Korkusuz
Mustafa Kanarya

Kocaman bir yürek

HAYAT herkese cömert davranmıyor. Kimi sırça köşklerde, önüne sunulan imkânları kullanıp toplumda bir yerlere gelir, kimi de cinayetlerin, uyuşturucunun, hapishane hayatının içinde yoğrulur. İşte o hayat sizi ayakta kalmak için tırnaklarınızı kullanmaya mecbur bırakır. Pes etmemeyi, asla vazgeçmemeyi öğretir. Yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide yürüyorsanız eğer, kocaman bir yüreğiniz olmalıdır. Yüreğinizin büyüklüğü rotanızı belirler aslında.

Hayatta kalmak için basketbola tutunan bir oyuncunun hikâyesini okuyoruz, izliyoruz birkaç yıldır.

Pınar Karşıyaka’nın 28 yıl sonra yaşadığı Türkiye şampiyonluğunda başroldeydi. 32 yaşında EuroLig’de sahne almaya başladı. Korkusuzdu, cesur ve özgüveni yüksekti. Obradovic gibi belki de dünyanın en sert ve disiplinli antrenörünün takımında yer almak için her şeyi yaptı. Sıradan bir sokak basketbolcusu olmadığını kanıtladı. Savunmasını güçlendirdi, daha çok pas dağıttı. Sorumluluktan asla kaçmadı. Çocukluk ve gençlik döneminde yaşadıklarının büyüttüğü kalbini sahaya koydu her maçta. 33 yaşında EuroLig şampiyonluğu yaşadı.

Bu sezonun büyük bölümünü sakat geçirdikten sonra bir türlü form tutamadı ama Belgrad’da alev aldı nihayet. Kızılyıldız maçını tek başına kolaya çevirdi.

Hoş geldin Bobby Dixon. EuroLig’de en kritik döneme girilirken imdada yetiştin. Kostas Sloukas’ın istikrarsızlığına, Wanamaker’in vurdumduymazlığına inat kocaman kalbini yine parkeye koydun.

Bu yıl Final Four’un oynanacağı Belgrad’daki Kombank Arena’da 18 dakikada 10’da 7 üçlük atarak 25 sayı üretmen EuroLig’de üst üste 2. şampiyonluğa olan inancı daha da arttırdı sanırım...