iç kaynaklarımızı harekete geçiririz” diye isyan ediyor, efeleniyor... Her istediğini fazlasıyla yerine getirdikleri  IMF’nin bu ağır, bu terbiyeden yoksun zılgıtını hâlâ Türkçe’ye çeviremiyorlar:
-Kölelerin isyan hakkı yoktur!!!

Kaderimiz hep satılmak mıdır?!.


Uzun yıllar öncesinden, ülkemiz üzerine oyunları anlatan bir yazı…
Bugünlere ne kadar benziyor, değil mi?.. Hayır, benzemiyor!.. Bugün 17 yıllık iktidarın ülkeyi getirdiği nokta çok daha ağır, çok daha vahim!.. Borç yükü tüm cumhuriyet hükümetlerinin borçlarını katlamış durumda… Özel şirketlerin borçları ödenmesi mümkün olamayacak sınırlara ulaştı… Borçların konsolide edilmesinden, acilen IMF’ye başvurulmasından açıkça söz edilmeye başlandı bile!.. Bunun adı evrensel ekonomi dilinde tek sözcükle nitelendiriliyor:
-İflas!..
Daha düne kadar “dolar 5 lirayı görürse mahvolduk” denilirken bugün 6 lira sınırına dönüyor diye bir zil takıp oynamadığımız kaldı!..Üstelik ülkeyi yönettiğini zannedenler siyaseten de tam bir bataklığa saplanmış vaziyette. Bir değerli ekonomist daha dün şu kara mizah şaheserini söylemek zorunda kaldı:
-Başkanlık çok kısa sürdü!..
Sonuçta, hiç temenni etmiyorum ama IMF’nin kapısına gidilecek!.. İşte o zaman IMF’in gelişmekte olan ülkelere dayattığı dört aşamalı “ölüm fermanı” devreye girecek, hem de son aşaması ile!..
Babalar gibi satanların ülkeyi getirdiği nokta budur işte… Yazık bu ülkeye de, bu millete de…
-Kaderimiz hep ve de sürekli satılmak mıdır?!..

plusbanner2x